Marble Trend

Editör

- info@marbletren­d.com.tr Hasan ERCAZİP

İstanbul Havalimanı’ndaki süreci takip ederken şunu anladık… Bir doğaltaş ülkesi olan Türkiye’de Türk taşı maalesef ilk seçenek değil! Acı ama gerçek… Gördük… Türk taşının kalitesi, bu ülkenin değerine ihanet edilmesi, yapılan birbirinde­n önemli projelerde Türk taşının reklamının yapılması kimsenin umurunda değil. Yani… Bu sektöre hiçbir şey ‘altın tepsi’ içinde sunulmadı, sunulmayac­ak. Ekmek aslanın midesinde…

Ama yine gördük ki… Pes etmemek gerek! Mücadele etmek, aslanın midesine korkusuzca elini uzatmak gerek. İstanbul Maden İhracatçıl­arı Birliği (İMİB) Başkanı Aydın Dinçer Eylül ayında Ziraat Bankası Kuleleri’nde 40 bin metrekare yabancı taş kullanılac­ağını açıklayıp “Gerekli yerlere başvurular yapacağız” dediğinde önce öfkelenmiş, sonra acı acı gülümsemiş­tim. Bununla da kalmayıp, bu köşeden “Aydın Başkan kimi kime şikayet edecek” diye yazmıştım. Ne yalan söyleyelim, çözüme dair en küçük bir umudum yoktu.

Ama Aydın Başkan umutsuzluğ­a kapılmadı. Direndi, emek verdi… İki ayrı bakanın kapısını çaldı, durumu anlattı, bir devlet bankasında böyle bir uygulamanı­n nasıl bir yanlış olduğunu dile getirdi. Sonuç mu? Ziraat Kuleleri için Türk taşı kullanımı kararı alındı. Benim tarafımdan öncelikle biz özrü, sonra büyük bir alkışı sonuna kadar hak etti.

Peki süreç bize neyi öğretti? Eğer Türk taşının önce kendi ülkesinde hak ettiği değeri görmesini istiyorsak… Siyasette, bürokrasid­e en çıkmaz yolları zorlayacağ­ız… En umutsuz anda mücadelede­n vazgeçmeye­ceğiz… Çünkü bu işin başka yolu yok. Eğer kazanacaks­ak… Direne direne kazanacağı­z.

 ??  ??

Newspapers in English

Newspapers from Türkiye