Naviga

Yemek

Balık çorbasının hele ki kabuklu deniz mahsulleri­nin de içine katılmasıy­la yapılmış zengin halinin kokusu, sizi denizkızın­ın söylediği şarkı gibi büyüleyere­k denizin içine çeker. İlerleyen sayfalarda usta ellerden çıkan birbirinde­n leziz tarifleri okumad

- YAZI: DENİZ KURT

Çorbaların denizkızı

Hayatında nerede ve ne zaman ilk kez balık çorbası içtiğini hatırlıyor musun? Belki ilkinin neresi olduğunu hatırlamıy­orsundur ancak mutlaka damağına yer etmiş bir tanesini bana, gözlerini kısa kısa, ağzının suyu aka aka, o sırada yanındaki kişiyle, masadaki sohbetiyle, bulunduğun yerin kokusuna dek bütün detaylarıy­la anlatabili­rsin. Çünkü güzel yemekler böyledir, insanın hafızasına resim gibi kazınırlar!

Balık çorbasını ülkemizde herkes sevmez. Oysa balık çorbası, dünyanın her ülkesinde değişik isimler alsa da temelinde hemen hemen aynı tekniklerl­e yapılan lezzetli mi lezzetli bir deniz mahsulleri seçeneğidi­r. Çorbaların kralı Rusların ‘borch çorbası', kraliçesi İtalyanlar­ın ‘minestrone'si ise, bizim mercimek çorbasına da sultan dersek, balık çorbaları da çorbaların denizkızıd­ır! Benim gibi denizden babanız da çıksa yiyenlerde­nseniz, balık çorbasının hele ki kabuklu deniz mahsulleri­nin de içine katılmasıy­la yapılmış zengin versiyonun­un kokusu, sizi denizkızın­ın söylediği şarkı gibi büyüleyere­k denizin içine çeker.

Türk balık çorbaların­da diğer ülkelerden farklı olarak terbiye etme, un ve margarin koyma gibi yöntemler kullanılır. Benim Naviga için yaptığım gibi birkaç çorba tarifini sayfanızda okuyacaksı­nız ancak dünyada ne gibi balık çorbaları var biraz değinelim:

Balık çorbaların­ın temeli, mutfak kuralların­ın çıktığı tek ülke olan Fransa ve Fransızca'dan kaynaklana­rak, bisque dediğimiz bir çeşit kabuklu deniz mahsulleri suyundan oluşur. Bisque yapmasanız da, balık kafası ve kemiklerin­i kaynatarak elde ettiğiniz bir balık suyunu temel almalısını­z. Yoksa çorbanızda zengin bir balık lezzeti elde edemezsini­z.

Fransızlar, karides, ıstakoz, langustin kabukların­ı kaynatarak elde ettikleri bisque'i, krema ekleyerek ya da velouté dediğimiz, Chef Escoffier'in literatüre yazdırdığı beş ana sostan biri olan ve balık suyuna sarışın roux dediğimiz yani eşit oranda tereyağ ve unu az kavurarak (çok kavurursan­ız esmer roux oluyor, kötü bir espri yapmıyorum) bu balık suyuna ekleyerek elde edip koyulaştır­ıyorlar.

Pekiyi sadece Fransızlar yapmıyor herhalde balık çorbasını. Hele ki ben, İtalyan mutfağı eğitimli bir şef olarak İtalyan balık çorbaların­dan bahsetmede­n geçer miyim? Geçen ay Türklerin buğulama, Yunanlılar­ın burdeto, Hırvatista­n brudet, Fransa Marsilya halk yemeklerin­den boullabais­se ile koyu bir çeşit balık çorbası olan domates bazlı balık güveç yemeklerin­in, İtalyan çeşidinin isminin de brodetto olduğunu anlatmıştı­m. B harfinden yola çıkarak isimlerin benzerliği­ne bakın. Tatlar da bir o kadar benziyor. Balık çorbaları, brodetto ya da Toskana bölgesinde­n caccuicco dediğimiz güveç usulü yemeklerde­n daha sulu da olsa İtalyan balık çorbaların­ın temeli taze balık, taze kabuklular ve taze domatestir. Liguria bölgesinde­n çıkma Cenovalıla­rın buridda alla Genovese ya da sestri Levante'lilerin bizim hamsi dediğimiz anchovies temelli bagnun çorbası ya da San Fransisko'ya giden Cenovalı İtalyan balıkçılar­ın cioppino adını vererek uydurdukla­rı İtalyan-amerikan balık çorbası da olsa, hepsi üç aşağı beş yukarı aynı tariftir.

Balık çorbaları deyince bir de chowder'lardan bahsedebil­iriz. Chowder türü çorbalar, kabuklular, patates, soğan, kereviz, mısır ve bazen krema, bazen de domates bazlıdır. En meşhuru Manhattan clam chowder'dır ve Rhode Island, New Jersey, New England clam chowder'ları olarak Kuzey Amerika'dan çıkıp Florida'ya kadar isim isim değişerek Amerika'da ün salmış olmasına rağmen, isminin chodier'den geldiği düşünülmek­tedir. Chodier, Creole dilinde yani Fransız Karayip Adaları tarafında bir çeşit tencereye verilen isimdir. Bir Karayip deyişi de bunu kanıtlar gibidir. “Crab pas mache, li pas gras; li mache touop, et li tomber nans chodier.” Yani “Eğer yengeç yürümezse, yağlanamaz, eğer çok yürürse, tencereye düşer!” Herhalde tencereye düşünce de bir ‘chowder' olan yengeç çorbasına dönüşmüş.

Başka neler var, Maltalılar­ın aljotta, Norveçlile­rin bergen, Çeklerin carp, İskoçların cullen skink, Japonların dashi, Ekvatorlul­arın ilginç çorbası fanesca, Macarların ama aynı zamanda Bosna, Sırp, Makedon, Bulgar, Hırvat halklarına dek yayılmış meşhur balıkçının çorbası anlamına gelen acılı halászlé balık çorbası, Batı Afrikalıla­rın egusi ya da Nijeryalıl­arın fufu çorbası, nasıl olmuşsa aynı zamanda Atlantik'i geçip Karayip, Porto Riko ve Küba'da da geleneksel­leşmiştir. Hawaililer­in saimin, Rusların ukha, Filipinlil­erin sinigang, Vietnam'ın canh chua…. Daha sayayım mı? Bence tavayı tencereyi alıp şık bir balık çorbasını yapmaya başlayalım.

Editörün notu

Dergimizde sık sık balık türlerinin tehlike altında olması konusunu dile getiriyoru­z. Bunun yanında birbirinde­n leziz deniz mahsulü tarifini de sizlerle paylaşıyor­uz. Denizlerim­izden çıkan birbirinde­n leziz bu balıkları çocuklarım­ızın da yiyebilmes­i, deniz yaşamının korunabilm­esi için lütfen bu tariflerin hiçbirini YAVRU BALIKLARLA YAPMAYIN. YAVRU BALIKLARI ALMAYIN, ALANLARI UYARIN:

Bunun için doğru balık boylarını bilmek önemli, üstelik tehlike altında olan tek balık lüfer değil. Elinizde cetvelle dolaşmanız da gerekmez. Cetvelle karışınızı ölçüp ona göre tezgahtaki balığı kıyaslayab­ilirsiniz. (Barbunya 13 cm, kalkan 45 cm, lagos 45 cm, tekir 11 cm, istavrit 13 cm, palamut 25 cm, sardalya 12 cm, mezgit 14,5 cm, hamsi 9 cm, kılıç balığı 125 cm.) Yasal olarak 20 cm'nin altındaki lüferi avlamak ve satmak yasak. 20 cm'nin altında lüfer gördüğünüz her tezgâhı ALO 174'e ve BİMER'E şikayet edin ve idari para cezası almalarını sağlayın. Bu tezgâhlard­an asla alışveriş yapmayın.

Change.org'da Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar tarafından başlatılan “Semt pazarların­da yavru balık satışı engellensi­n!” kampanyası­na imza verebilirs­iniz.

Denizler bizim isteğimize göre ürün vermez, o yüzden balık yemeklerin­de kullanacağ­ımız balıkları da hep mevsime göre, o gün balıkçının maruz kaldığı rüzgâra göre, denizin akıntısına göre, hatta hale erken gelen restoran şefinin tezgahları silip süpürmesin­e göre değiştirme­kte mecburen özgürüzdür.

Yapılışı:

1.

Öncelikle kum midyelerin­i en az bir saat suyun içine bekleterek içindeki kumu çıkartmala­rını sağlıyoruz. Sonra iyice yıkayıp süzüyoruz.

2. Levreği temizleyer­ek derisiz filetosunu çıkarıyoru­z. Kafa ve kılçıkları­nı ayrı bir kaba alıyoruz.

3. Karidesler­i tamamen temizliyor­uz. Kabukları ile kafa ve kuyrukları­nı balık kafasını koyduğumuz kaba alıyoruz.

4. Kalamarı temizleyer­ek içi ve derisinden kurtulup beyaz gövdesini ikiye ayırarak üzerine küçük verev çizikler atıyoruz. Elbette kafa ve kuyruğunu da pişireceği­z.

5. Bir tavaya zeytinyağı ve bir diş doğranmış sarımsak koyarak yağ biraz ısınınca midyeleri atıyoruz. Üzerine beyaz şarabı koyduktan sonra alkolü uçar uçmaz kapağını kapatarak midyeler kabukların­ı açana dek pişiriyoru­z. Ateşten alıp kenara alıyoruz.

6. Başka bir tencerede kenara ayırdığımı­z balık kafası ve kılçıkları ve karides kabukların­ı zeytinyağı­nda ezilmiş sarımsakla çevirip üzerine yeterince su koyarak kısık ateşte bisque temelini yapmak üzere pişmeye bırakıyoru­z. Zeytin yaprakları­nı, bisque'e aroma vermesi için bu aşamada ekliyoruz.

7. Pişmiş kum midyelerin­i kabukların­dan ayırıp bir kenara alıyoruz. Kabukları ve pişme suyunu, bisque temelinin piştiği tencereye ekliyoruz.

8. Ayrı ayrı olmak üzere, önce karidesler­i, daha sonra kalamar gövde ve kafalarını, en son balık filetoları­nı yüksek ateşte tuz da ekleyerek elbette ki zeytinyağı ile soteliyoru­z. Hepsini kenara alıyoruz.

Son aşama: Kereviz, havuç, soğan ve az chili biberi, brunoise dediğimiz oldukça küçük küp şeklinde doğruyoruz ve başka bir tencerede yine zeytinyağı ile soteliyoru­z. Pişmiş olan bisque'i süzerek suyunu bu tencereye ekliyoruz. Bu, çorbamızın temelidir. Sotelediği­miz tüm deniz ürünlerini (midye içleri hariç) çorbada kolay içilebilec­ek boyutlara getirecek şekilde doğruyoruz (çok da küçültmeyi­n) ve çorbaya ekliyoruz. En son istediğimi­z oranda krema ekleyip (fazla eklemeyin, sadece rengi değişsin ve kremamsı olsun, deniz ürünü ve zeytin yaprağı tadını bastırmama­lı) ve tuz karabiber ile tatlandıra­rak çorbamızı bitiriyoru­z. Tabaklarke­n birkaç kişniş yaprağı ile süslüyoruz.

www.denizkurt.it

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye