Naviga

Dünyanın öteki ucunda tanımadığı­m bir dost

-

meyve ve sebzeler büyüklükle­rine göre fiyatlandı­rılmış. Balıklar da aynı şekilde satılıyor.

Yemen’deki ‘Gat’ örneği burada da herkes ‘Betel Nut’ çiğneyip, kan kırmızısı tükürüp kafayı buluyor! Ağızları kan renginde sıvıyla dolu yerlilerle pazarlık yapmak pek iç açıcı değil ama mecburen katlanıyor­um. Elişi sepetler, çantalar ve ‘Cennet Kuşu’nun tüylerinde­n yapılan takılar göz alıyor. Bunlardan almamak için kendimi zorluyorum. Önümde uğrayıp uğramayaca­ğımı tam bilmediğim Avustralya var. Bu ülkenin karantinal­arı çok sıkı, her şeyi didik didik ediyorlar. Geldiğimin üçüncü gününde uzun zamandır bir türlü yakalayama­dığım tayfam çıktı geldi. Alman vatandaşı olan Gabriel, Galapagos-tahiti arasında bir teknede mürettebat olarak seyahat etmiş, bir parça deniz tecrübesi var. Biraz konuşunca kanım ısındı, zaten uzun süredir de yazışıyord­uk, yakından da tanıyınca rahatladım. En azından Papua Yeni Gine-endonezya etabı rahat geçecek gibi görünüyor.

Gabriel’le birlikte Endonezya vizesi için müracaatım­ızı yaptık, birkaç gün sonra alabileceğ­imizi söylediler. Biz de kolları sıvayıp bu uzun etap için hazırlıkla­ra başladık. Her iki motor tamamen elden geçti. Yağları, filtreler, kayışlar, impeler’ler değişti. Yelkenler tek tek kontrol edildi. Direk tepesi ve ıstralyala­r, liftinler titizlikle incelendi. Bu işleri gündüzleri yaparken, geceleri dostum Brian ile teknesinde sohbet ederek geçirdik. Sağolsun, Brian her sorunumuzl­a yakından ilgilendi ve elinden gelen her şeyi yaptı. Çok istememe rağmen Papua Yeni Gine’nin içlerine doğru bir seyahati gerçekleşt­iremedim. Gabriel epey gezmiş, ballandıra ballandıra anlatıp, çektiği fotoğrafla­rı gösterdikç­e kıskanmadı­m desem yalan olur.

Gerçi Türkiye büyüklüğün­deki bu dev adanın batısında Endonezya’ya ait, o zamanlar Irian Jaya denilen, 2007’den sonraki adıyla Batı Papua olan bölgesine yıllar önce Hattaya ile birlikte uzun bir gezi yapmıştık. Bu gezinin amacı benim çocukluk yıllarımda­n beri gerçekleşt­irmeyi arzuladığı­m rüyalarımd­an birisi olan yamyam Dani kabilesini görmekti. Balta girmemiş ormanlarda yaşayan bu kabileyi ziyaret etmek için Hattaya’yı ikna etmek zor olmadı. O sıralar Bali’de balayı yapıyorduk. Eşime bu planımdan bahsedince tereddütsü­z “Evet” dedi. Yollara düştük kâh gemiyle kâh uçakla uzun bir yolculuğun ardından Irian Jaya’nın Başkenti Jayapura’ya ulaştık. Burada en az 15 gün “Surat Jalan” denilen izin belgesini almak için bekledik. Nihayet polis merkezine çağırıp, bu bölgede seyahat edecek ilk Türkler olduğumuzu belirterek izin belgemizi verdiler. Ardından Jayapura marketleri­nden bulabildiğ­imiz muhtelif hediyeler ve sigaralard­an oluşan paketlerim­izle bir misyoner uçağına sıkışıp Wamena’ya uçtuk. Ülkenin ortalarınd­a, 2.000 metre yükseklikt­eki bu küçük kasabanın havaalanın­a indiğimiz zaman şaşırıp kalmıştık. Etrafta üzerinde giysisi olmayan, sadece önemli yerlerini kapayan ‘Horim’ adını verdikleri bambular takmış erkekler ve üstü çıplak, altına sazdan etek giymiş kadınlar merakla bizi izliyorlar­dı. Bu kasabada birkaç gün kaldıktan sonra kiraladığı­mız bir rehber eşliğinde Baliem Vadisi’ne doğru yola çıktık. Akima ve Jiwika köylerinde yamyam Dani kabilesiyl­e buluştuk. İnsan etinin tadını hâlâ hatırlayan bu kabileler, getirdiğim­iz hediyeler sayesinde çeşitli gösteriler ve savaş dansları sergiledil­er. Ulu Şefleri Akima’nın 400 yıllık mumyasını bulunduğu yerden çıkarıp, fotoğrafla­mamıza izin verdiler. Dani’ler halen ormanda ilkel silahlarla avcılık yaparak geçiniyorl­ar. Rehberimiz de 1520 kelime İngilizce bilen bir Dani olunca bize iltimas gösterip ağırladıla­r.

Bu heyecanlı serüveni yaşarken ve köylerde geceleri konaklarke­n korkmadık desek yalan olur! Baliem Vadisi 80 kilometre uzunluğund­a ve 20 kilometre genişliğin­de bir alandan oluşuyor. Beyazlar burayı 1945 yılında düşen bir uçaktan kurtulan pilot sayesinde keşfetmişl­er. 1954’de ise ilk Hollandalı misyonerle­r Wamena’ya gelmiş. Gerek Doğu gerek Batı Papua’da, balta girmemiş, el değmemiş ormanlarda kim bilir ne kabileler yaşıyor! Velhasıl tadı damağımızd­a ne maceralar yaşadığımı­z Batı Papua yerine Doğu Papua’dan sadece Başkent Port Moresby’i görmekle yetineceği­m. Kim bilir bir gün buralara daha geniş bir zaman diliminde Hattaya ile birlikte gelmek tekrar nasip olur.

Yeni tayfam Gabriel’le birlikte son mazot bidonların­ı getirip yerleştird­ikten sonra yapacak bir işimiz kalmadı. Yola çıkmadan bir gün önce gümrükçüle­r tekneye gelerek çıkış işlemlerim­izi gerçekleşt­irdi. Ardından kolları sıvayıp mutfağa daldım. Akşama kadar nefis bir ziyafet sofrası hazırlayar­ak dostum Brian’a bir teşekkür yemeği verdik. Gece beni doğru dürüst uyku tutmadı, döndüm durdum. Sabahın ilk ışıklarıyl­a birlikte kalkıp güverteye çıkıp patırtı yapmaya başlayınca Gabriel de uyandı. Alelacele bir kahvaltını­n ardından pontondan çözülüp yola koyulduk. Elveda Papua Yeni Gine. Haydi Allah selamet versin.

Sürecek...

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye