Balığa gel balığaaaa!
Balık turnuvalarının tadını, turnuvaya gitmeyen anlayamaz. Sanılanın aksine heyecanın zirve yaptığı bir etkinliktir balık turnuvaları. Tıpkı Columbia PFG Alaçatı Big Fish Balık Turnuvası’nda olduğu gibi. Işte size anbean turnuva heyecanı.
Yazıya bir itirafla başlayayım. Yıllar önce balık tutmanın neden bir spor olarak kabul edildiğini pek de anlayamazdım. Anlayamadığım bir konu da balık yakalamanın nesinin bu kadar heyecanlı olduğuydu. Sportif balıkçılıkta ne vardı da insanları bu kadar bir araya getirebiliyordu? Bu konu uzun bir süre bende netliğe kavuşamamıştı. Taa ki beş yıl önce ilk balık turnuvasına gidene kadar. Oraya gittiğimde fark ettim ki bu tutkuyu anlayabilmek için bir turnuvada bulunmak lazımmış. O büyük balığı yakalayanların ve hele hele sonrasında onları serbest bırakanların karaya döndüğünde gözlerindeki heyecan... İşte bunları gördükten sonra hayatında hiç balık tutmamış benim bile heyecanla beklediğim etkinliklerden biri haline geldi balık turnuvaları.
14-17 Eylül’de, Port Alaçatı’da yapılan Columbia PFG Alaçatı Big Fish’e de işte böyle bir hevesle gittim. Kendimi artık bu konuda izleyici ve okuyucu olarak deneyimli gördüğümden bu kez niyetim bir ekibe dahil olup olayı bir de denizden takip etmekti. Bilenler bilir balıkçı ekibine dahil olmak, üyesi olmadığınız seçkin bir sosyal kulübe girmek gibidir. Kural çok açıktır: Tanınmayan kişiler ekibe alınmaz. Aslında haklılar da... Çünkü dalgalı açık denizde saatlerce beklemek herkesin harcı bir iş değil. Ancak benim artılarım vardı. Bir kere mesleğim gereği her türlü deniz koşuluna alışkındım, geri dönelim diye tutturmanın mevzubahis olmadığını net bir şekilde biliyordum, üstelik ben onların hikayesini anlatmak isteyen bir gazeteciydim. Ama çabalarım sonuç vermedi. Alanda konuştuğum ekipler, kibarca “Biz size haber vereceğiz” deyip ortadan yok olunca ben de kaderime
razı olup turnuvayı bir kez daha karadan takip ettim. Kısmet... Belki bir sonraki turnuvaya!
Columbia PFG Alaçatı Big Fish’te bu yıl toplam 61 tekne, son derece sıcak bir havada yarıştı. Ekipler turnuvanın her iki günü de sabah karanlığında palamarları çözdü ve büyük balıkların olduğu açık denizlere doğru dümen kırdı. Gördüğü en ufak bir oynağın peşinden gitti, havayı kokladı, denizin dibini yokladı. Saatler süren arayışın sonunda ilk gün balıkçılar için pek de kısmetli geçmedi. Nitekim saat 16:00 gibi Port Alaçatı’ya döndüklerinde sadece CES ekibinin 160 santimlik bir bluefin’i yakalayıp denize sağlıklı bir şekilde geri bıraktığını öğreniyoruz. CES ekibi günün sonunda sahneye çıkarak, kendini takdim etti izleyicilere. Bu arada hazır yakalabırak kategorisinden söz açılmışken bahsetmeden geçmek istemiyorum. Zira bu kez turnuvaya aklımda şu soruyla gittim. Oltayla yakalanan bu balıklar tekrar sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebiliyorlar miydi? Yoksa hayatlarının sonuna kadar ağızlarında olta iğnesiyle mi yaşıyorlardı? Sonra bir şeyler yerken acımıyor muydu? Neyse ki bu sorunun yanıtını ilk gün sohbet ettiğim Shamu ekibinden alıyorum ve içim rahatlıyor. Ben de size aktarayım: Turnuvalarda, uluslararası kuralların izin verdiği donanımlar kullanılıyor. Aslında denilen o ki, sorumluluk sahibi sportif balıkçılar her zaman bu malzemeleri tercih ediyor. Bu kurallara göre kullanılan olta iğnesi de zamanla tuzlu suda eriyen bir malzemeden yapılıyor. Yani denize geri bırakılan balığın ağzındaki iğne zamanla eriyor, yok oluyor ve maviliklere karışıyor, balığa zarar gelmiyor.
Shamu ekibi bir balıkçı teknesindeki atmosferi de şöyle anlattı: “Sportif balıkçılık aslında tamamen bir ekip işi. Dümenci var, yemleri hazırlayan var... Oltayı kimin çekeceğini önceden belirliyor ve gerekli malzemeleri ona göre hazırlıyoruz. Balık vurduğu zaman o donanımları o kişiye giydiriyoruz. Balığı çekme işi oldukça zor. Kurallara göre balık oltaya vurduktan sonra çeken kişiyi değiştiremiyoruz. Orta segmentte dediğimiz balık bir insan ağırlığında. 80100 kilo bandındaki orkinosun bir kilosu, araba gücüyle bir beygire eşit. Balık 100 kilo üstüne çıktığı zaman direnci üçe katlanıyor. Yani bu ağırlıkta bir balık yakaladığınızda neredeyse bir otomobille mücadele ediyoruz. Soğuk ve derin suda yaşayan büyük balık sıcak suya gelmeyi sevmez. Balık 40 metrelere geldiğinde su ısındığından direnmeye başlar ve geri inmeye çalışır. 150 kilo üzeri bir balıkta artık iş bir satranca dönüşür ve balık hamle yapmaya başlar. Onun yaptığı hamleyi okur, ona göre hareket ederseniz kazanan siz olursunuz. Mücadele saatlerce sürdüğünde balığı çeken
kişinin sırtına, ayaklarına buzla kompres yaparız. Balığı çektikten sonra tekneye almak da işin bir başka zor kısmı. Balık çoğu zaman kakıcın vurulduğu zamanda kaybedilir. Çünkü kakıcı vurduğumuzda balık can havliyle inanılmaz hareket eder. Kuyruk ipini bağlamadığımız sürece balığı almış sayılmayız çünkü her an gidebilir.”
Sohbetimizde Shamu için o günün pek güzel geçmediğini de öğrendik. Zira takım 4,5 saat boyunca bir balıkla mücadele etmiş ve son 15 metrede kaçırmış. Balığın ağırlığının 200 kilodan
Tartı zamanı
İkinci gün Port Alaçatı yine panayır alanı gibiydi. Yemek atölyeleri, çocuklar arasında balık tutma yarışması, standlar, yiyecekler, içecekler... Bizler balıkçıların marinaya dönmesini beklerken etkinliklerle vakit geçirdik. Derken tekneler birbiri ardına geldi. Bu arada dedikodular da ortalıkta dolaşıyordu. Gelen haberlere göre o gün üç tane büyük balık tuttuldu. Biz de merakla bekliyorduk. Önce Shamu teknesi geldi balık teslim etme alanına. Kocaman bir bluefin ile. Balıkla pozlarını verip tartı zamanını beklemeye başladılar. Sonra Bluefin, en son da Baracuda tekneleri balıklarını teslim etti. Bir de yakala-bıraklar vardı. Yakalanıp bırakılan balıkların büyüklüğünü, üç büyük balığın ağırlığını en geç bir saate başlayacak tartı işleminde öğrenecektik. Herkes merakla beklemeye başladı.
Tartıdan önce yakala-bırak kategorisinin birincisi belirlendi. Önce Loryma ekibi sahneye geldi. Ancak yakalayıp bıraktıkları balığın boyu 110 santimetre olduğundan CES ekibini geçemedi. Ardından 100 santimetrelik balığıyla Burki ekibi çıktı, CES bir kez daha rahat bir nefes aldı. Burki ekibi balığı yakaladıkları anı şöyle anlattı: “Baktık bir şey alamayacağız, sırtıya dönelim bari derken hiç beklemediğimiz bir anda balık vurdu oltaya. Çekerken bizi çok yordu, o yüzden daha büyük olduğunu düşünüyorduk ama öyle değilmiş.” Son olarak X-shark ekibi sahneye çıktı. Motorlarının tekinin bozulmasına rağmen inatla ava devam ettiklerini söyledi ve şöyle devam etti: “Dün ve bugün tek makinayla trol yaparak yaklaşık 600 metre derinliklere kadar açıldık. Çok fazla oynak ve yunus gördük. Bir oynağın içine girince balık vurdu. Çok zorlamadı bizi.” X-shark’ın yakalayıp bıraktığı balığın boyu 115 santimetreydi. Ve “Yakala-bırak” (catchrelease) kategorisinin kazananı CES ekibi oldu!
Artık tartı zamanı gelmişti. Bu, aynı zamanda turnuvanın en heyecanlı anıydı. Sahneye çıkan ilk ekip Shamu oldu. Ekibin 25 dakikada tekneye aldığı balık tartının çengeline takıldı ve hep birlikte ibredeki 63,4 rakamını gördük. Şimdi sıra Bluefin ekibinde. Tartıdan önce tekne sahibi Turgut Konukoğlu konuştu: “Sabah 9 civarı ‘Acaba bugün kısmet bize güler mi?’ diye sohbet ediyorduk. Tam oltayı aşağı indiriyordum ki arkamı döndüm, balık oltaya vurdu. 20 dakikada tekneye geldi.” Ve sıra tartıdaydı. Hepimiz pür dikkat ibreye bakıyorduk. İbre 80 kilogramı gösterdi ve Shamu ekibi birincilik şansını kaçırdı. Artık her şey Baracuda ekibinin tuttuğu balığın ağırlığına bağlıydı. Sahneye davet edilen ekip ilk kez Big Fish Alaçatı’ya katıldıklarını söyledi. “Çok balık vardı ancak çok da nazlılardı. Bir de çok kalabalık bir filo olduğu için balıkların başı dönmüş olmalı. Çünkü bir yemden diğerine gittiler. Turnuvada balık yakalamak gerçekten çok zor. Yaklaşık bir saatlik mücadele sonunda balığı tekneye aldık ve çok heyecanlandık. Çünkü turnuvada adrenalin ikiye katlanıyor.” Konuşmalar bittikten sonra balık tartıya takıldı, ibre hızla hareket etmeye başladı, saniyeler sonra 99,6 kilogramda duruverdi, tutulan nefesler bırakıldı ve Columbia PFG Alaçatı Big Fish’in kazananı Baracuda ekibi oldu. Jüri özel ödülü de Time Out teknesinin sahibi Alp Kırşan ve ekibine verildi.
www.alacatibigfish.com
Helly Hansen 30253 Crew Midlayer Jacket
Su, rüzgâr geçirmiyor, nefes alıyor. Tüm dikişler arkadan sıcak bant ile kapatılmış. İçi sıcak tutması için polartec astarlı. Fiyat: 595 TL www.sprtwrks.com www.eastmarine.com.tr