Sabah

50. Yılında Uzay Yolu!..

-

E n sevdiğim dizilerden biriydi, TRT’nin TRT olduğu günlerinde, Uzay Yolu.. Yani Star Trek!. Yıllar sonra orijinalin­i izleyince, fark ettim ki, diziyi efsane yapan, Türkçe dublajıydı. Devlet Tiyatrosu sanatçılar­ı başta unutulmaz Spock (Erol Amaç) ve Kaptan Kirk (Oytun Şanal) olmak üzere, aslından çok daha başarılı ve etkili bir seslendirm­e yapmış ve diziyi taşımışlar­dı. Hey gidi TRT, hey!. Neydin bir zamanlar?.

Çeviri de harikaydı. Orijinalde­ki “Computer” yerine bizde bulunan Bilgisayar sözcüğü, bu dizi sayesinde Türk Dil Kurumu Sözlüğüne girdi, mesela. 50 yıl öncenin bilim kurgu bilgisayar­ı da yanıp sönen renkli ışıklardı sadece..

DigiTurk ay başından beri 50. Yıl dolayısı ile orijinal diziyi tekrar ediyor.. Ne kadar ilkelmiş, o zaman düşünülen 2150 yılları.. “Işınlama” dışında hemen hepsi daha 2016’da var. Otomatik açılan kapı mesela.. Cep telefonu mesela.. Ama 2150’de hayal edilen cep telefonunu sevgiliniz­e hediye etseniz bugün ilişkiniz biter. Çünkü sadece konuşmaya yarıyor. Mesaj bile atamıyor..

Star Trek Beyond Uzay Yolu Sonsuzluk filmini ,me[ sistemi ile üç boyutlu izledim, ilk defa.. İyi oldu. Hepsi de o..

Yeni ekip, orijinal ekibin çok çok gerisinde.. Öykü sarmıyor. Merak, heyecan düzeyi çok düşük.. Ne var?. Bol bol aksiyon. Dijital sinemanın tüm avantajlar­ı kullanılmı­ş. Film başlamadan ilk yarı bitiyor, anlayın aksiyon şovunun abartmasın­ı.. İkinci yarı biraz §Film¨ gibi..

Uzay Yolu Sonsuzluk, müt hiş bütçe ile çekilmiş ama, Amerika’daki ilk haftasında fela ket bir gişe düşüklüğü yaşadı.

Sebep.. Eskiler, bekledikle­rini bulamadıla­r. Yenileri de kesmedi, herhalde!.

Yüce Adalet (The :hole Truth) gene büyük bir hevesle gidip, hayal kırıklığı ile döndüğüm ikinci film.. 1957 yapımı Beklenmeye­n Şahit’ten (:itness for the 3rosecutio­n) bu yana mahkeme filmlerine tiryaki olmuştum. Yüce Adalet de aşağı yukarı benzeri bir hikayeyi anlatıyord­u. Baş rollerinde Keanu Reeves ve Renee Zellweger gibi iki sevdiğim oyuncu vardı. Koşmam mı?.

Ama tempo o kadar düşük, ritm o kadar yoktu ki.. Renee Zellweger de yoktu aslın da.. Yanımdaki arkadaşım nihayet “Aaaa!.. Bu Renee” diye bağırınca, şaşkınlıkl­a, yüzü botoks ve silikon doldurmala­rdan bakılmaz ve tanınmaz hal almış kadının, o olduğunu fark ettim.. (Ömür Gedik bu filmi izledi de, Renee’yi yazdı mı acaba?. Ben mi kaçırdım acaba?. Ne düşündüğün­ü çok merak ediyorum çünkü..)

Meraklısın­ın boş vakti varsa..

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye