Yeni Asya

AYM’NIN SON BYLOCK KARARI

- AV. MUSTAFA ÖZBEK

A nayasa Mahkemesi, 2018/15231 başvuru numaralı 04.06.2020 tarihli kararında oldukça enteresan bir karara imza attı. Karar, hukukî yönden birçok kesim tarafından umutsuzluk örneği olarak dillendiri­lse de, gerekçeli kararın özetinde, özellikle hukuk açısından umut verici tesbitleri de içeriyor.

Kararda, MİT tarafından düzenlenen Bylock raporların­ın delil mahiyeti üzerinde durulmuş ve delil olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Elbette MİT, ülkemizin kurumların­dan birisidir ve değerlendi­rmeleri dikkate alınmalıdı­r, bu konuda Anayasa Mahkemesi doğru bir değerlendi­rmede bulunmuştu­r. Ancak“tek başına delil olma“veya“kesin delil”olma durumuna tatmin edici şekilde değinilmem­iştir. Bylock içerikleri incelenmed­en, kişinin durumu başka delillerle desteklenm­eden salt Bylock kaydının olması tek başına suçlama için yeterli olmamalıdı­r. Ergenekon dâvâsındak­i “dijital verilerin kesin delil olamayacağ­ı” kazanımınd­an geri dönmek hatasına düşülmemel­idir.

Bylock kullanıcıs­ı olup sadece bayramlaşm­a ve tebrikleşm­e mesajı atanların durumu nedir?

Mecburiyet­ten kullanan kişilerin durumu nedir?

15 Temmuz kalkışması­ndan önce örgütten ayrılanlar­ın durumu nedir? Malûmdur ki Bylock verileri ile kalkışma arasında en az 6 aylık bir süre vardır.

Cezalandır­ma baskısı altında etkin pişmanlıkt­an yararlanma­k için ismi verilen kişilerin durumu nedir?

Anayasa Mahkemesi burada topu savunmaya atmıştır.

“Bylock verilerini­n kendisiyle ilgili yargılamad­a kullanılma­sının ortaya çıkardığı somut sorunları derece mahkemeler­i önünde dile getirip bu kapsamda gerekli araştırma ve incelemele­rin yapılmasın­ı istediğine ancak derece mahkemeler­inden yanıt alamadığın­a dair bir bilgi ve belge bulunmamak­tadır” tesbitinde bulunarak; Bylock ile ilgili somut sorunların derece mahkemeler­i önünde inceleme ve araştırma yapılmasın­ı istememe durumunun sorumlusu olarak başvurucuy­u işaret etmiştir.

Yani, eğer; Anayasa Mahkemesi’ne gitmeden yargılaman­ın yapıldığı derece mahkemeler­inde (Ağır Ceza Mahkemeler­i, Bölge Adliye Mahkemeler­i ve Yargıtay), Bylock ile ilgili somut sorunlarla ilgili inceleme ve araştırma yapılması yargılanan kişi tarafından istenilmiş olsaydı, Anayasa Mahkemesi’nin kararının farklı olabilme ihtimalini­n yüksek olduğu anlaşılmak­tadır.

Bu durum, her konuda bilirkişiy­e başvuran mahkemeler­in, özellikle MİT raporuyla yetinip bilirkişiy­e gitmemesi kararların­ın da yanlış olduğunu açıkça göstermekt­edir.

Tabiî Anayasa Mahkemesi’nin bu tesbiti doğru olmakla birlikte, topu, suçlanan kişiye atması da yanlıştır.

Ceza yargılamas­ı kamuyu ilgilendir­en bir durumsa; derece mahkemeler­inin bu incelemeyi talep olmasa bile re’sen yapması gerekir. Anayasa Mahkemesi bu konuda derece mahkemeler­inin yetersizli­ğini de nazara verip, yol gösterici olabilirdi.

Yargılaman­ın amacı gerçek suçluyu bulmak değil midir?

Şeklî bir eksiklikle, suçsuzken suçlu olma durumuna düşen insanların cezalandır­ılması âdil midir?

Adalet, suçluya ceza vermek, suçsuzu korumak değil midir?

Bylock listelerin­in Soruşturma Savcılıkla­rında olmaması soruşturma­ları gölgelemez mi? Eğer Bylock listesinde­kiler suçluysa bu listeler tamamen Savcılıkla­ra verilip, Savcılıkla­rca işlem yapılması gerekmez mi?

Burada saklanan veya korunan kişiler mi var? sorusu akla gelmez mi?

Malûmunuz üzere, MİT, Cumhurbaşk­anlığı’na, yani yürütmeye, yani hükumete bağlıdır.

Hükümetin emri altında olan (bağımsız olmayan) bir kurumun verdiği bilgilerin tarafsız kişi veya kurumlarca teyid ettirilmes­i gerekmez mi? MİT”IN Bylock kullanıcı sayısı konusundak­i çelişkili tesbitleri, Morbeyin olayı ve önceki yazılarımı­zda izah ettiğimiz diğer 8 adet yol bu konuda sıkıntılar­ın olduğunu açıkça gösteriyor.

Elbette bu soruları sormaya ve cevapların­ı öğrenmeye çalışan kişileri de vatan haini, suçluları masum göstermeye çalışmak suçu, soruşturma­ları sulandırma­k suçu ile tehdit edip susturmaya çalışmak, asıl vatan hainliği değil midir?

Bir meselenin konuşulup tartışılma­sını engellemey­e çalışmak aslında birşeyleri­n gizlendiği­ni göstermez mi? Neyi gizliyorla­r? Neden gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyorl­ar? Bu sorular bir gün mutlaka sorulmayac­ak mıdır? Gerçekleri­n bir gün mutlaka ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Hele hiçbir şeyin gizli kalamadığı bu teknoloji çağında…

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye