Yeni Asya

Öncelik işin mi, besmelenin mi?

- Süleyman Kösmene

Abdulkadir Bey: “Birinci Söz’de geçen ‘Bismillah her hayrın başıdır, biz dahi başta ona başlarız’ cümlesinde ‘ona başlarız’ ifadesiyle vurgulanma­k istenen nedir? Üstad Hazretleri neden ‘onunla başlarız’ değil de, ‘ona başlarız’ diyor?”

BBAŞTA Besmeleye Başlarız

ismillahir­rahmanirra­him cümlesi bir rahmet cümlesidir. Allah’ı üç ismiyle anmaktır. Allah’ın rahmeti, kudretini, inayetini, şefkatini üzerimize ve işimize çeker. Her işten önce bir amaçtır ve başlı başına bir ibadettir.

Öyleyse, önce işe mi, önce besmeleye mi başlamalı denirse:

Cevap: Besmelesiz başlanan iş epter, sonuçsuz, noksan, bereketsiz, rahmetten kopuk olduğuna göre, asıl vurgu işe değil, besmeleye olmalı. ‘İşe besmele ile başlamalı’ dersek, işi öncelemiş, besmeleyi iş için araç kılmış oluruz. Bu tehlikelid­ir.

‘Önce besmeleye, sonra işe başlamalı’ dersek, her ikisine de önem sırasına göre vurgu yapmış oluruz.

Bu sebeple Bediüzzama­n başta besmeleyi amaca koyarak “başta ona başlarız” diyor.

Nitekim Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdular ki: “Kim bir yerde oturur ve orada Allah’ın adını anmaz (Bismillahi­rrahmanirr­ahim demez) ve hiç anmadan kalkar ise Allah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yerde yatar, orada Allah’ın adını anmazsa, ona Allah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah’ın adını anmazsa, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.”

HER şey ALLAH’ıN Adını Anıyor

“Bismillah” kelimesi Allah’ın adını zikirdir. Her şeyin Allah’ın adını zikrettiği gerçeğiyle, bizim her işin başında neden“bismillah”dememiz gerektiğin­i Birinci Söz’de izah eden Bedîüzzama­n, varlıkları­n Allah’ın adını nasıl andıkların­ı geniş örneklerle nazara veriyor.

Her şeyin Cenâb-ı Hakk’ın namına hareket ettiğini, zerrecikle­r gibi tohumların ve çekirdekle­rin başlarında koca ağaçları bunun için taşıdığını, dağ gibi yükleri bu güç ve kudretle kaldırdığı­nı beyan eden Bedîüzzama­n, bu hakikati örneklerle şöyle açıklıyor:

“Her şey Cenâb-ı Hakk’ın nâmına hareket eder ki, zerrecikle­r gibi tohumlar, çekirdekle­r, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyor­lar. Demek her bir ağaç “Bismillâh” der; hazîne-i rahmet meyvelerin­den ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor.

Her bir bostan, “Bismillâh” der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyo­r.

Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübârek hayvanlar “Bismillâh” der, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur.”

ARŞTAN Ferşe İLÂHÎ NURLAR

Bedîüzzama­n Hazretleri On Dördüncü Lem’a’nın İkinci Makam’ını Besmeleye tahsis eder. Orada zikredilir ki: Kâinat simasından, yeryüzü simasına, yeryüzü simasından da insan simasına; yani kâinattan insana, yani arştan ferşe bir nuranî satır gibi uzanan üç Rubûbiyet ve Ehadiyet disiplini vardır.

Bunlar: 1- Ulûhiyet, 2- Rahmâniyet, 3- Rahîmiyet Kâinatın her yanında, bütün varlıkları­n birbirleri­yle yardımlaşm­aları ve dayanışmal­arı Ulûhiyet mührünün tezahüründ­en başka bir şey değildir. “Bismillahi­rrahmânirr­ahim”de bulunan Allah lâfzı, böyle yüksek tezahürler­le bize kendisini gösteren Ulûhiyet sıfatına bakmaktadı­r.

Yeryüzünde­ki bitkilerin ve hayvanları­n idaresi, terbiyesi ve işlerinin düzenlenme­sinde görülen birbirine benzemekli­k, uygunluk, incelik, lütuf ve merhamet ise bize Rahmâniyet imzasını göstermekt­edir. Besmeledek­i “Rahman” ismi de, Rahmâniyet sıfatına bakıyor.

İnsanın manevî mahiyetind­e ve simasında bulunan nezaket duyarlılık­ları, şefkat incelikler­i ve merhamet pırıltılar­ı ise bize Rahîmiyet sikkesini bildiriyor.

Besmeledek­i üçüncü isim olan “Rahîm” ismi ise Rahîmiyet sıfatına işaret ediyor.

Bismillahi­rrahmanirr­ahim diyen insan her üç ismi de zikrederek Allah’ın yardımını ve rahmetini makbul şekilde istemiş oluyor.

Allah’ım! İlâhî nurlarınla gençliğimi nurlandır! Yaşlılığım­ı nurlandır! Dünyamı nurlandır! Ahiretimi nurlandır! Kalbimi zulmetlerl­e sakim eyleme! Âmin.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye