“En tehlikeli görevlerimiz”
Buzz Aldrin, Mike Massimino, Luca Parmitano ve diğer ünlü astronotlar All About Space’e yaşadıkları en büyük tehlikeleri anlattı!
Uzayın çok büyük riskler taşıdığını bilmeyen yok. İzole ve sıfır yerçekimli ortamda çalışmanın psikolojik baskısı yetmezmiş gibi, astronotlar bir de kas kaybı, görme bozuklukları, radyasyon ve kan basıncındaki dalgalanmalarla başa çıkmaya çalışıyorlar. Kalkış sırasında yaşanan felaketler, inişte yaşanan problemler ve çözülmesi gereken mekanik hatalar da bunun tuzu biberi oluyor.
Ancak, emin olduğumuz tek bir şey var: Astronotlar en beklenmeyen durumları her an olacakmış gibi bekliyorlar. Onlar ve yer ekibi ne kadar hazırlıklı olursa olsun, bir görevi tasarlamak için milyonlarca saat çalışmış olsalar da, beklenmeyen hatalar bir anda ortaya çıkabiliyor. Böyle bir kötü şans kendini gösterdiğinde, uzay gerçekten bir insan için evrendeki en ıssız yer olabiliyor.
Hava kilidine olan yolu yarılamıştım ve su artmaya devam ediyordu. Artık kulaklarımı kapatan süngerlere kadar gelmişti, sesli iletişimi kaybedeceğimi düşündüm.”
“Daha sonra su, vizörümün önünü neredeyse tamamen kapladı ve görüşümü kapattı. Tam bu sırada Güneş battı! Bunun ne demek olduğunu anlatabilmek için yörüngede Güneş’in nasıl battığını söylemeliyim. Burada Güneş Dünya’daki gibi batmıyor. Bir anda ortadan yok oluyor. Işık olmadığında, tamamen zifiri karanlık içinde kalıyorsunuz. Dünya’da yaşanan hiçbir karanlığa benzemiyor bu karanlık.
“Başlığımın ışıldağı ancak 30 santimetrelik bir alanı aydınlatabiliyordu. Bu sırada su seviyesi burnumun ve gözlerimin üzerine ulaşmıştı. O kadar izole durumdaydım ki, geri dönüş yolunu bulacak kadar bile görüşüm kalmamıştı. Buna ek olarak baş aşağı duruyordum. Bulunduğum konum çok tehlikeli bir yerdi, o yüzden dönerken çok dikkatli olmalıydım. Bir şeye çarpıp uzay kıyafetime veya çok önemli bir ekipmana zarar verebilirdim.
“Baş aşağı duruyordum, zifiri karanlıktaydım ve burnuma su doluyordu. Görev komuta merkezini ve Chris’i aramaya çalıştım ancak ya su seviyesinden ya da Uluslararası Uzay İstasyonu'nun dik geometrisinden dolayı beni duymadılar.
Bir karar vermeliydim. Ya burada durup bekleyecek ya da istasyona geri dönecektim. Birkaç saniye içinde bir plan yaptım ve harekete geçtim. Kendi imkanlarımı kullanarak istasyona gitmeye çalıştım. Beş dakika içinde hava kilidine ulaşmıştım.”
“Tam o sırada Chris de geldi ve içeri girdik. Kapağı kapattık ve basıncı ayarladık. Karen Nyberg basıncı artırmaya başladığında hiçbir şey duyamıyordum. Görev komuta merkezi ve Chris bana ulaşmaya çalışıyordu, ancak ben tamamen sağır olmuştum. Durumum içler acısıydı kısacası. Su kulaklarıma ve burnuma dolmuş, gözlerimi kapatmıştı; bu yüzden hareket etmek istemiyordum Bir sonraki hatırladığım şey Chris’in tepki almak için elimi sıkmasıydı. Ben de elimden geldiği kadar sert bir şekilde sıkarak iyi olduğumu söylemeye çalıştım.
“Herkesin basıncı ayarlandıktan sonra kapağı açtılar. Karşımda son derece endişeli bir grup astronot duruyordu. Fyodor Yurchikhin ve Karen beni hava kilidinden aldılar, başlığımı çıkardılar ve ben de sonunda rahatladım!”