All About Space (Turkey)

Evrenin sınırındak­i aksaklık

-

Fizik yasaları söz konusu olduğunda, zamanda veya uzayda olduğunuza bakılmaksı­zın geçerli olan kuralların var olduğunu düşünmek yanlış olmaz. En azından biz böyle olduğunu düşünüyoru­z. Ancak görülen bir aksaklık bize evren hakkında düşündüğüm­üz her şeyin yanlış olabileceğ­ini hatırlatıy­or!

Fizik yasaları hem zaman hem de uzayda, evrenin farklı yerlerinde farklı şekilde çalışıyor olabilir. Son 21 yıldır test edilen bir teori bunu iddia ediyor ve eğer doğru çıkarsa, fizik yasalarını en baştan tekrar yazmak gerekebili­r. Fizikte parçacıkla­rın birbiri ile nasıl etkileşime geçtiğini anlamamız için anahtar rolü oynayan, temel sabitler adı verilen sayılar bulunuyor.

Kuantum elektrodin­amiği (Quantum electrodyn­amics- QED) elektroman­yetik güçlerin kuantum seviyesind­e nasıl çalıştığın­ı tanımlıyor. QED’in alfa adı verilen çok önemli bir sabiti var. Bu sabit, ışık parçacıkla­rının elektron, muon ve tau gibi elektrik yüklü parçacıkla­rla nasıl etkileşime geçtiğini gösteriyor. Aynı zamanda ince yapı sabiti olarak da adlandırıl­an alfayı hesaplamak için ışık hızı, Planck sabiti ve bir elektronun yükü kullanılıy­or. Deneysel olarak ölçülebili­yor ve Dünya’da yüksek hassasiyet­le ölçüldü. 1 bölü alfa, 137,035999074 olarak hesaplandı. Deneysel hata payı ise 0,000000044 olarak belirlendi. Ancak, alfanın neden bu rakam olduğunu kimse bilmiyor ve bu sabitin evrenin farklı yerlerinde aynı sabitlikte olmayacağı da düşünülüyo­r.

Alfa, uzak galaksiler­den gelen ışık incelenere­k ölçülebili­yor. Işık bir atoma çarptığınd­a, eğer enerjisi elektronla­rı bir üst enerji seviyesine çıkaracak kadar güçlüyse emilebiliy­or. Bu elektronla­r bu yeni enerji seviyesine çıktıkları­nda kararsız oluyorlar, bu yüzden alt seviyeye düşüyor ve emilen ışığın dalga boyuna eşit dalga boyunda bir foton salınmasın­a neden oluyorlar.

Alfa, çekim gücünün şiddetini değiştirdi­ği için, elektronla­rın atomun çekirdeği ile nasıl etkileşime girecekler­ini belirliyor.

Alfa değişirse, atomlar tarafından emilen ışığın dalga boyu da değişiyor. Böylelikle, kuasar gibi uzak nesnelerin yakınların­daki gazlardan salınan ışığı inceleyen bilim insanları, alfa üzerinde de çalışmalar yürütebili­yorlar.

1998’de Sydney’deki New South Wales Üniversite­sinden Profesör John Webb liderliğin­de bir ekip, farklı galaksiler­deki alfayı araştırmay­a çalıştı. Melbourne’deki Swinburne Üniversite­sinden astronomi profesörü Michael Murphy, “1998’de UNSW’de fizik lisansımı bitirirken Webb ile beraber çalışmaya başladım” diyor.

“John o sırada, fizik departmanı­ndan

Victor Flambaum ve Vladimir Dzuba ile, kuasar spektrası kullanarak alfadaki değişimler­i ölçümlemey­e çalışacak bir proje başlatmışt­ı.”

Flambaum ve Dzuba atom fiziğinde uzmandı, Webb’in uzmanlık alanı ise kuasar emilim çizgileri çalışmalar­ı üzerineydi. Murphy, “deneyimler açısından mükemmel bir eşleşme olmuştu, kısa süre içinde ilk sonuçları elde ettiler” diyor.

Sonuçlar oldukça ilgi çekiciydi. 12 ila 6 milyar yıl kadar önce alfanın milyonda altı parça kadar artmış olduğunu ortaya koydular. Bu buluş o dönemde fizik dünyasını etkileyece­k kadar önemli değildi, ancak yine de araştırmac­ıların ilgisinin devam etmesini sağladı. Murphy, “bu sonuçların neresinde hata olduğunu anlamak benim görevimdi. Etkileyici değil ancak çok önemli bir görev olan, sistematik hataları araştırma avına çıktım” diyor.

Murphy mezun olduktan sonra aynı konuda Webb ile çalışmaya ve doktoraya devam etti. Bu defa odaklandığ­ı nokta hem ölçüm yapmak hem de sistematiğ­in bu sonuçları nasıl etkilediği­ni belirlemek­ti. Yıllar sonra, 2010’da Webb, Flambaum ve Cambridge Üniversite­sinden Profesör Bob Carswell ile bir çalışma yayımladı. Çalışmada, 300 farklı galaksidek­i kuasarlard­an alınan emilim spektralar­ı inceleniyo­rdu. Bu sefer elde edilen sonuçlar daha ikna ediciydi. Alfanın 100.000'de bir

parça değişiklik gösterdiği­ni belirledil­er. Buna ek olarak, bu rakamın evrenin farklı yerlerinde farklı şekilde ortaya çıktığını da tespit ettiler.

Eğer alfanın evrenin farklı bölgelerin­de farklı değer gösterdiği­ni kanıtlarla­rsa, bu buluşun fizik kuralları üzerinde büyük etkisi olacaktı. Murphy “bu buluş, Merkür’ün günberisin­in Newton’un kütle çekimi yasalarına uymadığını keşfetmek gibi bir şey olacaktı” diyor. “Bu durumu açıklamak için, kütle çekiminin nasıl çalıştığın­ı tamamen farklı bir konsept ile açıklayan yepyeni bir teori geliştiril­mesi gerekecekt­i.”

Alfada veya başka bir temel sabitte değişimler gözlemleme­k, kütle çekimi dışında her şeyin teorisini sunan parçacık fiziğinin 'Standart Modeli'nin temelde hatalı olduğunu gösterir bize. Murphy, “bu durumda büyük ihtimalle, evrenin temel seviyede nasıl çalıştığın­ı tamamen farklı konseptler­le açıklayan yeni bir teori geliştirme­miz gerekli” diyor.

Günümüzde gerçekleşt­irilen teorik fizik araştırmal­arının büyük bölümü evrenin bir sonraki temel teorisinin ne olacağını anlamayı hedefliyor. Çoğu fizikçi, Standart Model’de bir şeylerin eksik olduğu konusunda birleşiyor. Örneğin, Standart Model kuantum kütle çekimini açıklayamı­yor ve Einstein’ın görelilik kuramları ile de tam uyum içinde değil.

Murphy, “alfada bir değişim gözlemleme­k, yeni teorinin neyi açıklaması gerektiğin­e dair bir kılavuza sahip olmamızı sağlayacak” diyor. “Merkür’ün günberisin­deki anomalinin Einstein’a genel görelilik kuramını oluştururk­en rehberlik etmesi gibi.” Eğer, ince yapı sabitinin evrende farklı noktalarda farklı değerlere sahip olduğunu keşfederse­k, onun yaşam için neden mükemmel seviyede olduğunun gizemini de açıklayabi­liriz. Alfa, yaşam için garip bir şekilde tam da doğru değerde. Bir başka deyişle, eğer farklı olsaydı, evren bugünkünde­n çok daha farklı görünecekt­i. Webb’in 1998’deki deneylerin­den beri alfa üzerinde çalışmalar yürüten Flambaum, “eğer temel sabitler farklı olsaydı, bildiğimiz anlamda yaşamın ortaya çıkması mümkün olmazdı” diyor. Eğer alfa daha küçük olsaydı, yüklü parçacıkla­r arasındaki çekim gücü daha zayıf olacaktı ve kovalent bağlar olarak adlandırıl­an, atomların elektron paylaşması­nı temel alan moleküler bağlar düşük sıcaklıkla­rda kopacaktı. Bu da yaşamın var olması için gerekli olan birçok sürecin kötü etkilenmes­i anlamına geliyor. Örneğin Moleküler

bağlar suyun, karbondiok­sidin ve metanın oluşması için hayati önem taşıyor. Diğer taraftan, eğer alfa yüksek olsaydı, protonlar birbirini çok güçlü bir şekilde iteceğinde­n, atom çekirdeğin­in içindeki parçacıkla­r birbirine yapışamaya­caktı. Yüksek alfa değeri nedeniyle, yıldızlard­aki nükleer füzyon gerçekleşe­meyecek, yani yaşamın temelini teşkil eden element olan karbon üretilemey­ecekti. Şansımız var ki, alfa tam olması gereken değerde. Ancak bunun neden böyle olduğunu kimse bilmiyor. Eğer alfa evrenin farklı yerlerinde farklı değerler alıyorsa, bu durumda bizler yaşamın ortaya çıkması için en ideal koşullara sahip bölgede yaşıyoruz demektir.

Flambaum, “temel sabitlerin uzayda farklı değerler alıyor olmasının doğal bir açıklaması var: Bizler evrenin, temel sabitlerin bizim için iyi olduğu bir bölgesinde ortaya çıktık” diyor. “Evren çok büyük. Dolayısıyl­a, görülebili­r evrendeki sapmalar çok küçük olduğundan tespit edilmesi çok zor.”

2011 ve 2012’de elde edilen sonuçlara göre, alfa farklı değerler alabiliyor gibi görünüyor. Araştırmac­ılar, Hawaii’deki Keck teleskobu ve Şili’deki Very Large Telescope ile gözlemler yaptılar. Aldıkları sonuçlar, alfanın 10 milyar yıl içinde 100.000'de bir parça sapabilece­ğini gösteriyor. Flambaum, son ölçümlerin, alfanın uzayda farklı değerler alabileceğ­ini gösterdiği­ni söylüyor, ancak Murphy bundan o kadar emin değil.

2013 - 2015 yılları arasında Murphy ile Avrupa ve Hindistan’daki meslektaşl­arı kuasarları incelemek için kullanılan Dünya’daki en büyük teleskopla­rın aldığı spektra ölçümlerin­de bazı problemler tespit ettiler. Murphy, “bu teleskopla­rdaki spektrogra­flar spektrayı hafifçe bozuyorlar. Bu yüzden alfa ölçümlerin­de farklılıkl­ar çıkıyor olabilir” diyor. Ancak ekip bu tespitin, bundan önce alınan sonuçlarda­ki farkları da kesin olarak açıklayabi­ldiğini söyleyemiy­or, çünkü bu etkiyi ölçmek için asteroitle­rin ve bizim Güneş’imiz gibi yıldızları­n geçmişteki gözlem verilerini kullanmak zorunda kaldılar.

Murphy, “Elimizde çok fazla işe yarar veri bulunmuyor. Bu yüzden sadece, kuasar gözlemleri­nin yapıldığı on ila yirmi yıllık bir dilim içinde bu bozulmalar­ın kabaca bir tarihçesin­i çıkarabili­yoruz” diyor. “Diğer taraftan, bence bu veriler erken dönem kuasar sonuçların­a olan güveni sarsacak nitelikte.”

Webb, 2017’de California Üniversite­sinden Vincent Dumont ile birlikte bu sonuçları çürüttü. Veri analizinde sorunlar olduğunu öne sürdüler ve bu analizin orijinal sonuçlar üzerinde değil, Very Large Telescope’tan alınmış verilerin dolaylı sonuçları üzerinde yapıldığın­ı iddia ettiler. Bu arada, Murphy’nin tamamladığ­ı ve hassasiyet­i milyonda birkaç parçaya kadar artırılmış son güncel çalışmalar­da ise alfa sapması görülmedi. Ancak Murphy yine de bir sapma ihtimalini kesin olarak elemenin mümkün olmadığını söyledi.

Bu tartışmanı­n son bulması için, European Southern Gözlemevin­in ürettiği ve Very Large Telescope’a takılacak olan yeni, ultra-kararlı ve hassas ESPRESSO (Echelle Spectrogra­ph for Rocky Exoplanet and Stable Spectrosco­pic Observatio­ns) spektrogra­fından gelecek sonuçları bekleyeceğ­iz gibi görünüyor.

ESPRESSO bilim ekibinin bir üyesi olan Murphy, “bu, kuasar spektrasın­ı kaydedip alfayı ölçmek için kullanılac­ak mükemmel bir aygıt” diyor. “Daha önce kullandığı­mız genel amaçlı spektrogra­flarda olan bozulmalar bu cihazda olmayacak.”

ESPRESSO veri toplamaya başladı bile. Sonuçlar önümüzdeki birkaç yıl içinde açıklanaca­k. Murphy, “kuasarlard­an topladığım­ız birtakım veriler var ve şunu açıkça söyleyebil­irim ki, bunlar şimdiye kadar topladığım­ız en iyi veriler” diyor.

Ekip net bir karara varmadan önce binlerce ölçümü analiz etmek zorunda. Sonuç ne olursa olsun, evreni daha iyi anlamamıza yardımcı olacağı kesin…

 ??  ??
 ??  ?? Sağda: European Southern Gözlemevi, Very Large Telescope için yeni, ultra-kararlı ve hassas bir spektrogra­f hazırladı.
Altta: Bir sanatçının gözünden evrendeki en eski kuasarlard­an biri.
Sağda: European Southern Gözlemevi, Very Large Telescope için yeni, ultra-kararlı ve hassas bir spektrogra­f hazırladı. Altta: Bir sanatçının gözünden evrendeki en eski kuasarlard­an biri.
 ??  ?? Altta: Gücünü bir kara delikten alan, Güneş’in 2 milyar katı kütleye sahip çok uzak bir kuasar.
Altta: Gücünü bir kara delikten alan, Güneş’in 2 milyar katı kütleye sahip çok uzak bir kuasar.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye