Uzay kahramanları
Isaac Newton
Dünya’nın en büyük bilimsel zihinlerinden birinin hayatı ve çalışmaları.
Sör Isaac Newton, tüm zamanların en büyük bilim insanlarından biri olarak kabul ediliyor. Sorunlu bir gençliğe ve yetişkinlik döneminde yaşadığı acı rekabetlere rağmen, bilim dünyasına yaptığı katkıların kapsam ve uygulama açısından eşsiz olduğu su götürmez bir gerçek.
1642’de yılbaşı günü prematüre bir çocuk olarak Dünya’ya gelen Newton, üç yaşındayken büyük bir karmaşanın içinde kaldı. Annesi, yeni bir aile kurmak için onu terk etti ve Woolsthorpe, Lincolnshire’daki büyükannesine bıraktı. 1653’te geri döndü, ancak Newton'ın üvey babası ile yaşadığı sorunlar ileride hayatı üzerinde büyük bir etki yaptı. Babasının yolundan gidip çiftçi olmayı reddetti. 1661 Haziran ayında Cambridge Üniversitesine kabul edildi. Burada kendini buldu. Okul sırasında yeteneği profesörleri tarafından fark edilmedi, zira yalnız başına çalışmayı tercih ediyordu. 1665’te mezun oldu. Üniversitesi salgın nedeniyle kapatılınca garip şartlar altında kendi başına çalışmalarına devam etti. Bu süreyi, ilerideki çalışmalarını etkileyecek matematik ve felsefe teorilerini ortaya çıkartmak için kullandı.
1669’da, 27. doğum gününden hemen önce Newton artık Cambridge’de matematik profesörüydü. 1672’de rengin doğasına dair çokça tartışma yaratan bir makale yayınladı. Bu makaleyle beraber bilim insanı Robert Hooke ile arasında çetin bir rekabet başladı. Bu mücadeleler Newton’ı duygusal olarak çok kırılgan bir hale getirdi.
1678’de bir sinir krizi geçirdi, ertesi yıl annesini kaybetti. Dünya’dan elini eteğini çekti ve kendi köşesine çekildi. Burada kendini simya çalışmalarına verdi.
Bu çalışmalar, ileride onu üne kavuşturan formülleri oluşturmasına yardımcı oldu. Dönemin, sadece fiziksel maddeler üzerinde çalışmayı dikte eden katı fizik kurallarına saplanıp kalmak yerine, Newton, her şeyin üzerine etki eden görünmez bir kuvvetin varlığını düşünmeye başlamıştı. Genelde herkes, 1666’da başına bir elmanın düşmesi ile birdenbire kütle çekimi teorilerini keşfettiğine inanır. Aslında bu gücün önemini anlaması, yirmi yıllık bir çalışmanın ürünüdür.
Gezegenlerin hareketi üzerine Hooke ile yaptıkları mektuplaşmalar, ironik bir şekilde Newton’ın bu düşüncelerini kapsamlı bir teori halinde formüle etmesini sağladı. 1686’da çalışmalarını üç kitaplık bir seri halinde yayınladı: Philosophie Naturalis Principia Mathematica (Doğal Felsefenin Matematiksel Prensipleri). Bu seride, günümüzün modern fizik ve matematiğinin temel aldığı klasik mekanik temelini ortaya koyan çalışmaların yanı sıra, ünlü hareket yasaları ve evrensel kütle çekimi hakkındaki çalışmaları da bulunuyordu. Sonuç, kapsam ve derinlik açısından nefes kesiciydi.
Hooke, 1703’te ölümüne kadar Newton’la tartışmaya devam etti. Daha sonra
Newton, Kraliyet Akademisi başkanlığına seçildi. Takip eden yıllarda ikinci büyük çalışmasını yayınladı: Opticks. Bu çalışmada ışığın doğasını analiz ediyordu. Işığın mercekler ve prizmalar ile kırılımını ve yansımasını tanımlıyordu.
Newton, hayatının geri kalan kısmının büyük bölümünü Londra’da geçirdi. 20 Mart 1727’de Winchester yakınlarındaki Cranbury Park’ta hayata gözlerini yumdu. Hayatı mücadelelerle geçmişti ancak sonunda çalışmaları ile güç ve başarıyı elde etmişti. Kraliyet Akademisi’ni çok sert taktiklerle yönettiğini de söylemeden geçmeyelim. Newton, şimdiye kadar yaşamış olan en büyük bilimsel zihinlerden biri olarak kabul ediliyor ve çalışmaları evreni daha iyi anlamak için yaptığımız araştırmaların temelini oluşturuyor.