“Bu, daha önce pratiği yapılmamış bir operasyondu"
Ne olmuştu?
Uzaya bırakılan Syncom IV¬3 iletişim uydusu çalışmayınca, Jeff Hoffman ve David Griggs’in bir araç dışı aktivite (EVA) gerçekleştirmesi gerekti. Bunu daha önce hiç yapmamışlardı. Dahası, görev sırasında bir roket motorunun aniden çalışması gibi potansiyel bir risk de vardı!
Hangi görevdeydiler?
12 – 19 Nisan 1985 tarihinde gerçekleştirilen STS¬51¬D görevi. Terslikler devam etti, uzay mekiği (Space Shuttle) Dünya’ya döndüğünde lastiklerinden biri yarıldı ve frenlerinde hasar oluştu.
“Her uzay mekiği görevinden önce mürettebattan iki kişi uzay kıyafeti kullanımı konusunda eğitim alır. Yani uzay kıyafeti söz konusu olduğunda ne yapacağımı biliyordum, ancak mekiğin ilk zamanlarında olduğumuzdan, uçuşlar sürekli erteleniyor veya iptal ediliyordu. 1985 nisanında uzaya gitmeden önce, çeşitli EVA becerileri gerektiren ancak iptal edilen 4 farklı göreve atanmıştık.”
“Ben yine de, alet kullanmayı bilen birinin bir atölyeye girdiğinde oradaki aletleri kullanarak daha önce yapmadığı bir şeyi inşa edebileceğini düşünüyordum. Her ne kadar tehlikelerin bilincinde olsam da (üzerinize bir uzay kıyafeti giyip dışarı çıktığınız her an uzay aracının içine göre tehlikelere daha açık oluyorsunuz), uydu çalışmayınca uzay kıyafetlerimizi giyip uzaya çıkacak olmak bende hoş bir heyecan yaratmıştı.
“Elbette, uzay kıyafetinde bir şeylerin ters gidebileceğini hep düşünüyorsunuz. Bir uzay çöpünün gelip bana çarpması da mümkündü. Ancak önümüzde nedenini anlamamız ve çözmemiz gereken bir problem vardı. Spontane bir durum olduğunu da söyleyeyim. Standart uygulamanın çok dışında olduğu için, eğer bu tamirat görevine olan ihtiyaç fırlatmadan önce ortaya çıksaydı, büyük ihtimalle merkezden onay alamazdı.
“Ancak merkeze antenin açılmadığını rapor ettiğimizde (normalde uydu yörüngeye bırakıldıktan iki dakika sonra anteninin açılması gerekiyor) NASA’nın bu problemi çözmek için elinde olan tüm olanakları kullanmak isteyeceğinden emindik, bizim de neyin ters gittiğini tespit etmemiz gerekiyordu. Eğer anten sıkışmışsa, normal süreç devam ediyor demekti.
Yani 45 dakika içinde uydunun roket motorları ateşlenecekti. Ya da uydu hiç aktif olmamıştı.
“Hangisinin doğru olduğunu bilmediğimiz için uydudan uzaklaştık. 45 dakika sonra roket motorları ateşlenmeyince tüm sürecin bir şekilde durmuş olduğunu öğrenmiş olduk. Problemin kaynağı bir anahtardı. Normalde kargo kompartımanında kapalı olan bu anahtar, uydu dışarı çıkınca açık olmalıydı. Erişebileceğimiz tek nokta bu anahtardı, zira bu, planda olmayan bir uzay yürüyüşü olduğu için yanımızda herhangi bir alet bulunmuyordu. Kendimizi bir yere sabitlememizi sağlayan ayak bağlantıları bile yanımızda değildi.
“Uydunun içini açıp müdahale etmek söz konusu olmadığından, bu anahtara ulaşmaya karar verdik. İlk planımız mekiğin robot kolunun ucuna kadar gitmek, bir elimle kolu tutarken diğer elimle uyduya ulaşıp anahtarı çevirmekti. Bu, gereğinden fazla cüretkâr bir plan olduğu için, onun yerine iki alet yaptık. EVA görevimiz bu iki aleti robot kolun ucuna tutturmaktı.”
“Ertesi gün, uydu ile tekrar buluştuk
Bir uydu uzaya bırakıldıktan sonra hareketsiz kaldığında, Jeffrey Hoffman’ın önceden planlanmamış ve test edilmemiş bir uzay yürüyüşü gerçekleştirmesi gerekti.
ve anahtarı çevirecek kolu çalıştırdık.
Bu, daha önce pratiği yapılmamış bir operasyondu, ancak başka seçeneğimiz de yoktu. Antenin açıldığını gördüğümüz anda her şeyin yoluna girdiğini kabul edip oradan kaçmayı planlıyorduk, fakat böyle bir şey olmadı. Problemi çözememiştik, ancak nedenin anahtar olmadığını belirlemiş olduk. Üç, dört ay sonra başka bir ekip uzaya çıktı, görevleri kapsamında uzaya götürdükleri iki uyduyu yörüngeye yerleştirdiler, daha sonra bu uyduya ulaştılar ve özel ekipmanlar kullanarak uyduyu yakalayıp kargo kompartımanına aldılar. Ateşleme devrelerini değiştirip Dünya’dan kontrol edilebilir hale getirdiler.
“Bu ayarlamayı yaptıktan sonra uyduyu kapattılar ve tekrar yörüngesine bıraktılar. Daha sonra Dünya’daki kontrol merkezi ateşleme sürecini kontrolü altına aldı ve başlattı. Uydu yerdurağan yörüngesine gitti ve orada sorunsuz bir şekilde çalışmaya başladı. Ancak bizim görevimiz oldukça önemliydi. Eğer belirgin olan ilk problemi çözmemiş olsaydık, ikinci ekip buraya geldiğinde yaptıkları düzenleme işe yaramayabilirdi. Sonuç olarak, büyük bir macera yaşadığımızı söyleyebilirim.”