“İkimiz de bir anda uzay boşluğuna doğru fırladık”
Tamir ettikleri Güneş paneli bir anda açılınca, astronotlar Joseph Kerwin ve Pete Conrad, Skylab’dan dışarı fırlatıldı!
Ne olmuştu?
Pete Conrad ve Joseph Kerwin, kancalı bir sırık kullanarak sıkışmış bir Güneş panelini serbest bıraktıktan sonra, EVA'nın (uzay aracı dışında etkinlik) başarıyla sonuçlandığını görüp istasyona dönmeye karar verdiler. Ancak hemen öncesinde Güneş paneli bir anda açıldı ve iki astronotu uzaya fırlattı. Güvenlik halatı onları tutabilecek miydi?
Hangi görevdeydiler?
Skylab 2: 25 May 1973’te, Dünya yörüngesindeki Amerikan uzay istasyonu Skylab’e gerçekleştirilen ikinci görev.
“Skylab uzay istasyonu 1973 – 1979 yılları arasında Dünya yörüngesinde görev yaptı. Üzerinde bir atölye, bir Güneş gözlemevi ve çoklu kenetlenme adaptörü bulunuyordu ve üç kişilik bir mürettebatı 84 gün boyunca uzayda misafir edebilecek kapasiteye sahipti. Ancak uzaya fırlatıldıktan sonra, Güneş panellerinden bir tanesi hatalı bir pozisyonda sıkıştı kaldı.
Ardından, meteoroit koruma kalkanının da hatalı açıldığı ortaya çıktı.
“Bu yüzden, Skylab 2 görevinin fırlatılması ertelendi. Ben, Charles Conrad ve Paul Weitz beklemek zorunda kaldık. Beklerken, Güneş panelini sıkıştıran maddeleri yerinden çıkartmak ve böylece Skylab’a tekrar gerekli elektik gücünü sağlamak için kullanacağımız aletlerle denemeler yaptık. Uzayda bunu yapmak için serbest bir EVA görevi gerçekleştirmemiz gerekiyordu ve bu tür bir görev her zaman tehlikelere açıktır.
“Ellerimizi ve ayaklarımızı bağlayabileceğimiz bir yer yoktu. Görsel desteğimiz bulunmuyordu ve ışık da yoktu, zira Skylab’ın dışarıdan tamir edileceği hiç düşünülmemişti. Ancak Apollo Teleskop Eklentisinin içindeki filmleri alıp yerine yeni film koymak için planlanmış bir EVA zaten vardı. Bu yüzden uzay kıyafetlerimiz ve güvenlik halatlarımız bulunuyordu. Yanımızda, işe yarayacağını düşündüğümüz bir dizi alet de getirmiştik.
“Göreve 25 Mayıs 1973’te başladık. Yeni Güneş kalkanını yerine taktık ve sıkışmış güneş panelini çözmek için uzay yürüyüşüne başladık.
Güneş panelini sıkıştıran metali kestim
ve 7,5 metrelik bir direğin ucuna
bağlanmış bir kablo kesici ve biraz iple sıkışmış olan paneli açılmaya zorladık. Ancak ayaklarımızı koyacak sabit bir nokta olmadan altı metre uzaklıktaki bir noktayı tutturmak imkânsız gibi bir şeydi. Bir süre oturup düşündükten sonra antenlerden birinin yakınında gördüğümüz bir halkayı kullanmaya karar verdik.
“Bu halkanın neden orada olduğuna dair hiçbir fikrimiz yoktu, ancak kendimi bu halkaya bağlamaya karar verdim. Yedek güvenlik halatını aldım, bir ucunu uzay kıyafetimin önündeki çengele bağladım, halkadan geçirdim ve tekrar kıyafetime tutturdum. Artık üç noktadan bağlıydım, ayağa kalkıp sabit durabiliyordum. Ayakta durduğumda bir anda bir kaya gibi sabit olduğumu fark ettim. Harika bir duyguydu. İki dakika sonra bütün işlem tamamlanmıştı, ancak sonrasında, Pete’in döşediği ipin altından sürünerek geçip ayağa kalktığımızda, bizi sabitleyen bağlantı bir anda boşaldı.
“İkimiz de birer topaç gibi uzaya savrulduk. Neyse ki
EVA sisteminde güvenlik halatı vardı. Ortasından üç milimetrelik çelik kablonun geçtiği bu güvenlik halatı sayesinde, istasyondan uzaklaşmamız mümkün değildi. Güvenlik halatıyla kendimizi çeke çeke istasyona geri getirdik ve tutunacak bir şeyler bulduk. Arkamı döndüğümde, hayatımda gördüğüm en güzel manzara beni bekliyordu. Güneş panelinin örtüsü tamamen açılmıştı ve Güneş ışınları geldikçe paneller tek tek açılmaya başlamıştı. Görevi başardığımızı o an anladık.”