Güneş Sistemi’nin gizemleri
Elde edilen bilgilerin deneylerle doğruluğu kanıtlandıktan sonra üst üste dizilmesiyle günümüze geldi insanlık medeniyetinin adına bilim dediği bu devasa yapı. Akılcı düşüncenin somut bir kanıtı olan bilim yükselirken insanlığı da her alanda yükseltti. Yaşam kalitesinin artmasını ve ortalama insan ömrünün uzamasını bilime borçlu olduğumuzu bilmeyen var mı? Dahası bilim bize kendimizi, çevremizi, gezegenimizi ve hatta ötesini tanıma imkânı sağladı.
Yaşadığımız gezegen ve Güneş Sistemi aslında pek çok açıdan evrenimizin küçük bir modeli gibiyse de Dünya dışı yaşamı henüz bulamadık. Bu açıdan gezegenimiz gerçekten de eşsiz. En azından şu ana kadar. Zira gelecekte yapacağımız keşifler bu durumu değiştirebilir. Dünyamızda hala keşfedemediğimiz pek çok gizem var. Fakat aynı anda pek çok konuyu araştırmayı seviyoruz. Atomları görüntüleyip ışığın hareketini ağır çekim izleyebilirken, kara delikleri fotoğraflayıp evrenin başlangıç anında neler olduğunu tahmin etmeye çalışıyoruz. Kısaca ayağımız yere basarken başımız bulutların üzerinde. Evreni daha yakından tanımak istiyoruz fakat aslında çok kısa bir süredir buralardayız. Öte yandan çok sabırlı bir ırk olduğumuz söylenemez ve neredeyse tüm sorularımızın cevaplarını yaşam süremiz içinde almak istiyoruz. Merak ettiğimiz sürece varız ve var olduğumuz sürece merak ediyoruz.
Güneş Sistemi’ndeki gezegenler; atmosferimizin dışına çıktığımızda, tüm evrene ölçeklersek evimiz diyebileceğimiz kadar yakın bize. Uydumuz Ay’da hayat olmadığından eminiz. Fakat Güneş Sistemi içinde başka uydular da var ve bunlar Ay’ın aksine “bolca” suya ev sahipliği yapıyor. Güneş Sistemi’ni tamamen keşfetmek bir rüya değil ve önümüzdeki 100 yıl içinde muhtemelen gerçekleşecek. Bu keşif sürecinde aydınlanmayı bekleyen o kadar gizem, cevapları için yanıp tutuştuğumuz o kadar soru var ki… Not: Bu ay Popular Science’ın 100. sayısını, harika bir içerik ve Einstein’ın hayatını anlatan çok özel bir kitapla kutluyoruz. Bu özel koleksiyon sayısını kaçırmayın!