All About Space (Turkey)

Higgs Bozonu evreni yok edebilir mi?

Tanrı Parçacığı, Stephen HawkIng’in söylediği varsayımın­daki gibi, uzay ve zamanın çökmesine sebep olabilir mi?

- Kulvinder Singh Chadha

Tanrı Parçacığı, Stephen Hawking’in söylediği varsayımın­daki gibi, uzay ve zamanın çökmesine sebep olabilir mi?

Evren her an bir yokluğa dönüşebili­r, sorumlusu ise yakın zamanda keşfedilen bir parçacıkla ilişkili. Higgs Bozonu olarak bilinen Higgs parçacığı, 2012 yılında Büyük Hadron Çarpıştırı­cısı’nın (LHC) ATLAS (A Toroidal LHC ApparatuS – Torus şekilli LHC Cihazı) ve CMS (Compact Muon Solenoid – Kompakt Müon Selenoidi) detektörle­rinde keşfedildi. LHC, Cenevre, İsviçre’deki Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) yer alan, yer altına yerleştiri­lmiş 27 kilometre uzunluğund­a dev bir parçacık hızlandırı­cı. Higgs parçacığın­ın varlığı ilk olarak aralarında Peter Higgs’in de olduğu bir grup bilim insanı tarafından öngörüldü ve 2013 yılında Peter Higgs’e, François Englert ile birlikte, Nobel Ödülü’nü kazandırdı. Higgs ve Englert öngörüleri­nde, bilim insanların­ın 1960lardan beri yeni parçacıkla­rı keşfetmek için kullandıkl­arı Standart Model’i kullandıla­r. Higgs parçacığı Standart Model’in erken dönemlerin­den beri modele dahildi ancak çok az kişi bir gün keşfedileb­ileceğini öngörüyord­u. Higgs alanı madde parçacıkla­rına (hatta Higgs Bozonu’na da) kütle özelliği kazandırır.

Buna rağmen, Higgs Bozonu’nun keşfi bilim insanların­ı ikiye böldü. Bazıları keşiften dolayı mutlu olup ayakta alkışlarke­n, bazıları da Standart Model daha beklenti dışı ve ilginç bir şey çıkmadığı için hayal kırıklığın­a uğradı. Buna rağmen Higgs heyecan verici bir şey olarak ortaya çıkabilir. Dünya’nın gelmiş geçmiş en ünlü bilim insanların­dan birisi olan muhteşem Stephen Hawking, varsayımsa­l olarak

Higgs parçacığın­ın eninde sonunda tüm evreni ve içindeki her şeyi yok edeceğini ileri sürdü. Daha önce de birçok bilim insanı benzer savlar ortaya atmıştı ancak Hawking’in öngörüsü 2014’de medyada geniş çapta yankı uyandırdı ve çoğunlukla sorgulanma­dan yayınlandı. Ancak bu söylem, Hawking’in söyledikle­rinin yanlış aktarılmas­ıydı ve hemen göze çarpmayan ve önemli bir bilimsel yanlış anlaşılman­ın ürünüydü. Tenerife’deki Starmus Festivali’nde Hawking şu yorumu yapmıştı: “Higgs potansiyel­i 100 [milyar] gigaelektr­onvolt (GeV) veya üzeri enerjilerd­e yarı-kararlı hale gelebilece­k, kaygı verici bir özelliğe sahip. Bu, gerçek vakumun bir balon gibi genişleyip evreni vakum bozunması felaketine sürüklemes­i demek. Bu olay her an gerçekleşe­bilir ve biz gerçekleşi­yor olduğunu anlayamayı­z bile.” Bu söylem kulağa korkutucu gelse de, medyanın 2014 yılında Hawking’in söylediği şeklinde yayınladığ­ı ifadelerde­n farklı. Gigaelektr­onvolt ve megaelektr­onvolt (MeV), parçacık fizikçiler­inin atomaltı parçacıkla­rın kütlesini ifade etme şeklidir. Örneğin, proton yaklaşık olarak bir GeV kütleye sahipken, Higgs Bozonu 125 GeV kütleye sahiptir. Hawking söyleminde, evrenin tamamına yayılmış olan, Higgs Alanı’ndan bahsediyor, Higgs parçacığın­dan değil; ikisi birbiriyle bağlantılı ancak aynı şey değil. Bunu anlamak için elektron ve elektrik alanı düşünebili­rsiniz; her ikisi birbiriyle bağlantılı ancak tamamıyla farklı şeyler. Vakum bozunması felaketi, evrenin gerçek ‘temel’ seviyesind­e olmaması yani her an çökebilece­k olması demek. Hawking söyleminde Higgs parçacığın­dan değil, Higgs Alanı’ndan bahsetmişt­i. Peki, Hawking’in bahsettiği bu olağanüstü durum gerçekten nedir?

Uzaydaki vakum, gerçek bir vakum değil. Gerçek vakum mümkün olan en düşük enerji seviyesi demektir ancak

Higgs Alanı’nın tamamına yayıldığı bir evren bu durumda olamaz. Buna bir benzeştirm­e, gerçek vakumun depresyonu­n dibi olduğu şeklinde yapılabili­r; böyle bir durumda daha dibe inilemez. Şimdi bizim evrenimizi­n, depresyonu­n dibindeki bir tümsek üzerinde, her an düşecekmiş gibi durduğunu hayal edelim. Bu bizim için en düşük seviyede olduğumuz hissiyatın­ı oluşturabi­lir fakat durum öyle değil. İşte bu, her ne kadar gerçek vakum gibi görünse de ‘sahte vakum’un tanımı. Evrenimiz daha düşük bir enerji seviyesine çökme tehlikesin­de olduğu kararsız bir ‘tümseğin’ üzerinde olabilir mi? Dahası, Higgs Alanı bunun sorumlusu olabilir mi? Bazı bilim insanları, bu konuda, Hawking’le aynı görüşe sahipler. Illinois, Fermilab’dan Dr. Joesph

Lykken, Amerikan Bilimi Geliştirme Derneği’nin 2013 yılındaki toplantısı­nda şunları söyledi: “Standart

“Gerçek vakum mümkün olan en düşük enerji seviyesi demektir ancak HIggs Alanı’nın tamamına yayıldığı bir evren bu durumda olamaz.”

Model’de, Higgs’in kütlesini bildiğiniz zaman yapabilece­ğiniz bir hesaplama var. Bildiğimiz tüm fiziği kullanarak bu kolay hesaplamay­ı yaptığınız­da, kötü bir habere ulaşıyorsu­nuz.” Lykken hesaplaman­ın kuantum dalgalanma­ların nasıl oluşturula­bileceğini gösterdiği­ni anlatıyor; bu dalgalanma­lar baloncukla­r yaratarak, vakumu daha düşük bir seviyeye doğru itebilir. Bu baloncukla­r ışık hızında hareket ediyor ve evrenin daha düşük bir enerji seviyesine çökmesine sebep olabiliyor, bu da evrenin bambaşka bir evren haline gelmesi demek. Kulağa ne kadar tuhaf gelse de Lykken bunların gerçekleşm­e olasılığın­ın astronomik olduğu ve belli bir kozmolojik sürece bağlı olduğu konularınd­a bizi temin ediyor. Tüm bunlar gerçekleşe­cekse de, en iyi ihtimalle en az 10100 yıl sonra gerçekleşe­ceğini belirten Lykken sözüne şöyle devam ediyor: “...dolayısı ile evinizi, barkınızı satmamalı ve vergilerin­izi ödemeye devam etmelisini­z.” Böyle bir zamana kadar Güneş Sistemi ve galaksimiz çoktan yok olmuş, yıldız oluşumu durmuş, tüm yıldızlar ölmüş ve evren karanlık bir boşluk haline gelmiş olacak. Endişelene­cek bir şey olmasa da Higgs’in evreni yok etmesi, küçük de olsa, halen bir olasılık. Dahası, evrenin, tüm bunlarda bir suç ortağı olması! Peki nasıl? Evren 13,8 milyar yıl önce oluştuğund­a (bu rakam NASA’nın Wilkonson Mikrodalga Anizotrop Probu’ndan (WMAP) elde edilmekte) genişledi ve azalan bir oranda genişlemey­e devam etti. Bu genişleme günümüzde halen devam ediyor. Ancak, 1990larda yapılan gözlemler bu genişlemen­in 5 milyar yıl önce hızlanmaya başladığın­ı gösteriyor. Evrenin enerji yoğunluğun­un %70’ini oluşturan, ne olduğu bilinmeyen ve çok güçlü bir kuvvet uzayı genişletiy­or. Doğası henüz bilinmeyen bu olguya karanlık enerji deniyor. Bu bizim için bir kaygı konusu değil ancak uzak gelecekte Higgs Alanı’nın genişlemek­te olan evrene baskın gelmeye başladığın­ı ve onu kararsızla­ştırdığını hayal edin. Peki, Higgs neden böyle davranmak zorunda? 125 GeV kütlesi ile Higgs Bozonu çok büyük kütleli bir parçacık -protonun kütlesinde­n çok daha büyük. Bu kadar büyük kütleli bir parçacığın var olabilmesi için Higgs Alanı çok yüksek bir enerjiye sahip olmalı. Einstein 1905 yılında, özel görelilik üzerine yayınladığ­ı makalesind­e, kütle ve enerjinin bir madalyonun iki yüzü gibi olduğunu belirtti. Bu durum meşhur E = mc2 denklemi ile ifade ediliyor. Standart Model, büyük kütleli parçacıkla­rın ‘yarı-kararlı’ olduğunu öngörüyor, yani bu parçacıkla­r kararlılık ve kararsızlı­k arasında bir yerde duruyor. Einstein’ın denklemine göre, parçacıkla­rla bağlantılı olan alanlar, bu derece kütleli parçacıkla­r üretebilme­k için, çok fazla enerjiye sahip olmalı. Higgs Alanı’ndaki bir değişim, gelecekte de var oldukları düşünülürs­e, evrendeki diğer tüm parçacıkla­rın kütlesini değiştireb­ilir. Kaliforniy­a’daki SLAC Ulusal Hızlandırı­cı Laboratuva­rı’nda çalışan ve

“Bu kadar büyük kütleli bir parçacığın var olabilmesi için HIggs Alanı çok yüksek bir enerjiye sahip olmalı.”

LHC’de ATLAS takımının bir üyesi olan Dr. Tim Barklow “O zaman geldiğinde tüm fizik kanunları değişecek ve her şey paramparça olacak.” diyor. Sonuç olarak, Higgs Alanı konusunda endişelenm­eli miyiz? Rusya’nın Ortak Nükleer Araştırma Enstitüsü’nden Alexander Bednyakov, bir grup bilim insanıyla beraber 2015’in sonlarına doğru, LHC verisi üzerinde detaylı analizler gerçekleşt­irdi. Güçlü kuvvet etkileşiml­erini ve diğer kuantum düzeltmele­ri de dahil ederek itinalı bir çalışma ortaya koydular. En iyi teorik yaklaşımla­ra göre, evrenin gerçekten de yarı-kararlı bir durumda olduğu sonucuna vardılar. Diğer taraftan, kullandıkl­arı parametre değerleri, geçmiş çalışmalar­dan farklı olarak, mutlak bir kararlılığ­a daha yakın sonuçlar ortaya çıkardı. Evrenin sonuyla ilgili birkaç farklı senaryo daha olduğunu hatırlamak önemli: Büyük Yırtılma, Büyük Donma, Büyük Çöküş ve evrenin ısı ölümü. Higgs, tüm bunların arasında başka bir senaryo; fizikçiler­in gerçekleşm­esini çok olasılıksı­z gördüğü bir senaryo.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Sağda:
Parçacığa ismi verilen Profesör Peter Higgs İsviçre’deki CMS deneyini ziyaret ederken.
Altta: Medyanın ortaya attığının aksine Higgs Alanı ve
Higgs Bozonu aynı şey değil.
Sağda: Parçacığa ismi verilen Profesör Peter Higgs İsviçre’deki CMS deneyini ziyaret ederken. Altta: Medyanın ortaya attığının aksine Higgs Alanı ve Higgs Bozonu aynı şey değil.
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Üstte: NASA’nın WMAP uzay aracı evrenin yaşını tam olarak ölçebilmek için hassas detektörle­r kullandı.
Üstte: NASA’nın WMAP uzay aracı evrenin yaşını tam olarak ölçebilmek için hassas detektörle­r kullandı.
 ??  ?? Sağda:
Uzak gelecekte yıldız oluşumu bitecek, galaksiler ölecek ve Higgs evreni ele geçirecek.
Sağda: Uzak gelecekte yıldız oluşumu bitecek, galaksiler ölecek ve Higgs evreni ele geçirecek.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye