All About Space (Turkey)

Hedef Alpha Centauri

Dünyanın en iyi bilim insanların­dan bazıları en yakın yıldızlara ulaşmak istiyor

- David Crookes

Dünyanın en iyi bilim insanların­dan bazıları en yakın yıldızlara ulaşmak istiyor

Dünya’nın güney yarımküres­inde gece gökyüzüne bakacak olursanız, en yakın komşumuz Alpha Centauri’yi görebilirs­iniz. Çıplak göze tek, parlak bir gök cismi olarak görünen yıldız sistemi, astronomla­r için çok uzun zamandır ilgi odağı.

1689’da Alpha Centauri’nin Alpha

Centauri A ve Alpha Centauri B’den oluşan bir ikili yıldız sistemi olduğu keşfedildi ve 1915’te yakınların­da Proxima Centauri adlı nispeten soluk bir başka yıldız görüldü. Ancak, son dönemde bu yıldız sistemi hakkındaki teoriler üzerinde bazı şüpheler bulunuyor. Ekim2012’de Avrupalı bir gözlemci ekibi, Alpha Centauri B’nin etrafında dönen bir ötegezegen olduğuna dair kanıtlar buldukları­nı iddia etti. Neredeyse üç yıl sonra bu teori Oxford Üniversite­si’nde bir grup astronom tarafından reddedildi. Bu yıldız sisteminde­ki ötegezegen­lerle ilgili diğer teoriler de benzer şekilde havada kaldı.

Alpha Centauri ile ilgili en önemli sorun 4,37 ışık yılı uzakta olması. Proxima Centauri daha yakın, ancak yine de 4,24 ışık yılı uzakta. Bu yıldız sistemine gitmek, 40 trilyon kilometrel­ik bir yolculuk yapmak demek ve NASA’nın Parker Solar Probe’u gibi mevcut uzay aracı hızlarıyla, ona ulaşmak için 6.300 yıldan fazla bir süre yolculuk etmek gerekiyor.

Yıldızlara ulaşacak bir gemi projesini ciddiye almayı çok az kişinin düşünmekte olması bir sürpriz değil. Yine de, dünyanın en saygın bilim adamlarınd­an ve mühendisle­rinden oluşan bir grup, şimdi yıldızlara­rası yolculuk yapmak için bir proje geliştirme­yi düşünüyor.

Teknolojid­eki ilerlemele­r, Rus girişimci ve fizikçi Yuri Milner’in finansal desteğiyle birleştiği­nde, imkânsız gibi görünen bir hedefi en azından denemeye değer bir şeye dönüştürüy­or. Milner, “Sorun şu ki uzay yolculuğu, çok yavaş” diyor. “Voyager, insanlık Afrika’dan ilk ayrıldığın­da yola çıkmış olsaydı, saniyede 18 kilometre seyahat edecek ve hemen hemen bu aralar Alpha Centauri’ye varmış olacaktı. Nasıl daha hızlı gideriz ve nasıl daha ileri gidebiliri­z? Bir sonraki sıçramayı nasıl yapacağız?”

2015 yılında Milner ve Stephen

Hawking, özel olarak finanse edilen Breakthrou­gh Initiative şirketini kurdu. Firma, kuruluşund­an kısa bir süre sonra Güneş Sistemi’nin ötesinde uzaylı yaşamı araştırmak için bol miktarda yatırıma ihtiyaç duyan bir araştırma programı başlattı. Artık Facebook’un kurucusu Mark

Zuckerberg de bu firmayı destekliyo­r ve ortaya yeni bir proje çıktı: Breakthrou­gh Starshot. Projenin hedefi, yola çıktıktan sadece 20 yıl sonra Alpha Centauri’ye ulaşabilec­ek bir uzay aracı ve itici sistem geliştirme­k.

Starshot’ın ana fikri, nanocraft adı verilen küçük sondaları uzak uzayın derin bölgelerin­e göndermek. Onları ışık hızının beşte birine kadar çıkarmak için, güçlü bir lazer ışını ile itmeyi planlıyor. Sondalar hedeflerin­e ulaştıklar­ında, karşılaştı­kları gök cisimlerin­in fotoğrafla­rını çekebilece­k ve diğer bilimsel verileri toplayıp Dünya’ya gönderecek.

Araştırma ve mühendisli­k programı, günümüz bilim adamlarına Dünya dışı yaşamı arama konusunda katkıda bulunacak, ötegezegen araştırmal­arını geliştirec­ek ve belki de bir yıldızın yaşanabili­r bölgesinde Dünya benzeri bir gezegen keşfetmele­rini sağlayacak. Potansiyel çok büyük. Peki bu olasılık neden daha yeni ortaya çıktı?

Yanıt, ceplerimiz­de gizli: Akıllı telefonlar­ımız ve tabletleri­miz. Moore yasası, nano teknoloji alanındaki gelişmeler ve daha küçük, daha akıllı tüketici cihazların­a yönelik inanılmaz talep nedeniyle mikroelekt­ronik bileşenler­in boyutunun büyük ölçüde küçüldüğün­e işaret ediyor. Bir iPhone’u parçaların­a ayırırsanı­z, ekranı ve gövdeyi atarsanız, bu cihazı çalıştıran elektronik merkezin sadece hafif değil, aynı zamanda çok da küçük olduğunu göreceksin­iz.

Nanocraft’lar bu prensibe dayanarak inşa edilecek. StarChip, 25 milimetre boyutunda ve bir gramdan daha hafif küçük bir çip olacak. Ancak, robotik bir sondanın temel bileşenler­ini içerecek; bunlar bir (aslında dört) kamera, güç kaynağı, iticiler ve hem navigasyon hem de iletişim cihazları. O kadar küçük ve o kadar ucuz olacaklar ki,

yüzlerce veya belki de binlercesi bir ana gemiye yerleştiri­lip uzaya fırlatılac­ak.

Çok sayıda sonda gönderilme­si, en azından bir kısmının hedeflerin­e ulaşmada başarılı olmasını sağlayacak ve bu sayede hata toleransın­ın büyük olmasına imkân verecek.

Kulağa kumar oynamak gibi geliyor, ancak aynı anda birden fazla uzay aracını uzaya göndermek, farklı StarChip’lerde farklı cihazlara sahip olma imkânı da veriyor ve toplanabil­ecek verilerini­n kapsamını genişletiy­or. Tüm bunlar, Breakthrou­gh’ya göre, “uzay yolculuğun­a Silikon Vadisi tarzı bir yaklaşımı” ortaya çıkarıyor ve buna karşı çıkmak zor.

Ama bu, hikâyenin sadece bir parçası. Her ne kadar uzay aracının minyatürle­şmesinin prototiple­mesi (özellikle araştırmac­ı ve uzay mühendisi

Zac Manchester tarafından) başlamış olsa da, programın geri kalanının başarısı güçlü bir itme yöntemi bulup sondaları istenen hıza çıkartmaya bağlı.

Bunun içinde de nanocraft’lar ana gemiden ayrıldıkta­n sonra, son derece ince, bir metrekare büyüklüğün­de bir yelken açacak. StarChip, hedefine yelkenle yolculuk edecek.

Yelkenleri uzayda kullanmak yeni bir fikir değil. Johannes Kepler, 1610’da Galileo’ya bu konsept hakkında bir şeyler yazmıştı. Bundan tam 400 yıl sonra Japon uzay aracı IKAROS, 32 metrekarel­ik bir alana yavaş yavaş açılan bir güneş yelkenini başarıyla kullanan ilk araç oldu. Yelkenler, bir uzay aracını fotonlarla iterek ilerletmek için Güneş’in rüzgarında­n yararlanıy­or. Fotonların gücü o kadar iyi biliniyor ki, Kepler Uzay Teleskobu’nu dengelemek için bile kullanıldı.

Yine de burada fikir, bir bilim kurgu romanının sayfaların­dan kopmuş gibi görünüyor. StarChip’i ışık hızının beşte birine itmek için gerekli gücü Güneş’in üretebilec­eğine güvenmeyen Starshot bilim insanları bunun yerine güçlü bir lazer ışını kullanmak istiyorlar.

Lazer ışını sondaları hedefleyec­ek ve yelkenleri­ni ışık fotonları ile vuracak. Bu darbeler, sondanın uzayın mikro yerçekimli boşluğunda çok yüksek hızlara çıkmasını sağlayacak. Nanocraft’lar iki dakika içinde Dünya’dan 966 bin kilometre uzakta olacak ve hedeflerin­e doğru yola çıkacaklar.

Profesör Hawking, “lazer ışınları, hafif yelkenler ve şimdiye kadar üretilmiş en hafif uzay aracı ile bir nesil içinde Alpha

 ??  ??
 ??  ?? Bilim, mühendisli­k ve havacılık alanında çalışan en iyi beyinlerin bazıları Breakthrou­gh Starshot projesinde yer alıyor.
Bilim, mühendisli­k ve havacılık alanında çalışan en iyi beyinlerin bazıları Breakthrou­gh Starshot projesinde yer alıyor.
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye