Yıldızlararası ramjet
Yıldızlar arasında seyahat etmek çok fazla enerji gerektirir, ancak uzayda yolumuza devam ederken de biraz enerji toplayabiliriz.
Roketlerin en büyük problemi, yola çıkmadan önce her şeyi yüklenmek zorunda kalmamız. Dünya’daki yolculuklarda kullandığımız araçlar havada uçarken, suyun üzerinde kayarken veya zeminde ilerlerken hep çevre şartlarının içinde çalışıyor. Oysa roketlerin ilerleyebilmesi için arkalarından fırlatacakları her şeyi (reaktif kütle) yanlarına almaları gerekiyor.
Bu, oldukça zorlayıcı, zira uçuş sırasında kullanacağınız ve azalacak olan reaktif kütle başlangıçta sadece yükünü sırtlanmak zorunda olduğunuz ölü bir ağırlık. Bu yüzden de, daha sonra ihtiyaç duyacağınız kütleyi ve enerjiyi taşırken havalanmak için başlangıçta daha fazla kütleye ve enerjiye ihtiyacınız var. Uzaya gitmek bu nedenle çok zor ve pahalı. Roketler, taşıdıkları gerçek yüklere kıyasla çok büyüktür, çünkü kalkışta boyutlarının yüzde 90’ı yakıt tanklarıdır.
Bir kere uzaya çıktıktan sonra, daha fazla seçeneğimiz oluyor: Uzay gemisinin aerodinamik olması gerekmez, motorlar uzay aracının yerçekimine karşı koyması için uğraşmak zorunda değildir. Bu nedenle uzun bir süre boyunca küçük bir itme, kısa bir süre içinde büyük bir itme kuvvetine eşdeğerdir. Bununla birlikte, başka gezegenleri ve yaşamı bulmak için, bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz uzay yolculuklarına çıkmak, yıldızlara ulaşmak istiyorsak, bizi yine büyük bir mücadele bekliyor. Güneş Sistemi’ne en yakın yıldız olan Proxima
8 Yıldızlararası uzay
Uzayın boş olduğunu düşünsek de, yıldızlar arasında oldukça fazla miktarda gaz ve toz var.