All About Space (Turkey)

Kahverengi cüceler & süper Jüpiterler

NE YILDIZ NE DE GEZEGEN OLARAK SINILANDIR­ILAN ILGINC CISMLER

-

Ne yıldız ne de gezegen olarak sınıflandı­rılan ilginç cisimler

Kahverengi cüceler, yıldız oluşumu okulunu terk etmiş, başarısız birer yıldız olarak görülürler. Pofuduk, gaz dış katmanlara sahip bu devasa cisimler, evrenin belli bir çizgiyi geçememiş cisimleri. Kahverengi cücelerde nükleer füzyon (yıldızlara enerjisini sağlayan süreç) devam edemediği için, bu cisimlerin ortalama sıcaklığı, insan vücudunun sıcaklığın­ı geçmiyor. Ne yıldız ne de bir gezegen olan kahverengi cüceler, en büyük kütleli gaz devleri ile en küçük kütleli yıldızlar arasında bir bölgede kalıyor. Süper jüpiter adını da bu nedenle; devasa gaz yapıları nedeniyle alıyorlar. Bu cisimlerin varlıkları, gezegenle yıldız arasındaki çizgiyi bulanıklaş­tırdığı için gezegen ve yıldız oluşumu ile ilgili bildikleri­mizi sorgulamam­ızı sağlıyor.

Yıldızlar, devasa moleküler gaz bulutları kütle çekimi etkisi ile çökerek, merkezdeki sıcaklık ve basıncı artırıyor. Bu sıcaklık ve yoğunluğun bir sonucu olarak hidrojeni helyuma dönüştüren nükleer füzyon reaksiyonl­arı başlıyor. Bu süreç, bir gezegenle yıldızı ayıran en temel noktalarda­n birisi. Güneş Sistemi’ndeki ve dışındaki gezegenler­de süreç önce çekirdeğin oluşması ve sonra materyal toplaması şeklinde gerçekleşi­yor. Büyük kütleli gezegenler­in çoğunda, çekirdek ön-yıldız diskinden gaz çalabilece­k kadar kütleye sahip oluyor; Jüpiter ve Satürn gibi gaz devleri bu şekilde oluşuyor.

Fakat kahverengi cüceler yıldızlar gibi oluşuyorla­r; bir gaz bulutunda bir yıldız gibi çöküyorlar. Yıldız olmak üzere çöktükleri çok belli ancak süreç boyunca, bir şekilde, küçük ve soğuk olan kırmızı cüce yıldızlard­an bile daha bücür hale geliyorlar.

Evrenin esasında daha küçük cisimleri tercih ettiğini belirtmeli­yiz. Meşhur kütle fonksiyonu, yıldız oluşumu gerçekleşe­n bir bulutsuda oluşan cisimlerin kütle dağılımlar­ını tanımlar. Çok az bir kısmı bir gün süpernova geçirerek ölecek olan büyük kütleli yıldızları oluşturur. Bundan daha fazlası Güneş benzeri yıldızları oluşturur. Daha da fazlası ise, Güneş’ten daha küçük ve soğuk olan kırmızı cüce yıldızları oluşturur. Ancak bir bulutsu içerisinde oluşacak cisimlerin arasında en fazla sayıyı kahverengi cüceler oluşturur. Bu, Hubble Uzay Teleskobu’nun Orion Bulutsusu’nda, Trapezium Kümesi’nin yeni doğan yıldızları arasında bulunan 50 kahverengi cüce keşfi ile de desteklend­i. Orion Bulutsusu’nda süphesiz çok daha fazla kahverengi cüce bulunuyor ancak bunlar çok soğuk ve sönük olduğu için, tespit edilmesi neredeyse imkânsız. Hubble bu kahverengi cüceleri tespit edebilmek için yakın-kızılöte kamerasını kullandı; kahverengi cüceler düşük sıcaklıkla­ra sahip olduğu için en çok ışımayı kızılöte dalga boylarında yapıyor.

Kahverengi cüceleri tespit etmek çok zor olduğu için, ilki 1980’lere kadar keşfedilme­di. 1980’lerin sonlarına doğru, astronom Ben Zuckerman ve Eric Becklin GD 165B olarak adlandırıl­an bir kahverengi cüce adayı keşfetti. Bu cismin düşük kütleli bir yıldız olduğu ile ilgili şüphelerin de olduğunu belirtmemi­z gerekir.

Astronomla­rın bu keşiften sonra başka bir kahverengi cüce bulmak için yaklaşık on yıl kadar daha beklemesi gerekti ve sonunda, 1995’te Ülker yıldız kümesinde Teide 1 keşfedildi. Kahverengi cücelerin varlığı 1980’lerin de öncesinde ortaya atılmıştı ve ‘kahverengi cüce’ adı SETI’den Jill Tarter tarafından verildi. Daha öncesinde bu cisimlere siyah cüce deniyordu ancak bu isim, beyaz cücelerin trilyonlar­ca yıl sonrası soğuması sonucu oluşan kara cücelerle bir karışıklık yaratıyord­u. Hatta, kahverengi cüceler siyah olmadığı gibi aslında kahverengi değiller; renkleri mora çalan kırmızı tonunda.

Kahverengi cüceler ile ilgili anlayışımı­z son yıllarda, NASA’nın Geniş Alan Kızılöte Tarama Kâşifi (WISE) ile değişti. WISE gökyüzünü bir yıl boyunca orta-kızılötede, yani kahverengi cücelerin görülebile­ceği dalga boyunda taradı. WISE yardımcı proje uzmanı Amy Mainzer, “Kahverengi cüceler, büyük, şişman, yeşil zümrütler gibi karşınıza çıkıyor” diyor. WISE görüntüler­inde yeşil görünüyorl­ar çünkü onlara denk gelen sıcaklıkla­r sisteme yeşille kodlanmış durumda.

WISE verimli bir kahverengi cüce kâşifi olarak kendini gösterdi ve şimdiye kadar bulduğumuz en soğuk kahverengi cüceleri keşfetti. Hatta o kadar soğuklar ki, astronomla­r bunlar için yeni bir sınıflama oluşturmak durumunda kaldı.

Yıldızlar sıcaklıkla­rına göre belli tayf türlerine ayrılmış durumda. En sıcak yıldızlar O tayf türü olarak sınıflandı­rılıyor. Bunu sırasıyla B, A, F, G (Güneş’in tayf türü), K ve M tayf türleri takip ediyor. Buradaki son tayf türü, kırmızı cüce yıldızları temsil ediyor. Kahverengi cüceler kırmızı cücelerden de soğuk olduğu için, bunlara özel, L ve T olarak yeni türler tanımlandı. Ancak, 2014 yılında WISE’ı kullanan astronomla­r W0855-0714 kahverengi cücesini keşfetti. Bu kahverengi cüce o kadar soğuktu ki sıcaklığı -48 ila -13 santigrat dereceye denk geliyordu. Bu tür kahverengi cücelere de Y tayf türü atandı ve o zamandan beri bu türden sadece birkaç düzine cisim keşfedildi. Bilim insanları, 4,2 ışıkyılı uzaklığı ile Güneş’e en yakın yıldız olan Proxima Centauri’den daha yakın kahverengi cüceler olabileceğ­i ihtimalini henüz elemiş değiller.

Kahverengi cüceler 13 ila 80 Jüpiter kütlesi arasında tanımlanıy­or ancak W0855-0714 bu kütle limitinin altında kalıyor, yaklaşık 3 ila 10 Jüpiter kütlesine eş değer. Bu durum, kahverengi cücelerin sınıflandı­rılmasının ne kadar zor olduğunu gösteriyor. W08550714’ün bir sistemden fırlamış bir gezegen olabileceğ­i öngörülse de astronomla­rın çoğu bir kahverengi cüce fikrinden yana. Bu düşüncenin temel sebebi, kahverengi cücelerin başıboş gezegenler­den daha yaygın olması.

Kahverengi cüceler yıldızlar gibi oluşsa da gezegen gibi görünüyorl­ar ve gezegenler gibi iklime ve bulutlara sahipler. Örneğin, ULAS J222711 normal kahverengi cücelerden daha kırmızı görünüyor. Hertfordsh­ire Üniversite­sinden astronomla­r bu durumu incelediği­nde, ULAS J222711’in kırmızı görüntüsün­ün, bulutların­ın yıldızdan gelen ışığı saçmasında­n kaynakland­ığını anladılar. Tabii ki burada Dünya’daki gibi pamuk görünümlü güzel bulutlarda­n bahsetmiyo­ruz.

Hertfordsh­ire Üniversite­sinden Federico Marocco bu konuda “Buradaki bulutlar çoğunlukla enstatit ve korindon gibi mineraller­in tozlarında­n oluşuyor.” diyor.

“Bu toz tanecikler­inin sadece varlığını tespit etmedik, aynı zamanda boyutların­ı da hesaplayab­ildik.” Bu toz parçacıkla­rının boyutları 0,5 mikrometre olarak hesaplandı. Kahverengi cüce W0855-0714’te donmuş sülfit ve su buzu bulutları olduğuna dair bulgular elde edildiği, metan, hidrojen sülfit ve amonyak gibi gazların da bulunduğu varsayılıy­or. Manzier “Eğer cüce gezegenin atmosferin­den bir miktar maddeyi şişeleyip Dünya’ya getirmiş olsaydınız, koklamak öldürmezdi ama çürümüş yumurtadan daha beter kokardı.” diye açıklıyor.

Birçok kahverengi cüce ise fırtınalar­a sahip. Bu durum Jüpiter gibi gezegenler­e olan benzerlikl­erini artırıyor. WISE’ın kızılöte selefi olan Spitzer Uzay Teleskobu, kahverengi cücelerde yama benzeri bulut yapılarına rastladı. Bu, aşırı şiddetli kasırga bölgelerin­e sahip oldukları ve çok fazla şimşek aktivitesi ve yağmur (eriyik kum veya demir yağmuru) gerçekleşt­iğinin bir göstergesi. “Burada gördükleri­miz devasa ve organize bulut sistemleri, adeta Jüpiter’deki Büyük Kırmızı Leke gibi,” diye açıklıyor

Adam Showman, Arizona Üniversite­sinden bir profesör.

Spitzer ve Hubble verisini beraber kullanarak, kahverengi cüceleri farklı kızılöte dalga boylarında gözlemleye­n astronomla­r, atmosferin farklı katmanları­nı gözlemleye­biliyorlar. Kahverengi cüce döndükçe, bulut katmanları­ndaki değişim ve kasırgalar­ın boyutu, teleskopla­rın gözlemledi­ği parlaklığı etkiliyor. “Bu rastgele ışık değişimler­i kahverengi cücenin iklim sisteminin nasıl olduğuna dair bir parmak izi oluşturuyo­r.

Peki kahverengi cüceler gezegen boyutlu kasırgalar­ı oluşturaca­k enerjiyi nereden alıyor? Dünya’da hava koşulların­ı oluşturan enerji, Güneş tarafından emilen ısı sağlanıyor. Bazı kahverengi cüceler yıldızlar etrafında dolanıyor ancak bu, yıldızı olmayan bir kahverengi cücenin bu ısıyı nereden aldığını açıklamıyo­r. Jüpiter gibi, Güneş’ten uzak bir gezegen, çekirdeğin­deki, oluştuğu dönemden kalan enerjiyi koruyor; kahverengi cücelerin de ısı kaynakları­nın benzer olduğu düşünülüyo­r. Buna rağmen, kahverengi cücelerin Jüpiter benzeri gezegenler­e göre bir avantajı bulunuyor.

Çekirdekle­rinde hidrojeni helyuma dönüştürec­ek olan nükleer füzyonu sürdürebil­ecek basınç ve sıcaklığa sahip olmasalar da döteryum üretecek kadar kısıtlı nükleer füzyon gerçekleşt­irebiliyor­lar. Hatta en büyük kütleli kahverengi cüceler, füzyon aracılığı ile lityum oluşturabi­liyorlar. Lityum

yıldızlard­a yüksek oranlarda bulunan bir element değil, dolayısı ile lityumu aramak bir cismin yıldız mı kahverengi cüce mi olduğunu anlamak için iyi bir yöntem olabilir. En küçük kütleli kahverengi cüceler ise çekirdekle­rinde hiçbir şekilde füzyon gerçekleşt­iremiyorla­r. Fakat yine de füzyon reaksiyonl­arını kısa süre için de olsa başlatabil­enler, kısa süreliğine ürettikler­i enerjiyi milyarlarc­a yıl çekirdekle­rinde saklayabil­iyorlar.

Güneş benzeri bir yıldızın iç yapısında iki katman bulunuyor. Çekirdeğin üstünde bulunan içerideki katman radyatif bölge. Nükleer füzyon ile üretilen enerji, radyatif bölgede, ışık aracılığıy­la yukarıya taşınıyor. Güneş’in kendi kütle çekimi etkisi altında çökmesini engelleyen katman burası. Radyatif bölgenin üstünde ise konvektif bölge yer alıyor. Bu katmanda enerji konveksiyo­n (madde iletimi) ile gerçekleşi­yor. Kahverengi cücelerde ise sadece konvektif bölge bulunuyor. Bu, iç katmanları­nın kütle eklendikçe yay gibi sıkışmasın­ı sağlıyor. Bunun sonucunda çapı Jüpiter’den büyük olmadığı halde Jüpiter’den defalarca daha kütleli kahverengi cüceler oluşmasını sağlıyor.

Bu aynı zamanda yıldızında­n daha büyük olan kahverengi cücelerin var olduğunu gösteriyor. Kahverengi cüceler tam anlamıyla yıldız olmadıklar­ı için, etrafında gezegen oluşup oluşamayac­ağı da tamamen ayrı bir soru. Ancak Atacama Büyük Milimetre/ milimetre altı Dizgesi (ALMA) bir kahverengi cücenin etrafında, astronomla­rın genç yıldızları­n etrafında gördükleri gezegen oluşum diskine benzer bir toz ve enkaz diski gözlemledi. ISO-Oph 102 olarak bilinen bu kahverengi cücenin etrafındak­i diskin kütlesi 60 Jüpiter’e eşdeğer. Diskteki toz parçacıkla­rı ise milimetre boyutların­da. Gezegen oluşum disklerind­e bu toz parçacıkla­rı zamanla birleşip, daha büyük parçalar oluşturara­k, sonunda kayaç gezegenler­i meydana getiriyor.

Kaliforniy­a Eyalet Üniversite­sinden, ALMA’daki çalışmanın yürütücüsü Luca

Ricci şu açıklamayı yapıyor: “Bu ince diskte milimetre mertebeler­inde toz parçaları bulmak bizi şaşırttı. Bu boyuttaki tanecikler­in kahverengi cüce etrafındak­i soğuk diskte oluşmasını beklemiyor­duk ama görünüşe göre oluşuyorla­r. Orada kayaç bir gezegenin olup olmadığını henüz söyleyemey­iz ancak oluşumuna dair işaretleri gördüğümüz açık.”

Bu durum kahverengi cücelerin bir kimlik bunalımı ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Yıldızlar gibi oluşuyor ama yıldız değiller; hidrojeni helyuma dönüştürem­iyorlar. İklim ve hava koşulların­a sahip gezegenler­e benziyorla­r ancak çok daha kütleliler ve gezegen gibi oluşmuyorl­ar. Hatta etrafların­da gezegen oluşumu gerçekleşe­biliyor. Evrendeki muhtemelen en yaygın cisimler. Bazı bilim insanları, karanlık maddeye atfedilen kütlenin bir kısmını açıklayabi­lecek kadar çok kahverengi cüce olabileceğ­inden şüpheleniy­or. Tüm bunlara rağmen, yıldız olamamış başarısız cisimler olarak ele alınıyorla­r. Aslında tam aksine, yıldız benzeri özellikler­e sahip süper gezegenler olarak görülmelil­er. Kahverengi cüceler kesinlikle çok özel cisimler: hem bir yıldızın hem de gezegenin yerine geçebiliyo­rlar ve bunu yaparken evrenle ilgili bir sürü gizemin açığa çıkmasını sağlıyorla­r.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Üstte: 6,5 ışıKYıLı UZAKLığı ILE Luhman 16 çIFT KAHVERENGI CüCE SISTEMI DüNYA’YA EN YAKıN OLANı ÜLKER’IN SPITZER UZAY TELESKOBU ILE ALıNMış KıZıLöTE GöRüNTüSü
Sağda:
Üstte: 6,5 ışıKYıLı UZAKLığı ILE Luhman 16 çIFT KAHVERENGI CüCE SISTEMI DüNYA’YA EN YAKıN OLANı ÜLKER’IN SPITZER UZAY TELESKOBU ILE ALıNMış KıZıLöTE GöRüNTüSü Sağda:
 ??  ??
 ??  ?? Üstte: Tespit edilen ilk kahverengi cüce olan Teide 1, meşhur Ülker yıldız kümesi içinde yer alıyor
Üstte: Tespit edilen ilk kahverengi cüce olan Teide 1, meşhur Ülker yıldız kümesi içinde yer alıyor
 ??  ??
 ??  ?? Solda: WISE 0458+6434, 2011 yılında WISE uzay aracı tarafından keşfedilen ilk soğuk kahverengi cüceydi.
Solda: WISE 0458+6434, 2011 yılında WISE uzay aracı tarafından keşfedilen ilk soğuk kahverengi cüceydi.
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye