Soğuk Savaş - Sıcak Rekabet
İnsanın sadece hayatta kalma ve çoğalma dürtüleriyle değil merak ve tutku gibi kendine özgü motivasyon kaynaklarına da sahip olması, onu yaşadığı gezegendeki en güçlü tür haline getirdi. Bu sayede binlerce yıl önce, bizden çok daha güçlü hayvanları avlamaya başladık ve o zamandan beridir besin zincirinin tepesindeki tahtımızda birbirimizle didişiyoruz. Yaşadığımız çatışmalar, bazen fiili savaşlar şeklinde olabilirken bazen de soğuk savaş dediğimiz uzun süreli gerginlik ve prestij yarışı olarak da kendini gösterebiliyor. Şu ana kadar saydığımız olumsuz kelimelerden insanlığa faydalı bir sonuç çıkarmak zor gibi görünse de; bugün başka gezegenlere yolladığımız sondaların, 1957’de başlayıp 1975’e kadar süren ABD ve Sovyetler birliği arasındaki uzay yarışının muhtemel sonucu olduğunu duymak sizi şaşırtabilir. Soğuk savaş dönemindeki bu rekabet, o dönem iki ülkenin kendi kaynaklarını zorlama pahasına uzay çalışmalarında önemli atılımlar yapmasını sağlamıştı. Böylece uzay çalışmaları, bilim ve teknolojide ileride olmanın bir göstergesi olarak belleklerde yer etti ve bu anlayış günümüze kadar ulaştı. 21. yüzyılda rekabet elbette hala var fakat artık belli bir mantık çerçevesi içindeki rekabet söz konusu. Nitekim artık uzay çalışmalarında başı çeken ülkeler, başarı için birlikte çalışmanın işleri kolaylaştırmasından hareketle sürekli ortaklaşa projeler geliştirerek maliyetleri azaltma yoluna gidiyor.
Her dönemin şartları kendine özgü de olsa, uzay programımızın açıklandığı bu dönemde, uzay çağındaki keşiflerin özet bir panoramasını görmenin ve başka ülkelerin geçtiği aşamaları okumanın yol gösterici olabileceğini düşünüyoruz. İlkbaharın bu son sayısında, her zaman olduğu gibi sizi harika yazılarla selamlıyoruz.