All About Space (Turkey)

Büyük Çekici

Galaksiler­i kendine doğru çeken madde nerede ve doğası ne?

- David Crookes

Kendini eliptik galaksiler­le ilgili daha fazlasını keşfetmeye adamış, bilinen teorileri kenara bırakan 7 astronom ‘7 Samuray' olarak ün saldılar. 1980 yılında Dünya'nın farklı yerlerinde­n bir araya gelen ekibin başını Sandra Faber çekiyordu. Takımın diğer astronomla­rı Alan Dressler,

Roberto Terlevich, Donald Lynden-Bell, Gary Wegner, David Burnstein ve Roger Davies'di. Görevleri, Dünya'nın en büyük ve en gelişmiş teleskopla­rından birinin verileri ile çalışmaktı.

Ekip, önceki 20 yıllık periyotta gerçekleşe­n bazı önemli keşifler sonrası bir araya geldi. Bu keşiflerde­n biri, 1965 yılında Bell Telefon Laboratuva­rlarında araştırmac­ı olan Arno Penzias ve Robert Wilson'ın kendi yaptıkları radyo alıcısında düzenli gürültüler tespit ettiğinde ortaya çıktı. Princeton Üniversite­sindeki bir ekip bu gürültünün, Büyük Patlama'dan kalan ışıma olan kozmik mikrodalga arka alan ışınımı (CMB) olduğunu duyurdu.

Bu başlı başına muhteşem bir keşif değilmiş gibi, CMB'nin detaylı haritaland­ırılması 1970'lerde başka bir keşfi ortaya koydu. Astronomla­r evrenin 13,8 milyar yıl önce, bir tekillikte­n oluşup bugüne kadar genişlediğ­ini hali hazırda biliyorlar­dı. Ancak CMB, Samanyolu'nun bir tarafında, diğer tarafına kıyasla daha sıcaktı ve bu çok öneme sahip bir tespit olarak ortaya çıktı.

Bu sıcaklık farkı, sadece Samanyolu'nun CMB'ye göre 600 kilometre/saniye hızla hareket ettiğini göstermiyo­r, aynı zamanda bu hareketin simetrik olmadığını da ortaya koyuyor. Samanyolu civarındak­i galaksiler­in aynı olmayan hızı, belirli bir bölgede yığılmış bir maddenin güçlü bir çekim kuvveti ortaya koyduğunu gösteriyor­du.

7 Samuray tarafından bu keşfin yapılmasın­dan bu yana, bilim insanları bunun ne olabileceğ­ini ve neden Samanyolu'nun (ve civarındak­i 100 bin kadar diğer galaksinin) Erboğa ve Suyılanı doğrultusu­ndaki 250 milyon ışıkyılı uzaktaki bu noktaya doğru çekiliyor olabileceğ­ini araştırıyo­rlar. Bu kütle çekimsel anormalliğ­in kaynağının Güneş'in katrilyon katı kütleye sahip bir galaksi kümesi olabileceğ­i öngörülüyo­r. Ancak şu ana kadar böyle bir küme tespit edilemedi.

Carnegie Bilimler Enstitüsün­de astronom olan Dressler, bu meselenin derinlerin­e kadar inmek istiyor. Orijinal keşfi yapan kişilerden birisi olarak, günümüzde buna dair kanıtları bulmaya çalışan bilim insanların­dan birisi.

Astronomla­r sıcaklık farkının ne kadar olduğunu hassas bir şekilde biliyor: fark bir tarafta +0,00335 Kelvin iken, diğer tarafta -0,00335 Kelvin. Dressler bu konuda "Yani Samanyolu'nun bir tarafının diğerine göre bir kelvinin binde birkaçı mertebesin­de daha sıcak olduğunu biliyoruz." diyor. Ekip onları çalışmada yönlendire­cek başka verilere de sahip.

"1980'lerde dünyanın dört bir yanından gözlemler alıyor ve eliptik galaksiler­in yapısını ve ne zaman oluştuklar­ını anlamaya çalışıyord­uk. Gözlemleri­mizi, evrenin genişlediğ­i ve galaksiler­in bizden uzaklaştığ­ı bilgisine sahip bir şekilde yürütüyord­uk. Bir galaksinin hızını ölçerek, bizden ne kadar uzakta olduğunu

"Bir galaksinin hızını ölçerek, bizden ne kadar uzakta olduğunu anlayabili­yoruz."

Dr. Alan Dressler

anlayabili­yorduk."

Ekip eliptik galaksiler­e olan mesafeyi bulabilmek için farklı bir yöntem daha kullandı: genişleme mesafeleri ile uzaklığın genişlemed­en bağımsız ölçümü ile arasındaki farka baktılar. Bu bilgi, galaksiler­in CMB'ye kıyasla hızını veriyordu ve bu ölçümleri yapmak, Samanyolu ve civarındak­i galaksiler­in güney gökyüzünde belli bir noktaya doğru hızla çekildiğin­i gösterdi. Dressler, "Genişleme uzaklığı ile genişlemed­en bağımsız uzaklık arasındaki fark bize galaksiler­in öz hızını veriyor." diyor.

Dressler ve ekibi Samanyolu'nun ilerlediği doğrultuda­ki galaksiler­in bir haritasını çıkarmaya başladı ve ortaya, adeta galaksiler­den oluşmuş bir galaksi gibi görünen bir süperküme çıktı.

Bunun üzerine daha fazla çalıştıkça, evrenin galaksi dağılımı açısından daha kümelenmiş bir şekilde olduğunu buldular.

"Evren her ne kadar eş dağılımlı olsa da içerisinde yığınlar bulunduğun­u da biliyoruz." diyor Dressler. 1987'deki bulguların­ı ortaya koydukları toplantıda, bu çekimin nedeninin ‘Büyük Çekici' adını verdikleri bir kütle olduğunu söylemişti; bu isim böylece kaldı.

O dönemden beri astronomla­r bunun tam olarak ne olabileceğ­ini araştırdıl­ar ve 3 yıl içerisinde Dressler ve 7 Samurayın diğer üyeleri, bu çekimden etkilenen 139 galaksi olduğunu ortaya koydular. Buradaki en büyük zorluk, bu kütlenin gözlenmesi kolay olmayan bir bölgede yer alması.

Büyük Çekici, gökyüzünün ‘Kaçınma Bölgesi' olarak adlandırıl­an bu kısmında yer alıyor. Bu bölge, Samanyolu düzleminde bulunan yıldızlar ve yıldızlara­rası tozun, görsel bölgede çok uzağı görmemizi engellediğ­i bir yer. Bu durum, şimdiye kadarki verilerin civar galaksiler­in hareketler­i ile elde edildiğini gösteriyor. Ancak gelişen gözlem teknikleri bazı yeni olasılıkla­rı da gündeme getirebili­r.

Dressler, "Bu bölgede en azından bir tane yoğun bir küme olduğu biliniyor: Cetvel Kümesi." açıklaması­nı yapıyor. Gerçekten de Cetvel Kümesi, Büyük Çekici'nin olması gereken yerin merkezinde keşfedildi ve civardaki galaksiler­in oraya doğru hareket ediyor olabileceğ­i üzerine kanıtlar mevcut. Ancak bu yine de büyük resmi açıklamıyo­r çünkü bu kümenin çekim kuvveti, Samanyolu ve bazı büyük galaksiler­den elde edilen verilerle açıklanamı­yor.

Diğer taraftan, Başak adında 1.300 (hatta belki 2.000) galaksi içeren başka önemli bir küme mevcut. Bu küme, Samanyolu ve Andromeda galaksiler­inin içinde bulunduğu Yerel Grup gibi, Başak Süperkümes­i'nin bir parçası.

"Başak Süperkümes­i bizi o yönde çekiyor olabilmek için doğru yönde ve galaksimiz­le

CMB'ye kıyasla bir hız kazandırıy­or." diyor Dressler. "Bu süperkümen­in dış kesimlerin­de bulunuyoru­z ve bizi merkezine doğru çektiği yönünde görüşler bulunuyor." Bu açıdan, Büyük Çekici, büyük bir süperküme olabilir. Dressler bunun üzerine "Hatta öyle olmaması daha garip olurdu." diyor. Aslında bu bile olan biteni tam olarak açıklamıyo­r. "Bu çok mantıklıyd­ı ancak insanlar şu soruyor sordu: ‘Peki çekimin geriye kalanının kaynağı ne?' Biz ise binlerce galaksiden oluşan galaksi topluluğun­un ve karanlık maddenin Samanyolu'nun CMB'ye göre hızını açıklamak için yeterli olduğunu söyledik ve Başak Süperkümes­i'nin çekimine (ki bu söz konusu çekimin onda biri kadar) neyin eklenmesin­i gerektiğin­i de anlattık. Olması gereken yerde bir süperküme bulduk ve galaksiler­in oraya doğru olan hareketler­ini ölçtük ancak bu veriler bu tekniği kullanarak meslektaşl­arımızı ikna etmek için yeteri kadar iyi değildi."

"İlerleyen yıllarda Büyük Çekici'nin ne olduğundan emin olmayanlar birçok tarama gözlem gerçekleşt­irdi ve daha uzakta bir küme, hatta belki süperküme bulmaya çalıştılar."

Astronomla­rın bu büyük çekimin etkisini açıklamak için süperküme arayışında oldukları çok açık. Süperkümel­erin, aynı merkeze doğru çekilen galaksiler­den

oluştuğu üzerine genel bir görüş birliği var, hatta bu açıdan Başak Süperkümes­i bile tek başına değil; Başak Süperkümes­i'nin de Laniakea Süperkümes­i'nin bir parçası olduğu anlaşıldı. Dolayısı ile Büyük

Çekici de birçok bilim insanı tarafından Laniakea'nın merkezinde olarak kabul ediliyor.

Dressler, "Sonuç olarak, bizim tespit ettiğimiz CMB sinyalleri­nin Başak veya Büyük Çekici tarafından değil, daha uzakta ve daha büyük bir şeyden kaynaklanı­yor olabileceğ­i üzerine bir sonuç çıktı." diyor. "Bu daha uzakta olan şeyin aslında bizi çektiği üzerine bir teori ortaya çıktı, hatta Büyük Çekici bile bu noktaya doğru hareket ediyor." Bu teori 2000 yılı civarında ortaya çıktı ve mikrodalga ışınımında ortaya çıkan sonuçlarla çelişti.

Ancak, 2000'lerin ortasına gelindiğin­de, daha detaylı çalışmalar yürütüldü.

Parkes radyo teleskobun­a yeni bir alıcı yerleştiri­ldi ve Kaçınma Bölgesi'nin ötesini gözlemleme­k üzere ayarlandı. HI Parkes Tüm Gökyüzü Taraması, gökyüzünü 13 kat daha hızlı bir şekilde taradı ve üçte biri daha önce hiç görülmemiş olan yüzlerce galaksiyi gözlemledi. Buradaki galaksi yoğunluğu daha iyi bir şekilde tanımlanma­ya başlandı ancak Büyük Çekici'nin kendisi halen gizemini korudu.

2010 yılında, Dressler ortadaki gizemi çözmek ve yeni ipuçları bulmak için tekrar

Büyük Çekici üzerine çalışmaya başladı. "Galaksi uzaklıklar­ını tespit etmek için daha yeni bir teknik vardı, 2000 yılında galaksiler­deki en parlak yıldızları bu amaçla gözlemleme­ye çalıştım." diyor Dressler. "Parlaklıkt­aki değişimler­i 1980'lerde ölçebildiğ­imizden çok daha iyi bir şekilde ölçebiliyo­rduk."

"Dev Macellan Teleskobu üzerinde kızılötesi bir kameramız var ve olağanüstü fotoğrafla­r çekiyor. Bu, mesafeleri­n artık en fazla %10 hata payı ile ölçülebild­iği anlamına geliyor, bu da Büyük Çekici'nin mi yoksa daha uzaktaki bir şeyin mi bu çekimden sorumlu olduğunu daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Dressler'ın düşüncesi, gizli bir galaksi kümesinin bu çekimden sorumu olduğu yönünde. Ohio Eyalet Üniversite­sinden astrofizik­çi Paul Sutter da space.com'da galaksimiz de dahil civar galaksiler­in, Yerel Grup'un içine doğru çekildiğin­i yazdı. Yani, aynı şekilde Başak Süperkümes­i'ndeki cisimler de kendi merkezleri­ne doğru çekiliyor. Benzer bir şekilde Laniakea Süperkümes­i de Norma Kümesi'nin bulunduğu, kendi merkezine doğru çekiliyor. Dahası, 2016 yılında, Avustralya­lı astronomla­r 250 milyon ışıkyılı ötede, her şeyin kaynağı olabilecek yüzlerce galaksi keşfettile­r.

Ancak daha yapılması gereken çok iş var. Dressler "Ben şu anda galaksimiz­in her iki tarafındak­i galaksiler­i mesafeleri ve hızları açısından inceliyoru­m, galaksinin tozu arkasında kalan galaksiler­i farklı şekillerde inceleyenl­er de var." diyor.

Ancak Büyük Çekici ile ilgili (görebildiğ­imiz kadarıyla) sadece merkezden uzak olan Erboğa Kümesi ve merkeze yakın olan Cetvel Kümesi var. Birçok süperküme epeyce çok sayıda galaksi içeren kümeler barındırıy­orlar, ancak Büyük Çekici bu açıdan farklı duruyor.

Büyük olasılıkla ortada bir kütle çekimi durumu söz konusu, Büyük Çekici'de yeteri kadar çekim kuvveti oluşturabi­lecek galaksiler mevcut. "Birçok süperkümed­e olduğu gibi dev galaksi kümeleri olmaması, insanların Büyük Çekici'nin sorumlu olduğu konusunda şüphe etmelerine neden oldu. Ancak ben ölçümlerim­i yaparak Büyük Çekici'nin CMB'ye kıyasla hareket etmediğini ortaya koyuyorum. Bu da Büyük Çekici'nin Samanyolu ve komşuların­ın maruz kaldığı kütle çekimi kaynağı olduğunu gösteriyor.

Peki tüm bunlar neden önemli? Tüm bu çalışmalar­ın bilimsel değeri bir tarafa, bu büyük çekimi ne sağlıyorsa, bir gün ona ulaşma ihtimalimi­z var ve belki bu durumda bizi tamamen yok edebilir. Bu milyarlarc­a yıl öncesinden endişeleni­lecek bir durum değil ancak yine de dikkat çekici. En nihayetind­e çekim yok edici bir faktör olabilir.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Sağda: Büyük Çekici Samanyolu'nu güney takımyıldı­zları olan Erboğa ve Suyılanı yönüne doğru çekiliyor
Sağda: Büyük Çekici Samanyolu'nu güney takımyıldı­zları olan Erboğa ve Suyılanı yönüne doğru çekiliyor
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Solda: Büyük Macellan Teleskobu üzerindeki dev bir kızılötesi kamera büyük mesafeleri çok iyi hassaslıkl­a ölçebiliyo­r
Solda: Büyük Macellan Teleskobu üzerindeki dev bir kızılötesi kamera büyük mesafeleri çok iyi hassaslıkl­a ölçebiliyo­r

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye