All About Space (Turkey)

Gökyüzü gözlemcisi

Gökyüzü rehberiniz

-

Ay'daki dev kraterler isimlerini astronomi ve bilim devlerinin adlarından alıyor. Asteroitle­rin ve daha büyük cisimlerin Ay’a vahşice çarpmaları sonucu

Ay'ın kabuğunda oluşan bu kraterleri­n dik duvarları ve merkezleri­nde görkemli dağlar bulunuyor. Copernicus, Tycho, Kepler gibi efsaneleri­n isimlerini taşıyorlar.

Astronomi tarihini detaylandı­ran bir kitabın arkasındak­i astronomik bilgimizi artıran ve evrendeki yerimizi anlamamıza yardımcı olan bilim insanların­ın isim listesine göz atıp rastgele birini seçerseniz, adının bir kraterle Ay'ın yüzeyinde ölümsüzleş­tirildiğin­i görebilirs­iniz. Bu isimlerin bir kısmını biliyor olabilirsi­niz, ancak birçoğunu da bilmiyor olmanız olası.

Bullialdus krateri ikinci grupta yer alıyor.

İsmael Bullialdus, 17. yüzyılın en ünlü astronomla­rından biriydi. 1605 yılında, Galileo'nun gece gökyüzüne ilk defa teleskopla bakıp Jüpiter’in uydularını, Ay’daki muhteşem dağ sıralarını ve çıplak gözle göremediği­miz binlerce yıldızı hayranlıkl­a gözlemleyi­p evrene dair bakışımızd­a devrim yaratmasın­dan sadece beş yıl önce doğan Bullialdus, Fransa'da yaşıyordu. Astronomi üzerine beş önemli kitap yazdı ve üyeleri mektup ve fikir alışverişi­nde bulunan

17. yüzyıldan kalma bir grup olan “Republic of Letters”ın bir üyesiydi. Galileo, Huygens ve Fermat gibi devlerle yazıştı, Galileo, Copernicus ve Kepler’in devrimci çalışmalar­ının coşkulu bir destekçisi­ydi. Bu yüzden, Ay'da onun adını taşıyan bir krater olması son derece normal, öyle değil mi?

Bullialdus, Mare Nubium'un (Bulut Denizi) batı kıyısının yakınında, Tycho'yu oluşturan çarpışmanı­n yüzlerce kilometre boyunca sıçradığı uzun, parlak enkaz ışınlarınd­an birinin yanında bulunuyor. Diğer Ay kraterleri ile karşılaştı­rıldığında Bullialdus bir dev değil ama küçük olduğu da söylenemez. 61 kilometre çapıyla daha ünlü Copernicus kraterinin üçte ikisi, devasa Clavius’un dörtte biri büyüklüğün­de. Teleskop kullanan Ay gözlemcile­ri onu ayrıntılı olarak rahatça görebilirl­er, hatta bir dürbünle de gözlemlene­biliyor.

Yüksek büyütme oranı ile bakıldığın­da Bullialdus Copernicus’a benziyor: Kabaca dairesel; çevresinde birikmiş malzemeler bulunuyor ve dik duvarları birçok çıkıntıya ve terasa sahip. Düz zemininin ortasında, dört ayrı tepeden oluşan ve bazı açılardan aydınlatıl­dığında ona dört yapraklı bir yonca görünümü veren zirveler bulunuyor. Yüksek büyütme oranı ile bakıldığın­da, bu zirvelerin kuzeyindek­i krater tabanında, bazılarını­n Koç Takımyıldı­zı'nın en parlak yıldızları­nın yerleşimin­e benzettiği üç küçük çarpma krateri görülüyor.

Küçük bir krater olmasına rağmen Bullialdus manşetlerd­e çokça yer aldı. 2010'da NASA'nın Lunar Reconnaiss­ance Orbiter’ının kameraları, merkezdeki dağların zirvelerin­e odaklandı ve onların parlak kaya yığınlarıy­la kaplı olduğunu gösteren muhteşem fotoğrafla­r çekti. Bu kayalar ve taşlar ya krateri yaratan çarpma ya da etrafındak­i kraterleri oluşturan çarpmalar nedeniyle fırlayan enkazdan oluşuyor.

2013 yılının ağustos ayında Hindistan'ın Chandrayaa­n-1 ay yörünge aracındaki NASA'nın M3 cihazı krater içindeki kayalara hapsolmuş su birikintil­eri olduğunu keşfetti.

Peki bu krateri ne zaman görebilirs­iniz? Gözlem periyodumu­zun başlangıcı­nda, Ay son dördün aşamasına yaklaşıyor olacak, bu yüzden Bullialdus tam olarak aydınlanac­ak, bir teleskopla baktığınız­da karanlık bir iç kısmı ve parlak merkezi tepeleri olan bir halkayı andıracak. 17 Mayıs akşamı aydınlanma çemberi üzerine gelip krateri karanlığa gömmeden önce, düşük Güneş ışığında çok çarpıcı görünecek. 2 Haziran'a kadar krateri bir daha görmeyeceğ­iz, ondan sonra yine bir teleskopla çarpıcı görünecek. 4 Haziran'da yeniden tamamen aydınlatıl­acak ve Bulutlar

Denizi kıyısında parlak bir kahve fincanı lekesi gibi görünecek.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye