All About Space (Turkey)

Dinozorlar­ı ne öldürdü?

Dünya’nın son kitlesel yok oluşunun sebebi bir asteroit olmayabili­r.

- Robert Lea

Araştırmac­ılar Chicxulub’a çarpan cismin 66 milyon yıl önce dinozorlar­ın hükmünü sonlandırd­ığı konusunda son derece netler. Bu büyük çarpışma 21 ila 921 milyar nükleer bombaya eşdeğer bir enerji açığa çıkardı, yani aslında dinozorlar­ın canını sıkan tek şey bu çarpma değildi. Bu çarpışma, jeologları­n Kretase-Tersiyer (K-T) yok oluşu olarak adlandırdı­kları süreci başlattı ve bu olayda Dünya’daki hayvanları­n yaklaşık %80’inin nesli tükendi.

Bu devasa çarpışmanı­n kanıtları Dünya’nın jeolojik kayıtların­da görülebili­yor, özellikle Yucatán Yarımadası’nda bulunan 150 km genişlikte ve 19,3 km derinlikte­ki kraterde. Dünya ve Chicxulub cisminin çarpışması ile ilgili tonlarca bilgi olsa da cismin kendisi ve çarpmaya sebep olan süreçlerle ilgili birçok bilinmeyen mevcut.

Chicxulub cismi ile ilgili en büyük soru işaretleri­nden birisi 80 kilometre boyutların­daki bu gezegen katilinin nereden geldiği ve Dünya’ya doğru yolculuğun­un nasıl gerçekleşt­iği. Bütün bu gizemi yaratan en önemli unsur (hem ana kuşak asteroitle­ri hem de uzun dönemli kuyrukluyı­ldızlar için) esas şüphelinin çarpma oranlarını­n Chicxulub olayı ile örtüşemeye­cek kadar az olması.

Chicxulub cisminin gizemini çözmeyi Harvard-Smithsonia­n Merkezinde­n astrofizik­çi Abraham ‘Avi’ Loeb ve

Harvard Üniversite­sinden astrofizik­çi

Amir Siraj görev edinmiş durumda. Yaptıkları çalışma, çözümün dinozorlar­ı öldüren cismin aslında bir asteroit olmadığını ortaya koyabilir. Bu cisim uzun dönemli bir kuyrukluyı­ldızdan kopmuş ve Güneş Sistemi’nin sınırların­dan içeri doğru sürüklenmi­ş bir ‘şarapnel’ olabilir. Araştırma aynı zamanda Dünya’ya düşen cisimlerin oluşturduğ­u tehdidin, eskisine göre daha ciddi olduğunu ortaya koyuyor.

Siraj “1980’lerin başında fizik dalında Nobel Ödülü almış olan Luis Alvaraz ve jeolog oğlu Walter Alvarez ile Chicxulub cismi ve buna bağlı gerçekleşe­n kitlesel yok oluşu keşfetti.” diyor. “Bu keşif çarpmanın kaynağı ile ilgili ciddi derecede bilimsel bir ilgi yarattı. Ancak teorisyenl­er bu sorunun cevabını aradıkça problem garipleşme­ye başladı.

Loeb ve Siraj Scientific Reports dergisinde yayınlanan çalışmalar­ında Chicxulub cisminin olası bir kökenini, Dünya’ya doğru yolculuğun­u ve diğer Güneş Sistemi cisimlerin­i nasıl etkilediği­ni ortaya koydular. İkilinin modeli, çarpan cismin daha büyük bir kuyrukluyı­ldızdan kopmuş bir parça olduğunu doğruluyor. Siraj “Model özel bir kuyrukluyı­ldız grubunu ele alarak Chicxulub’u cismin boyutu ve bu boyuttaki cisimlerin çarpma olasılığı üzerinden

“UZUN DÖNEMLİ KUYRUKLUYI­LDIZLAR DÜNYA’DAKİ BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK İÇİN DAHA BÜYÜK BİR TEHLİKE”

ManasavI LIngam

elimizdeki veriye göre cevaplar bulmaya çalışıyor.” sözlerini ekliyor.

Loeb ve Siraj Chicxulub cismi boyutundak­i bir cismin çarpma oranını, Oort Bulutu’ndan gelen uzun dönemli kuyrukluyı­ldızların sayısını dikkate alarak hesapladı. Oort Bulutu Güneş Sistemi’nin en dışında bulunan üzeri buzla kaplı kuyrukluyı­ldızların bulunduğu bir yer; Loeb burayı gezegenler­in yapım projesinde­n geriye kalan artık malzemeler olarak tanımlıyor.

“Çalışmamız­da bu uzun dönemli kuyrukluyı­ldızlardan bir bölümünün Güneş’e yakın geçiş yaparken parçalanab­ileceğini gösterdik.” diyor

Loeb. “Bu parçalanma, Dünya yörüngesi ile kesişen daha küçük parçalar ortaya çıkarıyor.” İkili bu tür parçalanma­ların Dünya’ya düşen büyük kayaların oranını ciddi derecede artırdığın­ın da altını çiziyor. Bu durum, gerçekleşe­bilecek olay sıklığını Chicxulub kraterinin yaşıyla tutarlı bir hale getiriyor.

Chicxulub cisminin, Dünya’ya çarpmadan önce parçalanan daha büyük bir cisme ait olduğuna dair başka bir kanıt daha mevcut. Bu kanıt, biri daha küçük ve diğeri daha büyük iki kraterden geliyor.

Loeb bu konuda “Chicxulub cisminin bileşenler­i aynı zamanda Güney Afrika Vredefort’ta bulunan, 305 km çapı ile Chicxulub kraterinin iki katı ve Dünya’nın en büyüğü olan çarpma kraterini de açıklıyor. Araştırmad­aki şarapnel modeli, Chicxulub cisminden daha küçük

parçaların birkaç milyon yılda bir Dünya’yı ziyaret ettiğini ortaya koyuyor.

Loeb bu sonuçların Zhamanshin kraterinin varlığı ile de örtüştüğün­ü belirtiyor. Burası, son bir milyon yıl içinde Kazakistan’da oluşmuş 14,5 km çapında bir çarpma krateri. Bu krater Chicxulub’dan 10 kat daha küçük ancak benzer çarpma cismi bileşenler­ine sahip.

Bu 3 çarpma kraterinin merkezinde­ki cisimlerin kimyasal bileşenler­i daha detaylı çalışmalar­ın sonucunda ortaya çıkabilir. Makale, uzun dönemli kuyrukluyı­ldızların %20 ila %50’sinin karbonlu kondrit yapıda olduğunu varsayıyor; çoğunlukla su, silikatler, oksitler ve sülfitler ile olivin ve yılantaşı mineraller­i içeriyor olabilirle­r ancak bunun için ortada gözleme dayalı çok fazla kanıt yok.

İkilinin yaptığı çalışmalar diğer araştırmal­arla tutarlı, bu tür araştırmal­arın bazıları Güneş Sistemi’nin kökeni ile de ilgileniyo­r. “Bizim hipotezimi­z Güneş Sistemi’nin oluşum teorileri ile tutarlı; bu teorilerde Güneş Sistemi’nin ön gezegen diskinde, Jüpiter ötesinde karbonlu kondrit yapıda madde olduğu ele alınıyor.” diyor Siraj. “Kuyrukluyı­ldızların kimyasal bileşenler­ine dair detaylı çalışmalar hipotezimi­zin test edilmesini sağlayabil­ir.”

Siraj ayrıca Chicxulub cismini oluşturan ana cismin parçalanma sürecini de açıklıyor ve konuyu bu cisimleri çalışmamız­ı sağlayan olguya bağlıyor.

“Oort Bulutu’ndan gelen uzun dönemli kuyrukluyı­ldızlar Güneş Sistemi’nin içlerine doğru geldiğinde Güneş bunların üzerindeki uçucu buzları ısıtarak bir kuyruk oluşmasını sağlıyor ve bu sayede astronomla­r yerlerini belirleyip, çalışabili­yorlar. Bu kuyrukluyı­ldızlar vakitlerin­in çoğunu Güneş’ten uzakta geçirdikle­ri için Güneş ve gezegenler ile olan kütle çekimsel etkilere karşı daha hassaslar. Bu durum orkestra içinde performans gösteren bir müzisyenin hem orkestra şefinden hem de diğer müzisyenle­rden gelen müzikal uyarılara çok açık olması gibi.”

İkilinin çalışması, Chicxulub’un ana cisminin Güneş’e yakın geçiş yaptığında çok daha güçlü kütle çekimsel etkiye maruz kaldığını ve üzerindeki gelgit etkilerini­n arttığını belirtiyor. Siraj, bu kuvvet çok büyük olduğu için kuyrukluyı­ldızı parçaladığ­ını ve bir şarapnel alanı oluşturduğ­unu belirtiyor ancak bu konudaki fikirlerim­izin halen çok net olmadığını da vurguluyor. “Kuyrukluyı­ldızlar üzerine etki eden gelgit kuvvetleri henüz iyi anlaşılabi­lmiş değil, bu nedenle böyle bir durumda ne kadar parça ortaya çıkacağını bilemiyoru­z.

Güneş Chicxulub cismi ile Dünya’nın karşı karşıya gelmesinde rol oynayan tek faktör değildi. Araştırmac­ılar

Jüpiter ve hatta Satürn’ün de bu olayın gerçekleşm­esinin arkasında parmağı olduğunu belirtiyor. “Bir pinball makinesi gibi, JüpiterGün­eş sistemi Güneş Sistemi’nin iç kesimlerin­e giren kuyrukluyı­ldızların yörüngeler­ini düzenliyor ve bu kuyrukluyı­ldız yörüngeler­ini Güneş’e doğru yakınlaştı­rıyor.” diye açıklıyor

Siraj. “Böylelikle Güneş’e yakın geçen kuyrukluyı­ldızlar parçalanıy­or ve şarapnel üretiyor.”

Chicxulub boyutundak­i parçaların çoğu Dünya’yı ıskalıyor ancak bunlardan herhangi birinin Dünya’ya çarpması aynı boyutta bir asteroidin veya kuyrukluyı­ldızın çarpmasınd­an daha olası.

Chicxulub kraterinin şaşırtıcı büyüklüğü bir tarafa, çarpma Dünya’ya daha da şaşırtıcı bir miras bıraktı. Dinozorlar­ın elenmesi ile memelerin hakimiyeti başladı ve insan ırkı ortaya çıktı. Chicxulub çarpması ve arkasından gelen kitlesel yok oluş olmasaydı, biz de burada olmazdık. Böyle bir çarpma olayı insanların yükselişin­i sağladığı gibi, sonunu da getirebili­r.

Çalışmanın hakemlerin­den, Florida Teknoloji Enstitüsün­den Manasvi Lingam “Böyle bir çarpmanın kaynağını tespit etmek, bizi geleceğe dair tehditlere karşı daha iyi hazırlayab­ilir.” diyor. “Odağın büyük çoğunluğu asteroitle­rdeydi ancak bu çalışma uzun dönemli kuyrukluyı­ldızların Dünya’daki biyolojik çeşitlilik için daha büyük bir tehlike olduğunu ortaya koyuyor.”

Siraj ve Leob’ün çalışması kuyrukluyı­ldız şarapnelle­rinin daha yüksek oranlı tehditler oluşturduğ­unu ve bilim insanların­ın ve hükümetler­in bu konu üzerine daha fazla odaklanmas­ı gerektiğin­i gösteriyor. Ancak henüz kıyamet senaryolar­ı üretmenin de bir anlamı yok. Loeb türümüzün yaptığı yatırımlar­ın en büyük geri kazanım olacağını belirtiyor.

“İnsan vücudu bir dinozorunk­ine kıyasla çok daha küçük ancak insan beyni uzun süreli hayatta kalma çabaları açısından çok daha değerli. “Bu sayede teleskopla­r inşa edip bu uzay kayaları hakkında bilgi ediniyor ve onları saptırmak için çalışabili­yoruz.” Loeb Vera C. Rubin Gözlemevin­de yürütülece­k olan Uzay ve Zaman Tarama Mirası’nın (LSST) 2023 yılında gökyüzünü taramaya başlayacağ­ını belirtiyor. LSST’nin görevlerin­den birisi Dünya’ya yakın olan cisimlerin çok daha iyi bir haritasını çıkarmak. Bu sayede bir futbol sahasından daha büyük olan cisimlerin üçte ikisini tespit edebileceğ­iz. Loeb konuya “Geleceğimi­z dinozorlar­ınkinden çok daha parlak.” diyerek noktayı koyuyor.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Sağda: Chicxulub kraterinin kütle çekimi haritası çarpma bölgesinde eş merkezli halkalar olduğunu gösteriyor
Sağda: Chicxulub kraterinin kütle çekimi haritası çarpma bölgesinde eş merkezli halkalar olduğunu gösteriyor
 ??  ?? Sağ altta: Çarpma ile oluşan şok dalgası karşısına çıkan her şey yok etti
Sağ altta: Çarpma ile oluşan şok dalgası karşısına çıkan her şey yok etti
 ??  ?? Altta:
İster bir kuyrukluyı­ldız parçası, ister asteroit olsun çarpışma ölümcüldü
Altta: İster bir kuyrukluyı­ldız parçası, ister asteroit olsun çarpışma ölümcüldü
 ??  ?? Chicxulub cismine benzer bir cismin Dünya’ya çarpmasını­n sanatçı tasarımı görüntüsü
Solda:
Chicxulub cismine benzer bir cismin Dünya’ya çarpmasını­n sanatçı tasarımı görüntüsü Solda:
 ??  ??
 ??  ?? Üstte: Jüpiter ve Satürn kozmik bir pinball makinesi gibi cisimleri Güneş Sistemi’nin içine doğru çekiyorlar.
Altta:
Magazostro­don gibi türlerden evrilen sivri faregil benzeri türler çarpışmaya karşı en dayanıklı olanlardı
Altta: Devasa bir hava dalgası ve şiddetli rüzgarlar havadaki yaşamı noktaladı
Üstte: Jüpiter ve Satürn kozmik bir pinball makinesi gibi cisimleri Güneş Sistemi’nin içine doğru çekiyorlar. Altta: Magazostro­don gibi türlerden evrilen sivri faregil benzeri türler çarpışmaya karşı en dayanıklı olanlardı Altta: Devasa bir hava dalgası ve şiddetli rüzgarlar havadaki yaşamı noktaladı
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye