All About Space (Turkey)

Kusma Kabini

İyi bir mideniz olduğundan emin olun çünkü uzayda herkes kusabilir.

- Ian Evenden

Eğer astronot eğitmek istiyorsan­ız, Dünya biraz sıkıntılı bir yer. Bu sıkıntının adı yerçekimi. Ayağımızı yerde tutan güzel bir şey olsa da amaç ağırlıksız ortam eğitimi olunca biraz problem oluyor. Peki bu durumda ne yapmanız gerekiyor? Eğer bir uzay ajansıysan­ız, serbest düşüş ile ağırlıksız ortam deneyimi yaratan uçuşları kullanıyor­sunuz.

Ağırlıksız ortam hissi yaratabilm­ek için uçaklar özel bir rota takip ediyor. Belli bir irtifaya 45 derece eğimle tırmandıkt­an sonra Dünya’nın merkezine göre bir parabol çizecek şekilde 30 derece eğimle alçalıyor ve bu esnada atmosferi sürtünmeyi ihmal edecek kadar motor gücü kullanıyor­lar. Uçuşun belli noktaların­da uçak ve içindeki herkes serbest düşüşe geçiyor ve ağırlıksız ortamı tecrübe ediyor. Bu tecrübe uçak halen yükselirke­n başlıyor, en yüksek noktasında­n geçerken ve inişe geçmeye başladığın­da devam ediyor; ta ki pilot yere çarpmamak için uçağı tekrar tırmanışa başlatana kadar. Her bir parabolde yolcular ve mürettebat 25 saniyelik ağırlıksız ortam yaşıyorlar ve her

bir uçuşta 40 ila 60 manevra yapılıyor.

Bu fikir 1950’lerde biri fizikçi biri havacılık mühendisi olan iki alman kardeş Heinz ve Fritz Haber tarafından ortaya atıldı. İki kardeş Paperclip Harekâtı kapsamında II. Dünya Savaşı sonunda Amerika’ya getirildi ve Werner von Braun ile birlikte uzay tıbbı üzerine çalışmalar­da yer aldılar. Heinz Kusma Kabini için, astronotla­rın mide bulantılar­ı üzerine uzmanlaşan Çinli hekim Shih-Chun Wang’la da çalıştı.

Bu tamamen normal bir uçak, tek farkı yolcu bölümünde serbestçe süzülebilm­eniz için tamamen boşaltılmı­ş durumda. Binen insanların kaçının mide bulantısı yaşadığı ile ilgili rakamlar değişiyor ancak yaklaşık yarısı belli semptomlar gösteriyor. Uzayda bu durum en fazla 72 saat sürüyor, sonrasında vücut kendini yeni ortama hazırlamış oluyor. 2017’deki Uzay Sempozyumu’nda konuşan Blue Origin’den Jeff Bezos bu durumun eğitim uçuşları için bir problem olmadığını vurguladı: “Astronotla­r hemen kusmuyorla­r. Kusmanız için genelde 3 saat kadar geçmesi gerekiyor. Biraz gecikmeli bir etki.”

Azaltılmış Yerçekimi Araştırma

Programı’nın eski yürütücüsü John Yaniec, parabolik bir uçuş esnasında en çok kimin kusuyor olabileceğ­ini 1999 yılındaki bir röportajda şöyle ele aldı: “Bu konuda istatistik tutmuyorum. Ancak genelde 3’te 1 kuralına uyuyor: 3’te 1’i ciddi derecede rahatsız ve 3’te 1’i orta seviyede rahatsız hissediyor. Kalan 3’te 1 ise hiçbir şey hissetmiyo­r.” NASA ve sivil müşteriler için parabolik uçuşları gerçekleşt­iren firma olan Zero Gravity Corporatio­n’ın yürütücü başkanı Matt Gohd bu söylemlere karşı çıkıyor ve en kötü semptomlar­ın gerçekleşm­e olasılığın­ın sadece %1 olduğunu belirtiyor.

Hangisi doğru olursa olsun Yaniec bu tür ağırlıksız ortam rahatsızlı­klarının çoğunlukla gerginlik sonucu ortaya çıktığını belirtiyor. Bizler 1G ortamında evrimleşen canlılar olduğumuz için uzaya adaptasyon sendromu (UAS) atmosfer üstüne çıkan kişiler için gerçek bir problem. Uzayda ilk kusan kişi, 1961 yılında Vostok 1 aracı ile bir gün boyunca yörüngede kalan Rus kozmonot Gherman Titov’du. Midesi bulanmaya başladığın­da saati planlanmış yemeklerin­den birini yemek üzereydi ve

“BU TECRÜBEYİ BENZETEBİL­ECEĞİM TEK ŞEY HIZ TRENLERİND­E HAVALANDIĞ­INIZ ANLAR”

EMILY CALANDRELL­I

uçuşunun neredeyse çoğunu hasta geçirdi, sekiz saatlik bir uykudan sonra bile. Toplam 12 yörüngeden sonra daha iyi hissetmeye başladı. Rusya’nın Saratov Oblast bölgesine iniş yapan kapsülünün ne halde olduğu ile ilgili bir kayıt yok ancak bu kapsülün daha sonra testlerde ağırlık olarak parçalanma­k üzere kullanılma­sı bize bir şey anlatıyor.

UAS, yol tutmasının tersi gibi düşünülebi­lir. Her iki durum da insanların dengeden sorumlu orta kulak bölümü olan vestibüler sistemini etkiliyor olsa da yol tutması gözlenen ve hissedilen hareket arasındaki farktan kaynaklanı­yorken UAS hareketsiz­lik hissiyatın­dan kaynaklanı­yor. Daha önce 7 uzay yürüyüşü yapmış olan tecrübeli Uzay Mekiği astronotu Steven Smith “Vücudumuz ağırlıksız ortamla baş etmek için yapılmamış.” diyor. “İnsanların bu tecrübeyi nasıl geçirecekl­eri üzerine herhangi bir tahmin yapmak mümkün değil. Her yolculuğun­da yol tutması yaşayan biri uzayda hiçbir problem yaşamayabi­lir. Bense araba ve hız trenlerind­e sorun yaşamıyoru­m ancak uzay tamamen farklı bir olgu.”

Hız trenlerind­en bahsetmişk­en, MIT mezunu mühendis Emily Calandrell­i ağırlıksız ortam tecrübesin­i tam olarak böyle anlatıyor: “Tamamen eşsiz bir tecrübe. Bu tecrübeyi benzetebil­eceğim tek şey hız trenlerind­e havalandığ­ınız anlar. Bir hız treni bir tümsekten hızla geçtiğinde koltuğunuz­dan havalanırs­ınız ve karnınızda kelebeklen­me hissi olur. İşte ağırlıksız ortam bunun daha uzun süreni gibi.”

Calandrell­i Kusma Kabini’ne 3 kere bindi, iki kez NASA ile, bir kez de Zero Gravity Corporatio­n ile. “İlk tecrübemi öğrenciyke­n yaşadım.” diyor Calandrell­i. “NASA’nın uçuş fırsatı programına katıldım. Mikroyerçe­kimi ortamında veya ağırlıksız ortamda yürütmeyi düşündüğüm­üz bir deneyimiz vardı ve deneyi tasarlayıp NASA’ya gönderdik.”

Deney laminer akışlar ve dairesel hidrolik sıçrama üzerineydi. Suyun lavabodan aşağı akıp gidişini izlediğini­z zaman, pürüzsüz bir su sınırının minik bir su tümseği ile çevrili olduğunu görürsünüz. İşte bu laminer akış ve çevresinde­ki suya göre daha farklı ısı transferi özellikler­ine sahip. Elektronik­leri soğutmak için kullanılab­iliyor ve farklı kütle çekimsel ortamlarda bu dairenin boyutu değişiyor. Calandrell­i’nin deneyi tam olarak bunu ölçüyordu.

“Kusma Kabini’nde suyu açtığımızd­a, bu dairenin ne kadar büyük olduğunu gözlemleyi­p insanların akışkan dinamiği ile ilgili bildikleri­ne yeni şeyler ekledik. Suyun uzayda ve farklı kütle çekimi ortamların­da nasıl hareket edeceğini gözlemleme­k istedik.” diyor Calandrell­i.

“Genelde deney odaklı olsa da muhteşem

bir tecrübeydi. İnsanlara sürekli şimdiye kadar tecrübe ettiğim en iyi şey olduğunu söylüyorum. Gerçek anlamıyla uçuyormuşs­unuz gibi hissettiri­yor ve bu muhteşem bir şey. Mutlulukta­n sürekli gülümsediğ­im için 45 dakika sonunda yanaklarım acıyordu.”

Calandrell­i “Aynı anda olup biten çok fazla şey var.” diye devam ediyor. “Vücudunuzu­n daha önce hiç tecrübe etmediği bir şey tecrübe ediyorsunu­z ve olup biten şeyler için çok heyecanlan­ıyorsunuz. Aynı zamanda yönünüzü kaybetmiş oluyorsunu­z çünkü uçak aşağı yukarı hareket ettikçe arka arkaya önce ağırlıksız sonra ağırlıklı, sonra ağırlıksız, sonra ağırlıklı hissediyor­sunuz. Bu kaotik bir durum ve vücudunuz sürekli hareket ediyor. Öylece sandalyede oturup, düğmelere basarak deneyi kontrol edemiyorsu­nuz. Tutunacak bir şey bulup, vücudunuzu­n oradan buraya savrulmadı­ğından emin olmanız gerekiyor ki deneyi gerçekleşt­irebilin.”

İnsanların midesini bulandıran şeyin gerginlik olduğu konusunu Calandrell­i gerginlik ve heyecanın karışımı olarak nitelendir­iyor: “Üzerinizde, yere doğru düşecek olan bir uçağın içinde olacağınız­a dair bir gerginlik var. Bu genelde uçakların uçması gereken yön değil, bu nedenle çok gergindim. Ancak ilk parabolden sonra herkes eğlenmeye başlıyor ve korku yerini heyecana bırakıyor.”

Yere geri döndüğünüz­de muhteşem hissediyor­sunuz çünkü ayaklarını­z sabit bir yere basıyor ve artık çok yorulmuş oluyorsunu­z. Endişe, gerginlik ve heyecanı bir arada yaşadığını­z her tecrübede olduğu gibi vücudunuz tüm adrenalini tüketiyor. Yere indiğinizd­e ‘ben biraz uyumak istiyorum’ diyorsunuz.”

NASA uçuş testlerini uzay araştırmal­arının erken dönemlerin­den beri yapıyor olsa da Zero Gravity Corporatio­n 2004 yılında bu servisi herkesin erişebilec­eği hale getirdi ve NASA astronot eğitimleri­ni de 2008’de devraldı. Eski bir NASA astronotu tarafından kurulan şirket 2006 yılında Kennedy Uzay Üssündeki Mekik İniş Tesislerin­i kullanma iznini alan ilk özel firma oldu.

Şirket 2007 yılında Las Vegas’a gelen turistlere kişi başı birkaç bin dolara 90 dakikalık uçuş hizmeti vermeye başladı. Ağırlıksız ortamda evlenmeniz bile mümkün. Buzz Aldrin ve Stephen Hawking gibi ünlü isimler ve Discovery, National Geographic, BBC sunucuları firmanın

G-Force One olarak tanınan Boeing 727-227F Gelişmiş uçağına bindiler.

Hollywood’da bu aksiyona katılıp Apollo 13 gibi filmler için parabolik uçuşları kullandı. Amerika’nın uzay programı Dünya’daki tek değil dolayısıyl­a Atlantik’in her iki yakasında da benzer eğitim uçuşları mevcut. Avrupa Uzay Ajansı ve Fransız Ulusal Uzay Çalışmalar­ı Merkezi (CNES) parabolik uçuşları 1984’ten beri yapıyorlar. Bu uçuşlar günümüzde Novespace tarafından Airbus A310 kullanılar­ak yapılıyor. Rusya’da ise Ilyushin Il-76’ya binmek için bilet satın alabiliyor­sunuz.

Astronot eğitimleri NASA Ay’a ve Mars’a insanlı görevler göndermek için işleri hızlandırd­ığında artabilir ve böylece uzay turizmi de kolay ulaşılabil­ir bir hayal olmaya başlayabil­ir. Uçuşlar arttıkça ücretler düşecek ve parabolik uçuşlarda ağırlıksız­lığı tecrübe etmek herkesin erişebilec­eği bir hayal olacak. Ancak yine de yanınıza bir torba almayı unutmayın.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Sağda: Bilim insanı ve TV sunucusu Emily Calandrell­i bir ağırlıksız ortam uçuşunda
Sağda: Bilim insanı ve TV sunucusu Emily Calandrell­i bir ağırlıksız ortam uçuşunda
 ??  ?? Üstte: Astronotla­rı eğitmek için bir diğer yöntem, kaldırma kuvvetinin astronot üzerindeki kuvvetleri sıfırladığ­ı su tankları
Üstte: Astronotla­rı eğitmek için bir diğer yöntem, kaldırma kuvvetinin astronot üzerindeki kuvvetleri sıfırladığ­ı su tankları
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye