UYDU PROFİLİ
Bu küçük, garip şekilli buzul uydu bilim insanlarını şaşırtmaya devam ediyor
Bu garip uydunun Yıldız Savaşları evreninden sökülüp alındığını düşünürsen yanılabilirsin. Filmin hayranları tarafından ‘Ölüm Yıldızı’ olarak da adlandırılan Mimas sadece birkaç kez ziyaret edildi ve yüzeyinin altında gizemler saklıyor olabilir.
17 Eylül 1789’da William Herschel tarafından keşfedilen ve daha sonra oğlu John Herschel tarafından isimlendirilen Mimas, Satürn’ün iç büyük uyduları arasındaki en küçüğü. Gaz devinden 185.539 km uzaktaki yörüngede dolanan buzul uydu yörüngede bir turunu 22 saat 36 dakikada tamamlıyor. Kendi uydumuz Ay gibi, Mimas’da Satürn'le kütle çekim kilidinde, yani gezegenine her zaman aynı yüzünü gösteriyor.
Uydunun yarıçapı 198 kilometrenin altında ve normal yuvarlak bir şekle sahip değil. Mimas 207’ye 197’ye 191 kilometre boyutlarında. Buzul uydunun yüzeyinde farklı boyutlarda kraterler mevcut ve bazıları 40 kilometrenin üzerinde. En dikkat çekeni ise Herschel krateri. Uydunun adeta şeklini belirleyen bu krater en belirgin özelliği ve 130 kilometreden büyük çapa sahip.
Uydunun oluşum geçmişi ağır kraterleri yüzeyi ile ortaya çıkarılabiliyor, özellikle güney kutup bölgesinde. Bu bölgedeki kraterler Mimas’ın diğer bölümlerindekinin yarısı boyuta sahip; bu da uydunun bu bölgesinde erime veya benzer başka süreçlerin, diğer bölümlerine göre daha geç gerçekleştiğini gösteriyor. Ancak kısıtlı veriler nedeniyle bilim insanları bu süreçlerin neden kaynaklandığını henüz bulabilmiş değil.
Mimas ilginç kimyasal bileşenleri ile bilim insanlarının kafasını karıştırmaya devam ediyor: uydu büyük çoğunlukla su buzundan oluşuyor. İlk bakışta bu durum garip görünmese de Mimas Satürn sistemindeki tek buzul uydu değil.
Tethy, Rhea, Dione ve buzul kabuğunun altında yüzey altı okyanusuna sahip olan Satürn’ün altıncı büyük uydusu Enceladus da bu grubun içinde.
Fakat diğer buzul uyduların aksine Mimas Satürn’e çok daha yakın ve daha eliptik bir yörüngeye sahip. Enceladus’a kıyasla Mimas, konumu ve yörüngesi nedeniyle daha fazla kütle çekimsel gelgit ısınmasına maruz kalmalı. Ancak Mimas donmuş ve kraterli bir şekilde iken Enceladus iç ısınma mekanizmasına işaret eden gayzerlere sahip. Bu nedenle Mimas’ın yüzeyinin uzun süredir donmuş bir şekilde olduğu düşünülüyor. Bu paradoks astronomların ‘Mimas testini’ geliştirmelerini sağladı. Buna göre Enceladus’ta bulunan kısmı olarak erimiş suyu açıklayan her teori, Mimas’ta donmuş olan suyu da açıklamalı.
Garip boyutları, sıra dışı bileşenleri, ve popüler kültürde ona geniş yer veren farklı görünümü ile bu karmaşık uydunun sakladığı daha çok fazla gizem var.
“MİMAS İLGİNÇ KİMYASAL BİLEŞENLERİ İLE BİLİM İNSANLARININ KAFASINI KARIŞTIRMAYA DEVAM EDİYOR”