Uzay kahramanları
Fizik alanındaki çalışmaları ile Nobel Ödülü kazandı
Werner Heisenberg
Werner Heisenberg, evreni oluşturan en küçük parçacıkların davranışlarını açıklayan bir fizik dalı olan kuantum mekaniğinin öncülerinden. Savaş döneminde yaptığı çalışmalar fizik dünyasını kökten değiştirdi.
5 Aralık 1901’de Almanya Wirzburg’da dünyaya gelen Heisenberg, fizik ve matematik yolculuğuna 1920’lerin başında Münih, Göttingen ve Kopenhag üniversitelerinde yaptığı çalışmalarla başladı. Bu enstitülerde, aralarında Niels Bohr ve Max Born gibi isimlerin de olduğu alanındaki en iyi kişilerle çalıştı.
1920’ler boyunca kuantum mekaniği alanında ardı kesilmeyen keşifler yapıldı. Yavaş yavaş küçük parçacıkların doğası ve davranışları daha net hale geliyordu ve Heisenberg’in tüm bunlarda büyük bir rolü vardı. Leipzig Üniversitesinde teorik fizik profesörlüğü yaptığı dönemde alanında devrim yaptı. 1925 yılında kuantum değişkenlerini matrisler açısından tanımladı ve matris mekaniğini oluşturdu. Bu, parçacıkların değiştirilemez kurallara uyduğunu ve sadece gözlenemeyen miktarlarda açıklanabileceğini ortaya koyuyordu. Kısa bir süre sonra, 1927’de, ‘Heisenberg belirsizlik ilkesi’ ortaya çıktı: bir parçacığın momentumu ve konumu yüksek derecede hassasiyetle elde edilemez ve aynı anda ya konum ya da momentum bilgisi elde edilebilir.
Bu konseptler halen insanların çok kolay bir şekilde kavrayamadığı şeyler. Bu açıklamaları ve denklemleri derleyebilmiş olmak, Heisenberg’in dehasının ve orijinalliğinin bir göstergesi. Tüm bu çalışmalar 1932 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü almasını sağladı. “Uygulamaları hidrojenin alotropik formlarının keşfini sağlayan kuantum mekaniğini ortaya çıkardığı için” aldığı bu ödül, Kasım 1933’te duyuruldu.
Maalesef aynı sene, Nazi Partisi Almanya’da gücü eline geçiriyordu. Nazi Partisi’nin görüşleri, Heisenberg ‘Deutsche Physik’ (Alman Fiziği) hareketine karşı çıktığı için onun bir dizi karalama kampanyasının hedefi olmasına neden oldu. Ancak buna rağmen, Alman milliyetçisi olduğundan İkinci Dünya Savaşı esnasında ülkesi için nükleer silah projesinde çalışmaya devam etti.
Nazilerin bir nükleer silaha sahip olması korkutucu bir düşünce ancak Almanlar, bu silahı yapabilecek birisi varsa onun Heisenberg olduğuna inanıyorlardı. Ne var ki, geriye dönüp baktığımızda Nazilerin bu projeyi tamamlayabilmek için yeteri kadar kaynağa ve kolektif zekaya sahip olmadığını görüyoruz. Bu nedenle de Manhattan Projesi’nin gölgesinde kalmış oldular.
Savaştan sonra Heisenberg kuantum mekaniği ve özellikle kozmik ışınlar alanında yaptığı muhteşem çalışmalara geri döndü. Bu çalışmaları ile bir çok enstitüde yönetici konumunda yer alan Heisenberg, Avrupa’da verdiği halka açık konferanslarla alanının ‘güzelliğini’ her kesime yaymaya çalıştı. Üzücü bir şekilde, 1 Şubat 1976’da kansere yenik düştü ve fizik dünyasını anlayışımızdaki önemli rolünde perde kapandı.
“Parçacıkların doğası ve davranışları daha net hale geliyordu ve Heisenberg’in tüm bunlarda büyük bir rolü vardı”