Çoklu evrenin keşfi
Paralel evrenlerin, daktilonun başına oturmuş, Shakespeare oyunları yazan varsayımsal bir maymun gibi sonsuz olasılıkta gerçekler üretmesi dikkat çekici bir konu.
İnsanlığın kozmostaki yalnızlığı, evrenin dokusunun tamamı ile rastgele olamayacağı algısı ile geliştirdi. Bu fikir yüzyıllarca bilimsel, ilahi, felsefi ve psikolojik alanların araştırma konusu oldu.
2010 yılında Wilkonson Mikrodalga Anizotropi Sondası’ndan alınan veriler, evrenimizin başka bir evrenle çarpışmış olabileceği tartışmasını ortaya çıkardı. Kozmik Mikrodalga Arka Alan Işınımı’nda görülen dairesel garip desenler bir çarpışmanın izi olarak yorumlandı. Planck uzay aracı tarafından yapılan devam gözlemleri, böyle bir olaya veya başka bir evrene dair kütle çekimsel bir etki gözlenmediği için bu iddialara gölge düşürdü.
Paralel evrenlerin birbirleri üzerine güçlü etkileri olabileceği çok açık. Konunun karşıtları rastgele verinin abartılı bir şekilde yorumlanmasının kolay olduğunu ve diğer gerçeklikleri test etmenin zor olduğunu ortaya atıyorlar. Paralel evrenler, kapsamlı testler yapılmadan bilimsel incelemeye tabi tutulamaz ve dolayısıyla sadece inanca dayalı olarak kabul edilebilir.