BIZIMLE EVRIMLEŞEN BIR GEZEGENE BAKIŞ
Profesör Lewis Dartnell tarih ve bilimi bir araya getirerek medeniyetlerin ve kökenlerimizin, üzerinde yaşadığımız su ve kayalardan oluşan gezegenden nasıl etkilendiğinden bahsediyor
Kökenler’i yazmak için aldığınız ilham neydi?
Tüm kitaplarımı yazarken, okumayı istediğim ancak henüz var olmayan kitabı yazmak istedim. Bu gerçekten ilgi duyduğum ve merak ettiğim bir şeydi. Bu fırsatı kullanıp konuyu detaylıca araştırdım, tonlarca çalışma yaptım ve sonunda diğer insanların okuyabileceği şekle getirdim.
Uygarlığı Yeniden Nasıl Kurarız?, medeniyet bir felaketle sonlandığında her şeyi yeniden başlatmak için ne yaparız fikri ile ortaya çıktı. Bu kitap Dünya’nın sonunun gelmesi ile ilgili değil, sadece bugün gündelik hayatımızda kullandığımız şeyleri sıfırdan nasıl oluşturabileceğimizle ilgili.
Kökenler ile çok daha geniş bir çerçeveyi ele almak istedim. Bilim ve teknolojinin tarihinden de ötede bir tür olarak geçmişimize ve gezegenimizle etkileşimimize yer verdim. Dolayısı ile kitap bolca tarih, bilim ve uzaydan gelen şeyler içeriyor. Kitabın ana hattı insan evrimi süreci ile birlikte gezegenimizin evrimi üzerine ancak tüm bunların yanı sıra Güneş Sistemi’nin evriminden de öğrenebileceğimiz şeyler var mı?
Yer bilimleri ile gezegen bilimleri arasında çok net bir bağ var. Ben bir gezegen bilimcisiyim ve odağım kapı komşumuz olan Mars. Birçok meslektaşımın da jeoloji arka planı var. Dünya’daki bilgi süreci (volkanizma, buzul bilimi ve levha tektoniği) diğer gezegenlere veya Jüpiter’in buzul uydularına uygulanabilir.
Genelde, sistemdeki gezegenler ve uydular ile ilgili bir şey öğrenip bunu Dünya ile ilgili bildiklerimize uyguluyoruz. Böylece tam bir öğrenme döngüsü gerçekleşiyor. Örneğin Venüs ve kontrolsüz sera etkisi ile ilgili çalışmalar Dünya’daki küresel ısınma süreci ile ilgili bilim insanlarını uyarır nitelikte.
İnsanlar tarafından tetiklenen küresel ısınma problemleri ile doğal süreçlerle
gerçekleşen iklim değişikliklerinin kıyaslamalarına Kökenler’de değindim.
Insanların diğer gezegenlerin iklimlerine, örneğin Mars’a gittiğimiz zaman, bir etkisi olabilir mi?
İnsanlık bir tür olarak (özellikle endüstriyel bir tür olarak) Dünya’da bir iklim değişikliği tetikliyor. Bazı şeyler çevremizin değişmesine yol açıyor. İnsanlar günümüzde çevreyi bilinçli bir şekilde değiştirmekten söz ediyorlar ve bu süreçleri kontrollü bir şekilde yapabilirsek, bunu gerçekleştirebilmemiz mümkün.
Benzer bir süreci Mars için gerçekleştirmeyi düşünüyoruz ve buna ‘dünyalaştırma’ adı veriliyor. Mars’ın iklimini nasıl daha yaşama elverişli ve insanlar için uygun hale getirebiliriz? Atmosferini nasıl kalınlaştırabiliriz? Mars yüzeyinde sıvı suyun yeniden akması için sera etkisini nasıl artırabiliriz? Mars’ta oksijeni nasıl üretebiliriz?
İnsanlar özellikle Mars için bu soruların cevaplarını arıyorlar. Böylece gelecekte Mars’a gidecek olan insanlara daha iyi bir çevre sunabiliriz.
Kitabınızın başlangıcı levha tektoniği ile ilgili. Bu, Dünya’daki yaşam ile ne kadar ilişkili?
Levha tektoniği Dünya’nın en temel özelliklerinden biri. Tektonik hareketler milyarlarca yıldır devam ediyor ve sadece insan medeniyetinin tarihine değil, kökenimize de çok büyük etkisi oldu.
Zeki varlıklar olarak varlığımızı levha tektoniğine borçluyuz. Dünya’daki çoğu yaşam levha tektoniği ve bu sayede gezegenin ikliminin düzenlemesi ve değişmesi sayesinde var. Dolayısıyla, uzay için sorulabilecek sorulardan biri hangi gezegenlerin ve uyduların levha tektoniğine sahip olduğu.
Yani, levha tektoniğinin yaşamın evriminin en büyük işaretlerden biri olduğu söylenebilir mi?
Yaşam için baktığımız başka izler var; örneğin Mars’taki ve Europa’nın okyanuslarındaki bakteriler. Ancak gezegenlerin nasıl oluştuğunu ve yaşamları boyunca nasıl değiştiklerini anlamak için levha tektoniği en önemli noktalardan biri.
Güneş Sistemi’nin de ötesine, ötegezegenlere baktığımızda, yaşam barındırabileceklerini anlamak için levha tektoniğine bakmak yapacağımız ilk şeylerden biri olmalı. İnsanlar yıldızının etrafındaki yaşanabilir bölgede olan gezegenlere bakıyorlar. Aradığımız şey uygun bir atmosfer, bu atmosferi yıldızının rüzgarlarından koruyacak bir manyetik alan ve levha tektoniği.
Dünya’nın yörüngesi, evrimi sürecinde nasıl değişti ve bunun yaşama nasıl bir etkisi oldu?
Dünya Güneş’in yaşanabilir bölgesinde yer alıyor. Aynı zamanda okyanuslara ve yaşamın oluşması için en yüksek olasılığa sahip. Ancak Dünya’nın yörüngesi dairesel ve sabit değil. Yörüngemiz sürekli olarak kayıyor ve buna bağlı olarak Dünya’nın ekseni sallanıyor (çok hafif bir şekilde ileri geri salınım yapıyor). Bu değişimler Milankovitch döngüleri olarak biliniyor ve Dünya’nın ekseninin ne kadar sallandığını ve yörüngemizin şeklini anlamamızı sağlıyor. Bu süre boyunca, Dünya’nın ekseni ve yörüngesi bir denge içinde hareket edip gezegenimizin belli bölgelerinin soğumasını sağlıyor ve zaman zaman bu dengeden çıkıp tekrar bu bölgelerin ısınmasını sağlıyor.
Milankovitch döngüleri Dünya tarihinin son 2 ila 2,5 milyon yılı için çok önemli çünkü o dönemdeki Dünya buzullanmanın eşiğindeydi. Döngüler ne zaman dengeye gelirse Dünya bir buzul çağına doğru ilerliyor.
Buz devrinde kuzey kutbundan aşağıya kadar inmiş 4 kilometre kalınlığında bir buz örtüsü olduğunu düşünebilirsiniz. Bunun insanlık için de ne kadar zor olduğunu düşünmeniz zor değil. Evet zordu, ancak aynı zamanda bir tür olarak bize tarihimizi etkileyen fırsatlar sundu.
Buz devri Dünya üzerinde göç etmemizi sağladı. Doğu Afrika’da evrimleştik ancak buz devri sayesinde deniz seviyeleri alçalınca insanlık daha geniş coğrafyalara yürüyerek Asya’dan Avustralya’ya ve Bering boğazından Kuzey Amerika’ya ulaştılar.
Gökyüzü, yıldızlar ve astronomi medeniyetleri nasıl şekillendirdi?
Astronomi en eski bilimlerden biri. Gökyüzüne bakıp karanlık gökyüzündeki şekilleri fark etmeniz için herhangi bir ekipmana ihtiyacınız yok. Bu şekillerden zamanla takımyıldızları oluşturup onlar hakkında efsaneler ve hikayeler yazdık. Ancak insanların asıl yaptığı şey hareket etmeyen yıldızları tespit etmek ve böylece hareketli, gezgin yıldızları merak etmek oldu. Bu cisimler göklerde hareket ediyordu ve her gece, hafta veya ay farklı yerlerde bulunuyordu. Günümüzde bu hareketli cisimlerin gezegenler olduklarını biliyoruz. Zamanla yıldızların ne olduğunu, Güneş’in de bir yıldız olduğunu ve bizim onun etrafında dolandığımızı anladık.
Fakat astronominin en önemli katkılarından birisi yön bulma noktasında oldu. Örneğin Kutup Yıldızı ile ufkunuz arasındaki yüksekliği derece olarak ölçerseniz, Dünya üzerindeki enleminizi bulursunuz.
Portekizli denizciler, batı Afrika kıyısında
“Bu şekillerden zamanla takımyıldızları oluşturup onlar hakkında efsaneler ve hikayeler yazdık"
dolanıp Hindistan’a giden yeni bir rota ararken 1400’ler civarında ekvatoru geçtiler. Bu, sadece yeni bir yer keşfediyor oldukları için değil, navigasyon sistemleri çöktüğü için de önemliydi. Ekvatoru geçtikleri için artık Kutup Yıldızı’nı göremiyorlardı. Kısa sürede, güney yarımkürede benzer işlevi gören bir takım yıldızı olan Güney Haçı’nı buldular.
Yıldızların gökyüzünde yön bulmak için kullanılma hikayesini çok seviyorum. Devasa genişlikteki sularda kaybolmama ve nereye gittiğinizi bilme telaşı ve aynı zamanda güney yarımküre gibi yeni gittiğiniz yerlerde yeni bir sistem geliştirmek çok muhteşem.
Bu tür bir yön bulma yöntemi artık kullanılmıyor, değil mi?
Evet artık kullanılmıyor. Ne zaman kaybolduğumu düşünsem cebimden telefonumu çıkarıp Google Haritalar’a bakıyorum. Günümüzde yönünüzü bulmak için çok fazla düşünmüyorsunuz.
Erken dönem kâşiflerin neler yaptıklarını bir düşünün: Atlas Okyanusu’nu veya
Büyük Okyanus’u geçiyorsunuz, haftalarca ve haftalarca kara yüzü görmüyorsunuz. Ancak nerede olduklarını ve yaşamlarına devam edebilmek için ne yöne gitmeleri gerektiklerini biliyorlardı. Bunun ne kadar muhteşem olduğunu düşündükçe hayranlık duyuyorum.
Dünya’nın tarihini derin bir şekilde ele aldıktan sonra geleceğinin nasıl olacağını düşünüyorsunuz?
Kökenler kitabının tamamı bilim ve tarih arasındaki etkileşim üzerine. İnsan hikayesinin ve medeniyetin kökeninin gezegenimizin temel özellikleri sayesinde nasıl şekillendiğini gösteriyor. Bu bilgiyi ve anlayışı geleceğe bakmak için kullanabilirsiniz. Dünya’nın nasıl değiştiğini ve bunun sizi, beni ve günlük yaşantımızı nasıl değiştireceğini gözlemleyebilirsiniz.
Benzer bir konuya aslında iklim değişikliği ile ilgili kömür ve petrolün endüstri devriminin başarılması için ne muhteşem kaynaklar olduğundan söz ederken değindik. Bu kaynaklar bugün sahip olduğumuz yaşamı bizlere sundu. Ancak atmosfere karbondioksit salmamızın, iklim değişikliği gibi beklenmeyen sonuçları vardı. Gelecekte bu tür problemleri çözmemiz gerekiyor.
Yani, Kökenler’de ele aldığım süreçleri ve bunların insanların geçmişini nasıl etkilediğini anlamak bize tür olarak geleceğimiz ve bir gün Mars’ta kuracağımız yaşam hakkında çok fazla şey söylüyor.
Asteroit madenciliği üzerine düşünceleriniz nedir?
Kökenler’de metalin insanlık tarihi açısından önemini ele alan bir bölüm var. Bronz çağından ve Demir Çağı’ndan geçtik ve bugün Çelik Çağı, Alüminyum
Çağı ve belki hatta Silikon Çağı’ndayız. Bu egzotik maddelerle ilgili en büyük problem nadir olmaları ve Dünya’da zor bulunmaları. Kısıtlı bir kaynak mevcut ve elektroniklerden geri dönüştürülmeleri zor.
Dolayısı ile bu kaynakları Dünya’dan çıkarmanın yanı sıra asteroitlerden çıkarmak için çok ciddi bir talep ve bu konuda ayrılan ciddi paralar var. Doğru asteroidi seçerseniz, bu basit kaya parçası uluslararası markette, içeriğindeki farklı metalleri için trilyon çarpı trilyonlarca dolar edebilir.