“UZAY, HAYALLERINI YAŞAMAK GIBI”
SpaceX Crew Dragon kapsülünün pilotluğunu yapan astronot, en korkunç düşüncesini, uzay yürüyüşü tecrübesini ve pandemi sürecinde Dünya’ya dönüşünü anlatıyor
Astronotların sahip olması gereken psikolojik bir profil var mı?
Evet, kesinlikle. Astronotların seçimi sürecinde görev alan psikologlar ve psikiyatristler mevcut. Bu kişiler aynı zamanda astronotların sağlığından sorumlu ve yıllık kontroller gerçekleştiriyorlar. Bu kişiler, biz uzaydayken de görev destek takımının en önemli üyeleri.
Uzay yürüyüşü yapabilecek biri olmak için neler yapmak gerekiyor?
İKA ortamı adını verdiğimiz (izole, kısıtlı, aşırı) durumlarda bulunmanın gerektirdiği şeyler var. Antarktika’da kışı geçiren, denizaltında yaşayan veya ıssız bir yerde aylarca çadırda kalmak zorunda olan insanlar, bu durumdaki kişiler. Bu tarz durumlar belli bir zihniyet ve cesaret gerektiriyor.
Dayanıklılık ve bu dayanıklılığın nasıl belirleneceği üzerine NASA çalışmaları var. Bunlar dayanıklılığın adaylarda nasıl aranacağını da içeriyor. Böyle bir şey nasıl öğretilir? Dayanıklılığı nasıl vurgular ve nasıl uygularsınız? Bunlar çok önemli. Gerekli başka şeyler de var ancak bence bu en önemlisi. Dayanıklılık bu işin en önemli kısmı.
Başarılı bir astronot olabilmenin en önemli gerekliliği uyum sağlama yeteneği gibi görünüyor. Sizin muhteşem bir geçmişiniz var ve ordudaki hizmetinizden sonra astronot oldunuz. Bunun astronot eğitiminize bir katkısı oldu mu?
Hepimiz çok farklı alanlardan geliyoruz: bilim, mühendislik, eğitim, askeri... Her mesleğin her yönünü de kendimizle beraber getiriyoruz. Fakat günün sonunda sizi bir astronot olarak başarılı yapan şey eskinden ne yaptığınız değil. Asıl önemli olan, daha önce ne yapmış olursanız olun nasıl uyum sağlayabildiğiniz ve ne olmaya hazır olduğunuz. Yani geçmişiniz sizin bir astronot olmanız için yeterli değil, kişisel ve profesyonel olarak esnek olmalısınız.
Bence dayanıklılık, uyum sağlama yeteneği ve esneklik çok önemli. Tabii ki iyi bir mizah anlayışına da sahip olabilmek ve bir şeylere gülebilmek de var. Hata yapacaksınız. Çalışma arkadaşlarınız da hata yapacak. Eğer kendinize gülebiliyorsanız, bu bakış açısı sağlıklıdır.
Uzay uçuşu insanlığın onyıllardan beri bir parçası ancak halen sıradan bir şey değil. En ‘sıradan’ görevlerde dahi bilinmeyene karşı bir korku var?
İlk olarak, sıradan görev diye bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Bu sektörde bir şeylerin sıradan olduğunu düşünmeye başladığımız an kaza tutanağına yazılacak
şeyler arasında sıraya girmişiz demektir.
Bu nedenle sıradan görev diye bir şey yok. Bunu anlamak bizim eğitimlerimizin parçası olmuş bir şey ve uzay istasyonunda çalışırken hayatımızın bir parçası. Yakın zamanda Artemis görevleri başlayacak ve kısa süreli olsalar da hakkettiği dikkati toplayacaklar.
Uzaya insan göndermek, şu an Dünya’da olan biten gelişmelere rağmen, hiçbir zaman sıradan olmayacak. William Shatner’ın uzaya gittiğini görüyoruz. Bu muhteşem bir şey ancak sıradan değil. Bu tarz şeylerin daha fazlası bunları sıradan değil, daha özel yapacak.
Bir de bilinmeyen faktörü var. Bence eğitim ve çalışmanın önemli olmasının nedenlerinden birisi de bu. Bilinmeyeni bilinir hale getirmek her zaman mümkün değil. Ancak bilinmeyene iyi bir eğitim ile hazırlanıyorsunuz.
Bilinmeyenle yüzleştiğinizde bu durumu çözebilecek donanıma sahip oluyorsunuz. Her seferinde bir adım atarak problem üzerinde çalışmaya devam ediyorsunuz. Korku hazırlıksız olduğunuzda ortaya çıkan bir şey. Gidiyor olduğumuz ortama saygı duyuyoruz.
Tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu bizi duygularımızdan da arındırıyor ve böylece işimize odaklanabiliyoruz. Fırlatma öncesi aklınızdan geçen en korkutucu şey nedir? Ayrıca, uzaya ulaştığınızda en korkutucu olan şey nedir?
Benim için en korkutucu olan şey, bir şeylerin ters gitmesi ve geri dönememekti. Bu aklımdan geçti. Daha önce savaş
alanında bulundum ve gezegenden ayrılırken de aynı düşünce aklıma geldi. Bunun en zor olan kısmı tabii ki ailemdi; annem, babam, eşim... Eğer bir şey olursa, bununla bensiz başa çıkmak durumunda kalacaklardı.
Yüksek derecede patlayıcı şeylerin üzerinde gökyüzüne doğru yükselmek kulağa çılgınca gelse de muhteşem bir şey. Bu sürecin büyük bölümü bilinmezlerle dolu. Bu görev benim uzaya ilk yolculuğumdu ancak benim odaklandığım başka şeyler de vardı. Eğitimini aldığım şey olmak zorundaydım. Bu da olaylara daha geniş bir çerçeveden bakmanızı sağlıyor. Bilinmeyenlerle dolu olsa da benim için eğlenceliydi.
Peki geriye dönüş nasıldı? UUİ’den Dünya’ya geri dönmek yaşamınızı nasıl değiştiriyor? Bir astronot Dünya’ya döndükten sonra Dünya’daki sıradan işlerle uğraşırken zihinsel bir sersemlik yaşıyor mu?
Uzaydan geri gelmek her anlamıyla kafa karıştırıcı. Pandemi sürecinde başladık ve o dönemde aşı yoktu. Döndüğümüzde aşılar vardı ve halen bu problemi çözmeye çalışıyorduk. Ben indikten hemen sonra en büyük kızım liseden mezun oldu; bu muhteşem bir şeydi. Bu heyecanın içinde buldum kendimi. Mezuniyetini kutladık ve onun üniversiteye geçiş süreci ile uğraştık. Tüm bunlar aklımı ‘vaay, Dünya’ya geri geldim’ düşüncesinden uzaklaştırdı. Ancak eğer pandeminin doruklarında devam ettiği bir Dünya’ya geri dönmüş olsaydım, uzayın sağladığı izolasyondan sonra, insanlarla beraber olmak istediğiniz an bu çok karmaşık olabilirdi.
Uzayda olmak hayallerini yaşamak gibi: uçabiliyorsunuz, ağır şeyleri kaldırabiliyorsunuz. Dünya’ya geri dönmek ise gerçekliği ekstra güçlü bir dozda almak gibi. Uzayda olmanın hakkını verdim diyebilirim. Orada yapmak istediğim her şeyi yaptım ve Dünya’ya dönerek kapanışı gerçekleştirdim. Dünya’ya dönmek o an en çok ihtiyaç duyduğum şeylerden biriydi. Buna sersemlik diyemem çünkü kızlarımı ve köpeğimi tekrar görmek muhteşemdi.
ASIL ÖNEMLI OLAN, DAHA ÖNCE NE YAPMIŞ OLURSANIZ OLUN NASIL UYUM SAĞLAYABILDIĞINIZ