NARKOZ ETKİSİ
Aşk, kimi zaman kendimizi yeniden keşfetmemizi sağlayan bir ilham; kimi zamansa içinden çıkamadığımız bir labirent. Neler hissettiğimizi tam olarak bilemeyeceğimiz kadar yüksek dozda bir narkoz etkisi. İşin büyüsü tam da bu noktada kendini hissettiriyor. Değerlerimizden ödün vermediğimiz bir bilinçle hareket ettiğimizde hakiki duyguların ne olduğunu anlıyoruz: Narkozun etkisi kaybolduğunda bir anda gerçeklerle yüzleşiyoruz. O yüzden ne yaşarsak yaşayalım; cesaretimizi, umudumuzu, inancımızı koruyarak hayatın akışına teslim olalım. Biz de bu cesarete sahip bir hikayeyle kapağımızı şekillendiriyoruz. Aralarında tam 3391 kilometre bulunan bir aşkın hikayesine ortak oluyoruz. Derya Pınar Ak ve Ahmet Haktan Zavlak’ın başrollerini üstlendiği “3391 Kilometre” filmiyle sevgi üzerine birçok konuyu sorguluyoruz.
“Aşk; kelime değil bir cümledir. Kurmak içinse, özneyle yüklem değil, iki kalp gerekir.” demiş Can Yücel. Gün sonunda Yücel’in söylediği gibi aynı fikirde buluşuyoruz. Yolun başında olmalarına rağmen çok çalışıyorlar ve sadece hedef noktasına kariyerlerini almış durumdalar. Farklı bir uyumları var, yıllardan beri tanışıyormuşçasına aynı frekansa sahipler. Çekim günü poz vermekte zorlanmayan, aksine aralarındaki uyumu her fotoğraf karesine yansıtabilen bir enerjideler. Eminiz ki bundan sonraki dönemlerde de onlara, farklı ve başarılı işlere imza atarken tanıklık edeceğiz.
Sevgililer Günü, iç sayfalarımızı romantikleştirerek moda çekimlerimizden alışveriş sayfalarına kadar yansıyor. “Monomani” isimli moda çekimimiz, “Sana kendim hakkında söylemek istediğim çok şey var, eğer dinlemek istersen.” sözleriyle aşkın farklı bir evresiyle yüzleştiriyor. Müziğin romantizmle olan bağına da değinmek istiyoruz: Can Ozan’la birlikte yaratım dolu bir süreci konuşuyoruz. Milyonlarca dinlenen şarkıları, aslında bilmediğimiz hikayesinden izler taşıyor. Her ne kadar “melankoli canavarı” olarak nitelendirse de kendini, aslında ne kadar esprili ve eğlenceli bir karakter olduğunu da anlatıyor. Bu kadar sevgi üzerinde durmuşken olaya tam tersinden bakmadan da duramıyoruz: “Aşk bir ihtiyaç mıdır; insan tek başına mutlu olabilir mi; yalnızlıkla beslenebilir mi?” gibi soruları ele alarak dijital dünyada daha çok yalnız gördüğümüz isimlerle bir dosya konusu hazırlayıp bakışımızı farklılaştırıyoruz. Peki ya sizin fikirleriniz? Bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyoruz. Dergimizin sosyal medya hesaplarından bizlere ulaşarak aşk üzerine durduğumuz bu sayının sizde neler düşündüğünü bizlerle paylaşabilirsiniz. Aşkla kalın!