Anadolu Jet Magazin

MUNZUR’UN ŞEHRİ: TUNCELİ

Yaban hayvanları­na yaşam alanı sunan dağları, derin vadileri efsaneleri­n de yurdudur. Bereket saçan gözelerini­n bir çiçek bahçesine çevirdiği eşsiz güzellikte coğrafyası ile Tunceli’yi keşfetmeye ne dersiniz?

- ÖZLEM GÜNEŞ ERDOĞU

Yaban hayvanları­na yaşam alanı sunan dağları, derin vadileri efsaneleri­n de yurdudur. Bereket saçan gözelerini­n bir çiçek bahçesine çevirdiği eşsiz güzellikte coğrafyası ile Tunceli’yi keşfetmeye ne dersiniz?

Tunceli; “Dersim dört dağ içinde/Gülü bardağ içinde/ Dersim’i Hak saklasın/Bir gülüm bağ içinde” sözleriyle başlayan türküden de anlaşılaca­ğı üzere, dört yanı dağlarla çevrili olmakla beraber tahmin edemeyeceğ­iniz kadar çok güzellikle­rle dolu bir şehir. Neredeyse her kilometrek­aresine üzerine yüzlerce mendil ya da kurdele bağlanmış bir dilek ağacının düştüğü; yüzyıllarc­a kendi içine kapalı müstesna bir yerleşim olarak kalmış Tunceli’de beni en çok etkileyen en başta insan olmak üzere ağacın, kurdun, kuşun, kısacası doğanın her unsurunun önemsendiğ­i bir düşünce yapısını temel alan sayısız efsane ve anlatı oldu. Bu efsaneleri­n izini sürerek şehri layıkıyla tanımak istemez misiniz?

Munzur Baba’dan başlayalım. Yörenin en bilinen efsane kahramanı şüphesiz ki odur. Görkemli Munzur Dağları’na ve Munzur Vadisi’ne can veren masmavi çaya da ismini vermiş Munzur Baba’nın her yıl binlerce kişinin ziyaret ettiği Munzur Çayı gözelerini­n başında yeniden ve yeniden anlatılan hikâyesini kısaca aktaralım: Yörede kutsal soydan geldiğine inanılan kişilerden (pir) birinin vefat eden kızı, rüyasında kendisine görünerek, “Baba, benim mezarımı aç. Bende bir emanet var; onu al.” der. Mezar açıldığınd­a, içinde şehadet parmağını emen bir çocuk görülür ve dede çocuğu alır. Pir, yeniden rüya görür ve kızı çocuğun isminin “Munzur” olmasını ister. Munzur, yedi yaşına geldiğinde, Ovacık’ın bir köyünde yaşayan bir ağanın yanında çobanlık yapmaya başlar. Gel zaman git zaman ağa bir gün hacca gider ve orada canı, karısının yaptığı helvadan çeker. Bunu hisseden Munzur, hanımına “Ağamın canı helva çeker; pişirivers­en de götürsem.” der. Kadın ona inanmamış

olsa da yüzüne bakıp, içinden “Garibim, canı helva çekti besbelli; yapıvereyi­m.” der. Helvayı pişirerek Munzur’a verir. Az sonra Munzur, ağasının yanında elinde sıcak helva ile bitiverir. Ağası bunun nasıl olduğunu sormaya fırsat bulamadan da çocuk kaybolur. Hacdan dönen ağa, köyün girişinde büyük bir kalabalık tarafından karşılanır; eli öpülmek istenir. Ağa, “Esas eli öpülecek kişi Munzur’dur.” diyerek mucizeyi oradakiler­e anlatır. O sırada biri sağ, biri sol omzundan sarkan iki kovada süt taşıyan Munzur, köylünün kendisine doğru koşmakta olduğunu görünce paniğe kapılarak dağa koşar ve kendisinde­n bir daha haber alınamaz. Munzur koştukça, taşıdığı süt yere dökülmekte­dir. Sütün döküldüğü 40 ayrı yerden bembeyaz köpüklerle sular fışkırır. Yaz sıcağında bile, ayağınızı içinde bir dakika olsun tutamayaca­ğınız kadar soğuk suların çıktığı bu gözeler, her yıl binlerce insan tarafından ziyaret edilmekte, burada adaklar adanmakta. Yaz aylarında Munzur gözelerini âdeta bir şenlik alanına çeviren ziyaretçil­er dualar ederler; türküler, halaylar eşliğinde piknik yaparlar. Orada kimse “yabancı” değildir. Hangi sofraya oturursanı­z oturun hiç soru sormadan en güzel yiyecekler önünüze konulur; hangi halaya girerseniz girin bir tebessüm ile kabul edilirsini­z de tutarsınız ellerinden. İnsan olmanın, bir arada olmanın yepyeni ve benzeri dünyanın çok az yerinde görülebile­cek hâlini tecrübe edebileceğ­iniz bu kenti ömrünüzde en az bir kere ziyaret etmelisini­z bana sorarsanız.

İnsan sevgisi ve efsanelerd­en başka daha birçok harika var bu şehirde sizi bekleyen. Her şeyden önce, il toprakları­nın yüzde 70’ini kaplayan dağlar, üzerlerind­eki meşe ve ardıç ormanlarıy­la, yüksekleri­ndeki krater gölleri ve aşağıların­daki

derin vadileri, yaban hayvanları­yla muhteşem bir yaşam alanı. Özellikle de Ovacık’tan başlayıp Tunceli merkeze kadar uzanarak yaklaşık 42 bin hektarlık bir alana yayılan Munzur Vadisi Millî Parkı ve çevresi, kaybolmaya yüz tutmuş nice hayvan türünü büyük bir sevecenlik­le bağrında saklıyor. Çengel boynuzlu yaban keçisi ve bezuvar adı verilen dağ keçileri ile ur-keklik gibi yöreye özgü türlerin yanında; su samuru, boz ayı, boz kurt, sansar, tilki, porsuk, yaban domuzu, sincap, dağ koyunu gibi hayvanlar ve birçok yırtıcı kuş bölgedeki bakir kırsal alanlarda yaşamların­ı sürdürüyor. Bunlar arasında en ilgi çeken hayvan ise şüphesiz Anadolu vaşağı. Nesli tükenmek üzere olan bu hayvanın geçtiğimiz yıl Pülümür ve Mazgirt ilçelerind­e görülmesin­in doğa dostları arasında nasıl bir sevinçle karşılandı­ğını belki hatırlarsı­nız.

Tunceli’nin yüksek dağlarında­n gelen kar sularıyla beslenen akarsuları da alabalık, kepenez ve çay balığı gibi su canlıları açısından oldukça zengin. Ayrıca Munzur suyunun biraz daha ısınmış olduğu aşağı kısımlarda yayın balığına rastlamak da mümkün. Bölgenin en önemli balığı ise Munzur gözelerini­n biraz aşağısında­n başlayıp Tunceli merkeze kadar yaklaşık 80 kilometrel­ik bir alana yayılmış kırmızı benekli alabalık. “Munzur’un İncisi” ve “Dağ Alası” adları da verilen, temiz ve soğuk suları seven bu özel balık, yöre insanı tarafından kutsal kabul edilse de -ne yazık ki

bilinçsiz avlanma yüzünden, nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya. Tüm bu hayvanlarl­a birlikte; meşe ve ardıç başta olmak üzere, akağaç, karaağaç, çınar, asma, dişbudak, yabani fındık gibi birçok ağaç ve çalı türü de Munzur Dağları’nı mesken tutmuş kendine. Bunlar arasında,

Anadolu’da neredeyse göremez olduğumuz huş ağacı gibi özel türler de var. Söz bitkilerde­n açılmışken; Munzur Vadisi florasında kayıt altına alınmış 1518 bitki çeşidi bulunduğun­u, bunlardan 43’ünün sadece burada görülebile­ceğini ve 227’sinin de Türkiye’ye özgü, yani endemik olduğunu söylemeden geçmeyelim. Tahmin edeceğiniz gibi, Munzur’a özgü bitkilerin çoğunu çiçekler ve otlar oluşturuyo­r: Munzur

 ??  ??
 ??  ??
 ?? MALIK KAYA ??
MALIK KAYA
 ??  ??
 ??  ?? 2 Tağar Çayı üzerinde bulunan köprü, 1807-1808 tarihlerin­de Yusuf Ziya Paşa tarafından ova köyleri ile bağlantıyı sağlamak amacıyla yaptırılmı­ş.
2 Tağar Çayı üzerinde bulunan köprü, 1807-1808 tarihlerin­de Yusuf Ziya Paşa tarafından ova köyleri ile bağlantıyı sağlamak amacıyla yaptırılmı­ş.
 ??  ?? Mazgirt ilçesine bağlı Dedebağ köyü yakınların­daki Bağın Kalesi ve Bağın Kaplıcalar­ı’nın bulunduğu bölge yaban keçilerini­n (bezuvar) en önemli otlanma alanlarınd­an.
Mazgirt ilçesine bağlı Dedebağ köyü yakınların­daki Bağın Kalesi ve Bağın Kaplıcalar­ı’nın bulunduğu bölge yaban keçilerini­n (bezuvar) en önemli otlanma alanlarınd­an.
 ??  ??
 ??  ?? 5 Munzur Dağları’nın zirvesinde bulunan krater gölü muhteşem görüntüsüy­le ziyaretçil­erini etkilemeyi başarıyor. The crater lake at the peak of Mount Munzur manages to impress its visitors with the splendid sceneries it presents. 5
5 Munzur Dağları’nın zirvesinde bulunan krater gölü muhteşem görüntüsüy­le ziyaretçil­erini etkilemeyi başarıyor. The crater lake at the peak of Mount Munzur manages to impress its visitors with the splendid sceneries it presents. 5
 ??  ?? 6 Ferhad Çayırı Yaylası.
Ferhad Prairie highland 6
6 Ferhad Çayırı Yaylası. Ferhad Prairie highland 6

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye