ZİRVEDEKİ BAYRAK
Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu Türk Hava Yolları, Zirve filmiyle Türkiye’nin ilk görme engelli dağcısı Necdet Turhan’ın imza attığı çarpıcı başarıyı milyonlara ulaştırdı.
Dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu Türk Hava Yolları, Zirve filmiyle Türkiye’nin ilk görme engelli dağcısı Necdet Turhan’ın imza attığı çarpıcı başarıyı milyonlara ulaştırdı.
Dağcılık, bir insanın kendinden 2 bin kat büyük bir cüsseye meydan okumasından da öte bir iş. Düşünsenize, önce kendi sınırlarınıza meydan okuyorsunuz ve ardından neyle karşılaşacağınızı bilmediğiniz zorlu bir yola çıkıyorsunuz. Çoğu zaman korktuğunuz her şeyi karşınızda buluyorsunuz; bir dağ keçisinin bile uzak duracağı uçurum kenarlarında yürümek, dik kayalara tırmanmak; tipiye, fırtınaya ve dondurucu soğuğa maruz kalmak, çığ endişesiyle yol almak… Hiçbiri sürpriz değil, tam tersine, bu yolculuğun gerçekleri. Ya devam edip tüm engelleri aşacak ve zirveye ulaşacaksınız ya da geri döneceksiniz.
Güçlü kuvvetliyseniz, çevik ve korkusuzsanız, soğuğa dayanabiliyorsanız yeterli bir eğitimle belki de gördüğünüz her kayaya tırmanabilir, hatta en zorlu
zirveye ulaşabilirsiniz. Peki ya hiç görmüyorsanız? 23 yaşındayken görme yetisini tamamen kaybeden maraton koşucusu ve millî atlet Necdet Turhan, Türkiye’nin görme engelli ilk dağcısı. Bir sporcu olduğunu söylese de aslında bir kahraman olan Turhan, hiç görmediği dağlara tırmandı ve şimdi de 4 bin 800 metre yükseklikte çekilen Türk Hava Yolları’nın yeni reklam filminde yer aldı.
Necdet Turhan’ın spor hayatı üniversite yıllarında başlıyor: Şeref derecesiyle mezun olduğu Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde okurken üniversitenin Dağcılık ve Kış Sporları Topluluğu’na üye oldu. Arkadaşları onun dağlarla mücadele edemeyeceğini düşünürken bu işin üstesinden nasıl gelebileceği konusunda kendisinin de doğrusu bir fikri yoktu. Yine de “Yapamazsın” diyenlere aldırmadı,
“Nasıl yapılabilir?” sorusunun cevabını aradı. Antrenmanlar zor geçse de yılmadı ve bırakmadı. Bir görme engellinin, fotoğrafları zihninde görmeden adım dahi atamayacağını bilmenin ışığıyla hareket ediyordu. Kendisine tarif edilen her şeyin -bir kayanın, patikanın, dağla ilgili bir detayın- fotoğrafını zihninde hemen oluşturuyordu. Şimdi sıra yol almaya gelmişti; iki baton desteği ve çan sesiyle yürüme tekniğini buldu. Kaya eğitimi aldı ve her türlü zeminde tek başına yürümeye alıştı. Derken atletizme başladı çünkü dağcılık kondisyon gerektiriyordu. Maratonda kendi durumuna özgü bir teknik yoktu; herkes gibi
koşmak zorundaydı. Kılavuz arkadaşının kolundan tutarak koşmak suretiyle bu sorunu da aştı. Bursa Atatürk Stadyumu’nda antrenman koşularına devam ederken önüne yeni bir hedef bile koydu: 5 Kıtada 5 Maraton 5 Zirve! Görme engelli birine Farsçada “ruşendil” deniyor. Kalbi ile gören, kalbi aydın olan anlamına geliyor bu kelime. Necdet Turhan kalbinin gördüklerini zihninde resmedince
New York, Sidney ve
Atina Klasik ile Japonya Dünya Görme Engelliler Maratonu ve Mısır-Luxor Maratonlarını elinde ya da formasında taşıdığı Türk bayrağı ile tamamladı.
Ağrı, Kilimanjaro, Mont Blanc, Colorado-Sherman ve Avustralya’daki Kosciusko’nun zirvesine tırmandı. Kendi ifadesiyle “15 yıllık hayali gerçek oldu” ya da başka bir deyişle kalbiyle gördüklerine kavuştu.
Güzel bir tesadüf ki, aynı 15 yıl içinde Türk Hava Yolları sefer düzenlediği destinasyon sayısını beş kıtada 310 noktaya çıkararak “dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu” unvanıyla sektörün zirvesine ulaştı.
Yine bu dönem içinde millî bayrak taşıyıcı havayolu, dünyayı ve sivil havacılık sektörünü sarsan tüm krizlerden büyüyerek çıktı; filosundaki uçak sayısını 66’dan 334’e; yolcu sayısını da 10 milyondan 75 milyonun üzerine yükselterek, başarı grafiğini sürekli tırmanış hâlinde tuttu. Bu parlak başarıların ardından yeni evi İstanbul Havalimanı’na ve burada hizmet çıtasını yükseltecek güçlü imkânlara kavuşan Türk Hava Yolları,
86’ncı yaşını kutlamanın arifesinde, duyduğu gurur ve mutluluğu Zirve adlı yeni bir reklam filmiyle paylaştı. Mart ayında Türkiye’de yayınlanan Zirve’de Necdet Turhan, zorlu bir tırmanışla ulaştığı Mont Blanc’ın zirvesinde Türk bayrağını dalgalandırıyor. O sırada gökyüzünden geçen Türk Hava Yolları uçağının sesini duyunca başını göğe, uçağa doğru çeviriyor. Bu sahneler, bayrak taşıyıcı olmanın getirdiği kararlılık ve gururu güçlü bir cümle ile vurguluyor: “Bu bayrağı zirveye taşımak için hiçbir engel tanımayanlar birbirlerini nerede olsa tanırlar.”
Filmin farklı mecralarda kullanılmak üzere süreleri altı ila 120 saniye arasında değişen altı versiyonu yapıldı. Nisan ayında global mecralarda yayına alınacak versiyon ise Mevlâna’nın “Kendinden kendine yolculuk et.” sözü ile noktalanıyor.
Necdet Turhan’ın dilinden
Necdet Turhan, Skylife’ın mart sayısında konuk ettiğimiz dağcı ve yönetmen Renan Öztürk’ün yönettiği Zirve filminin çekimleri sırasında neler hissettiğini anlattı:
“Ben daha önce Mont
Blanc tırmanışı gerçekleştirmiştim ama Türk Hava Yolları’nın projesi dâhilinde buraya yeniden gelmek bana büyük bir heyecan verdi. Renan Öztürk’ün de burada olması ayrı bir heyecandı ve böyle güzel bir projeye bir görme
engelli olarak dâhil olmak beni mutlu etti. Türk Hava Yolları bizim bayrak taşıyıcı havayolumuz; bu nedenle Türk Hava Yolları’nın reklam filminde yer almaktan onur duydum.”
Renan Öztürk’ün gözünden
Zirve filmi National Geographic fotoğrafçısı ve Sundance ödüllü film ve görüntü yönetmeni Renan Öztürk tarafından çekildi. Hiç kimsenin
tırmanamadığı Meru Dağı’nın Sharks Fin zirvesini ilk defa gören üç kişilik dağcı ekibinden olan Öztürk, yönetmenliğini yaptığı Zirve filmi için şöyle diyor: “Bu filmin gerçek bir dağda çekilmesi gerektiğini biliyordum. Stüdyoda veya özel efektlerle olabilecek bir iş değildi bu.
Zorluk, ter ve gözyaşı olmalıydı. Aradığımız koşullar ne olursa olsun bunları görkemli Alplerin sağlayacağını biliyordum. Bir tırmanışçı ve yönetmen olarak, böylesine ekstrem koşullarda bulunmanın beraberinde getirdiği riskleri de... Havanın değişken olması bizi çok zorlasa da bu sayede Necdet’in baş etmek zorunda kaldığı farklı koşulları gösterme imkânı bulduk. Ancak hem filmi çekerken hem de tırmanırken başarının tek yolu risk almaktan geçiyor. Yıldızlarla dolu bir ekip, uzman dağ rehberleri ve korkusuz yetenek sayesinde inanılmaz derecede güçlü bir şeyden güvenle çıkmayı başardık. Umarım Necdet’in hikâyesi izleyicilere daha yükseğe tırmanma ve hayatın sunduklarını olabildiğince fazla deneyimleme cesaretini verir.”