OMM, ESKİŞEHİR’DE GURURLA YÜKSELİYOR
Adıyla tezat oluşturan genç nüfusu ve çağdaş kentçilik anlayışıyla Anadolu’nun medarıiftiharı olan Eskişehir’in artık bir gurur kaynağı daha var: Odunpazarı Modern Müze.
Adıyla tezat oluşturan genç nüfusu ve çağdaş kentçilik anlayışıyla Anadolu’nun medarıiftiharı olan Eskişehir’in artık bir gurur kaynağı daha var: Odunpazarı Modern Müze.
Son dönemde Eskişehir’de bir yoğunluk fark ettiniz mi? Bu yoğunluğun sebebi Eskişehir’in çiçeği burnunda müzesi Odunpazarı Modern Müze’ye, kısaca OMM’a olan büyük ilgi. Müzeyi
8 Eylül 2019’daki açılışından 7 Ekim 2019’a kadar geçen sürede toplam 22 bin 500 kişi ziyaret etti; 1171 öğrenci okul turları ile gezdi. Bu ziyaretçilerden biri de bendim; dünya çapında bir modern sanat müzesi olmaya aday OMM’u detaylı bir şekilde gezme imkânı buldum.
OMM’un hikâyesi doğup büyüdüğü şehre sanatla geri dönen bir insanın hikâyesi her şeyden önce. Türkiye’nin hatırı sayılır sanat koleksiyonerlerinden Erol Tabanca, 15 yılı aşkın süredir yerli ve yabancı çağdaş sanatçıların eserlerini devşiriyor.
Aslında Tabanca’nın sanata duyduğu ilgiden dolayı hoşlandığı resimleri satın almasıyla naif bir şekilde başlayan bu sanat koleksiyonerliği macerası, eserlerin sayısı bini aşınca bunları depodan çıkarıp bir mekânda sergileme isteğine dönüşüyor. Paylaşımcı bir ruha sahip koleksiyonerin “Mekânlar, içindeki insanlarla güzeldir.” sözüyle beraber bir modern müze kurma fikri ortaya çıkıyor. Sonuç olarak uzun zamandır kurulan bir hayal gerçeğe dönüşüyor ve Erol Tabanca, doğup büyüdüğü Eskişehir’den aldıklarını sanatla geri veriyor. Bugün pek çok başarılı iş insanı, iş hayatından kazandığını çeşitli vesilelerle geri veriyor. Pek çok proje arasından sanatı tercih etmesinin sebebini ise
Erol Tabanca şu sözlerle açıklıyor: “Sanat aslında her türlü sert ilişkiyi yumuşatan bir olgu. Sanat estetik, sanat tarih bilgisi, sanat gelecek. Üstelik insanın ömrü boyunca
her yaşta yapabileceği veya ilgilenebileceği bir şey.” Sanatın birleştiren ve yakınlaştıran bir gücü olduğu muhakkak. Açıldığı günden beri rekor sayıda ziyaretçi alan müze, yalnızca bulunduğu binaya ya da Odunpazarı’na değil, bütün Eskişehir’e canlılık katıyor ve ekonomik anlamda fayda sağlıyor.
Peki, OMM ziyaretçilerini neler bekliyor? Müzenin ilk sergisi, küratörlüğünü Haldun Dostoğlu’nun yaptığı “Vuslat” sergisi. Sergi, Erol Tabanca’nın 1950’lerden günümüze Türkiye’den ve dünyadan modern ve çağdaş sanat tarihinin iz bırakan isimlerini bir araya getirdiği koleksiyonundan bir seçki sunuyor ziyaretçilere.
Sergi, adını üç “kavuşma” sahnesinden alıyor: Eskişehir’in ilk kez bir modern sanat müzesine kavuşması, Erol Tabanca’nın bir koleksiyoner olarak hayalini kurduğu müzeye kavuşması ve son olarak bugüne kadar sadece sınırlı sayıda izleyiciye ulaşan eserlerin halkla ilk defa kavuşması.
Sergi, Türk modern sanatının Burhan Doğançay, Azade Köker, Nejad Melih Devrim, Erol Akyavaş gibi geleneksel kuşak temsilcilerinin işlerinden Taner Ceylan, Sinan Demirtaş, Bora Akıncıtürk ve Ansen gibi yeni nesil sanatçıların işlerine doğru bir seyir izliyor. Ayrıca Peter Zimmerman, Jaume Plensa,
Marc Quinn, Robert Longo, Aron Demetz, Sarah Morris, Stephan Kaluza ve Hans Op De Beeck dâhil olmak üzere birçok uluslararası isim de sergide kendine yer buluyor. İstanbul’da yaşayan ve sanat dünyasında olup bitenleri yakından takip eden bir izleyici olarak bizzat gördüğüm seçki beni son 70 yılın modern sanatında keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Eskişehir içinden ve Anadolu’nun diğer kentlerinden gelecek ziyaretçiler için ise bu serginin ufuk açıcı olacağına eminim. “Vuslat” dışında, bambu sanatının dünyaca ünlü ustası Tanabe Chikuunsai IV’ün OMM için özel olarak hazırladığı görkemli enstalasyon çalışması ile dijital sanat kolektifi Marshmallow Laser Feast’in teknolojiyi bilim ve sanatla buluşturan sanal gerçeklik yerleştirmeleri de müzede geçici olarak sergilenen ve mutlaka görülmesi gereken eserler arasında yer alıyor. OMM’un eserlerinin sergilendiği mekân da en az eserler kadar bahsedilmeye değer. Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates (KKAA) imzası taşıyan müze binası, Osmanlı sivil mimarisi ve geleneksel Japon mimarisindeki ögelerden aldığı referanslarla tasarlanmış. Doğa ve mimariyi, tasarladığı binalarla bulundukları yer arasında güçlü bir bağ kurarak harmanlayan mimarlık ofisi, Odunpazarı’nın tarihî dokusuna zarar vermeden ortaya mükemmel bir proje çıkarmış. Kendisini çevreleyen eski yapılarla ahenk içinde olan bina, Odunpazarı geleneksel evlerinin ahşap yapı sistemine atıfta bulunuyor. Bunlar dışında, OMM’da açılışın hemen ardından başlayan kapsamlı eğitim programı da müzeye
yolunuzun birden fazla kez düşeceğine işaret ediyor. Bebekli ailelerden dört yaş ve üzeri çocuklara; gençlere, yetişkinlere ve 65 yaş üstü büyüklerimize varıncaya dek, müzenin eğitim programında herkes için bir öğrenme deneyimi yer alıyor. Sanatçılarla gerçekleştirilen atölyelerden müzede yoga buluşmalarına her yaşa uygun etkinliklerle OMM, Eskişehirliler için bir öğrenme, sosyalleşme ve paylaşma alanı olmayı hedefliyor. Gezi planını yapmadan önce internet sitelerindeki etkinlik takvimine göz atmakta fayda var. Müzenin yanı başında yer alan ve tarihî Odunpazarı evlerinden ilham alınarak tasarlanan OMM INN ise avlusunun etrafındaki yeme içme alanları ve butik oteliyle müzenin uzantısı olarak keyifli bir sosyalleşme alanı sunuyor.
Burası yalnızca “gidip görmelik” bir sergi mekânı değil, Eskişehir’de yaşayanların hayatlarının bir parçası, kentlilerle bağ kuran bir buluşma noktası aynı zamanda. OMM’un hayali, Anadolu’nun en çağdaş kentlerinden biri olan Eskişehir’i modern sanatla buluştururken müzeyi dünyaya tanıtmak. Pek çok iş insanının sanat yatırımlarını İstanbul’da yaptığı düşünüldüğünde OMM’un sanatı tek bir merkezden kaydırıp Anadolu’ya doğru yayma çabası da ayrıca takdire şayan. Kısacası, şu sıralarda Eskişehir’e gitmek için OMM bir ”vesile”den çok daha fazlasını veriyor.