KODLAMA, EĞITIMDE FIRSAT EŞITLIĞI SAĞLAR MI?
Çağın çocuklarının yeni dili kodlama, eğitimde fırsat eşitliği oluşturabilir. Gelecek nesillerin bugünden itibaren dünyanın en önemli dili üzerine çalışmaları daha iyi bir gelecek sağlayabilir.
İlkokulda çizgilerle başladığımız, 29 harf ve 10’luk sayı sistemiyle devam eden okuma-yazma maceramız, öğrendiğimiz harflerin ve rakamların oluşturduğu sistematikle iletişim kurmamızı ve hayata atılmamızı sağlıyor. Bu karakterler bugünlerde bireylerin ve toplumların geleceği için daha fazlasının kodlarını taşıyor. Yazılım kodlarını oluşturan basit harfler ve rakamlar en karmaşık teknolojik yeniliklerin de temelini oluşturuyor. Her geçen gün teknolojinin daha hâkim olduğu bir geleceğe doğru hızla ilerlediğimiz şu günlerde, insanlığı daha iyi bir geleceğe taşıyacak kodlamayı yapmasını beklediğimiz insanların sayısı dünya nüfusuna oranla çok düşük; sadece ve sadece yüzde 2! Yazılım geliştiricilere olan ihtiyacımız şu anda bile fazla ama araştırmalara göre 10 yıl içinde mevcut oranın 10 katından daha fazlasını mumla arayacağız. Dolayısıyla, yeni dünyanın temellerini atacak insanları yetiştirmek için ülkeler vakit ve nakit harcıyor, geleceğe yatırım yapıyor. Ne var ki bu bile yeterli değil.
Bugünün eğitim dünyasında dilin önemi eskisine göre çok daha büyük; çünkü dil artık sadece Türkçe, Fransızca, İngilizce değil; birçok yazılım dilini öğrenebilecek bir temel için ve buna uygun düşünce yapısını kurmak için güçlü bir şekilde çalışmak son derece elzem. Bu yeni dilin herhangi bir ülkeye ait olmaması ve kullanmaya başladığınızda evrensel bir etki uyandıracak kapıları açması dünyanın herhangi bir noktasındaki gencin ortaya çıkardığı bir yazılımın küresel bir etkiye sahip olma potansiyelini arttırıyor. İnternetin yayılımı ile
bilgiye erişimde ulaştığımız nokta inanılmaz. İnternet öncesi döneme baktığımızda -ki bu gerçekten yakın bir dönem- bilginin bir nevi fiziksel alanda hapsedildiğini görüyoruz. İnternet sayesinde bilgiye erişimde demokratikleşme gerçekleşti ve dijitalleşen bilgi erişimin önündeki engelleri kaldırdı. Ancak yine de gerçekçi olmak gerekirse internet erişiminin olmadığı, coğrafi olarak ulaşmadığı, çok kısıtlı veya aşırı pahalı olduğu birçok ülkenin bulunduğunu unutmamak gerek. Bu yüzden teknoloji devi şirketlerin ücretsiz internet servisiyle ilgili önemli çabaları var. Yine de geçmişe kıyasla bilgiye erişimdeki fırsat eşitliğinin muhteşem bir yol katettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak yine de bu kodlamayı temele yaymanın önünde bir engel değil; çünkü önce düşünce yapısının oluşturulması için çalışmak gerekiyor.
Bilgiye erişimde fırsat eşitliğini sağladıktan sonra sıra eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacak adıma geliyor. Teknolojiyi sadece alanında uzman teknikerlerin geliştirmesini beklemekten vazgeçmeliyiz. Fiziksel savaşların yerini siber savaşların aldığı, dünyanın en değerli şirketlerinin teknoloji geliştiren veya teknolojiyi en iyi şekilde kullanan şirketler olduğu ve sınırların kalktığı dijital dünyada programlamayı, kodlamayı, yazılım dünyasının gelişimini yakalamak veya önüne geçmek için en doğru zamanlardan birindeyiz. Temelinde harflerin ve sayıların bulunduğu bu yeni kültürün tohumlarını atmak, dünya için olduğu kadar ülkemizin en ücra köşesindeki bir okul için de mümkün. Zira kodlama denilince akla hemen bilgisayar destekli, internet bağlantılı pahalı bir eğitim geliyor. Nihayetinde bunlar da gerekebilir ama önce
analitik ve algoritmik düşünce yapısının temellerini atmamız gerekiyor. Bunu yapmak için de gereken şeyler arasında ilk sırada türlü teknolojik donanımlar yer almıyor. Beceri setlerini geliştirecek, kreatif düşünceyi güçlendirecek ve farkındalığı arttıracak çalışmalar sonucunda beklenmedik bir yerden çıkacak harika bir fikir toplumun iyileşmesini sağlayacak, hayatı kolaylaştıracak araçları ortaya çıkarabilir.
Dijital dönüşümde başarılı olmanın ve bunu toplumun farklı katmanlarına yaymanın en önemli formüllerinden biri de çeşitlilik.
Çocuklardan başlayarak atılacak bu yeni kültürün adımlarıyla yazılımlar demokratikleştirilebilir ve teknolojik zorluklara karşı daha iş birlikçi bir yaklaşımla bugünün ve geleceğin yöneticileri uygulama geliştirmenin önünü açabilir, gücü ve fırsatı yeniden dağıtabilirler. Konuyla ilgili görüştüğüm, ülkemiz geleceğinin şekillenmesi, değer oluşturması için çalışan, “Çocuklar İçin Kodlama” adlı kitabın yazarı, yazılımcı Zafer Demirkol, programlamanın, kodlamanın ötesinde yapay zekânın da eğitimde fırsat eşitliği sağlayacağını söylüyor ve pediatrik açıdan dört yaşından itibaren çocuklarımızda kodlamanın temellerini küçük uğraşlarla atabileceğimizi belirtip bunu yapabilecek yolları bulmamız gerektiğinin altını çiziyor. Tabana yayılacak böyle bir düşünce kültürü, yakın gelecekte kadın-erkek, siyah-beyaz ayrımı olmadan müthiş meyveler verebilecek büyük bir potansiyeli açığa çıkaracaktır.