Kemal Kutgün Eyüpgiller
1 2000-2006 döneminde çağdaş cami mimarlığı üzerine yaptığım araştırmaların sonuçları ile bugünkü araştırmaların aynı sonuçları vermesi kuşkusuz beklenmemeli. Dolayısıyla konuya yönelik söylemlerin de aynı olması sözkonusu değildir. 2006 yılında Mimarlık dergisinde yayınlanan makalemde*
20. yüzyıl cami mimarisinin temel sorunlarını dört ana başlıkta ele almıştım: 1. Arsa seçimi ve bina gereksinimi,
2. Yan işlevlerin seçimi, 3. Mimari-teknik yetersizlik/denetim, 4. Mimari üslup / kubbe mimarisi - cami sembolizmi. Aynı makaledeki temel saptamalarımdan biri toplumun her kesiminden birey ve grupların cami konusunda fikir netliğine sahip olmadığı, diğeri ise bu konuyla ilgili bilimsel araştırmaların son derece az olduğu yönündeydi. 2018 yılına geldiğimizde her alanda olduğu gibi cami mimarisi konusunda da ciddi mesafeler katedildiğini/değişim yaşandığını söyleyebiliriz. Kanımca Türkiye’ye hakim olan konjonktür kapsamında cami mimarisi konusu bir “tabu” olmaktan çıkmıştır. Toplumun her kesiminde ele alınan, üniversitelerin mimarlık bölümlerinde önceki dönemlere nazaran sıklıkla proje konusu olarak verilen, üzerinde farklı disiplinlerce araştırmalar yapılan bir konu başlığı haline dönüşmüştür. Yapan, yaptıran ve denetleyen (belediye, valilik, özel sektör vs.) bağlamında cami proje ve inşaatları, inşaat sektörünün diğer alanlarındaki bilimsellik-titizlik düzeyinde ele alınır hale gelmiş, cami inşaatlarındaki başıbozukluk büyük ölçüde sona erdirilmiştir.
2
Tarihi camiler ülkemizde her zaman değerli bir araştırma konusu olarak görülmüştür, görülmektedir. Çağdaş cami mimarisi üzerine araştırmaların geçmişte günümüze göre sınırlı sayıda olduğunu ancak bu durumun değiştiğini söyleyebiliriz. Günümüz için cami tasarımı konusunun dışlanmış bir konumda olduğunu söylemek pek de doğru olmayacaktır. Gerek akademik araştırma sayıları, gerekse de yeni tasarımların çeşitliliğinden söz edilebilir. Bu çeşitlilik elbette ki her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmemektedir. Konuyla ilgili sorunlar ortadan tamamen kalkmamış olmakla birlikte çözülmeleri yolunda çabalar hızla artmaktadır.
3
Osmanlı mimarlığı daima yenilik peşinde olmuş, cami tasarımında da geçmişi tekrarlamamıştır. Özellikle hanedan camilerinde geçmiş dönem üsluplarının tekrarlandığı örnek bulunmamaktadır. Her devir kendine özgü üslup ve teknikleri kullanmayı tercih etmiştir. Ne yazık ki 20. yüzyıla egemen olan tutum 16. yüzyıl camilerinin kötü kopyalarını yapmakla sınırlı kalmıştır. Anılan dönemde özgün üslup arayışlarının sınırlı olduğu çeşitli yayınlarda dile getirilmiştir.
1999 depreminin yarattığı ortamda önemli bir uyanış yaşandığı ortadadır. Depremin ardından cami proje ve inşaatları da en azından teknik açıdan irdelenir hale gelmiştir. Bu gelişme tasarımın kalitesini de etkilemiştir. Daha fazla nitelikli mimar/mimarlık ofisi konuyla ilgilenmeye başlamış ve ürünler vermiştir. Geçmişe nazaran nitelikli tasarımların sayısının arttığı izlenmektedir. Mimarlığın her alanında olduğu gibi, cami tasarımında da her ürünün beğeni toplamasını
beklemek doğru değildir. Beğendiğimiz ofis binaları veya konut grupları olduğu gibi beğenmediklerimiz de vardır. Aynı durum cami için de geçerlidir. Önemli olan mimar elinden çıkmış tasarımların nitelikli mühendislik ve müteahhitlik hizmetleriyle ortaya çıkmasıdır.
Bu bağlamda, 21. yüzyıla özgü mimari üslup arayışları elbette ki çok değerlidir. Tarihselci/Historisist üsluplar da kendine yer bulabilir. Tarihselcilik geçmiş dönem yapılarının kötü taklitlerinin inşa edilmesi olarak anlaşılmamalıdır. Tarihselcilik, “kitsch’leşme”den, tarihi yorumlamak ve yeni bir senteze varmak şeklinde algılanmalıdır. Avrupa mimarlığında bu yaklaşımın çok sayıda örneğini görmek mümkündür. Bu tür yapılar, geleneksel şema ve kalıpları kullanmakla birlikte tarihi binalardan rahatlıkla ayırdedilmektedirler.
4
Örnekleri çok fazla olmamakla birlikte ülkemizin yeni denemelere hazır olduğunu düşünüyorum. İzmir Uğurlu Camisi, İzmir Çiğli Organize Sanayi Camisi, Bursa Buttim Camisi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi gibi örnekler artmalıdır. 5 Sonuç olarak cami mimarisi genel mimarlık ortamından ayrı düşünülemez. Türkiye’de mimarlık ortamının kalitesi kanımca cami mimarisinin kalitesi ile orantılıdır. Mimarlık ortamının genel sorunları ibadet yapıları için de geçerlidir. Kemal Kutgün Eyüpgiller, Prof.Dr.; İTÜ Mimarlık Bölümü * Kemal Kutgün Eyüpgiller, “Türkiye’de 20. Yüzyıl Cami Mimarisi”, Mimarlık, Eylül-Ekim 2006, sayı 331, s. 20-27.