Adnan Kazmaoğlu
1 Çağdaş cami mimarlığını, mimarlık disiplininin “mesafeli durulan, tabu sayılan konusu” olarak tanımlamak çok doğrudur diyemem. Bence bilinçli, bilinçsiz ihmal edilmiştir, edilmektedir. Yüzyıllardır süregelen, çok değişikliğe uğramadan devam eden, ibadet işlevine cevap veren cami yapıları; işlev sürekliliği, toplumların çok büyük bölümüne verdiği hizmet, taşıdığı anlam, yüklendiği metafor ve ritüeller nedeniyle kuşkusuz herhangi bir turizm, ofis ya da kamu yapısından büyük ölçüde ayrılır.
2
Doğal olarak farklı fonksiyonlardaki yapılardan (konut, otel, ofis, gibi) daha az sayıda cami yapılıyor. Gündeme gelme sıklığını bunlarla kıyaslayamayız. Öncelikle şunu ifade etmek gerek; mimarlık fakültelerinde yıllardır öğrencilere verilen proje çalışma konuları arasında cami ve diğer dini yapılar çok ender yer almıştır. Eski dini yapılarımız, yapı tekniklerimiz hakkında da yeterli bilgi aktarılmamıştır. Dolayısıyla yetişen mimarlar ne geleneğin sürdürülmesi, ne de geliştirilmesi için yetkinleşememiştir. Toplum bu ihtiyacın karşılanması için en kolay benimsediği eski klasik formatın taklitlerini yaptırarak çözüm bulmuştur. Sonradan devlet ve siyaset bu kervana katılınca mimarın dışlanması kaçınılmaz olmuştur.
3
Toplumda yüzyıllardır doruğuna ulaşmış cami formatının kolay kabul edilmesi ve talep edilmesi çok doğal. Mimar camiasında da yeterli deneme, tecrübe oluşmadığından, modern çizgide yapılan camilerin çoğunun tasarım kalitelerinin yeterli olduğu söylenemez. Risk almamak adına idareler ve toplumun alıştığı imaja, klasik cami formatına yönelmesi durumu ortaya çıkıyor. İyi ve doğru işlevsel referanslarla tasarlanmış modern camilerin toplumda yavaş da olsa benimsendiğini gözlemliyorum.
Eski camiler kentlerde röper niteliğini taşırken, toplumsal odak noktaları ve kent meydanı işlevini yükleniyordu. Yeni tasarımlarda zamansız olan cami işlevinin genel geçerliğini sağlayarak, işlevsel, mekansal kurguyu biçim ve kompozisyonu nitelikli kılan teknoloji ve yapı tekniği ile elbette zamanın ruhuna uymalı, hatta “zamansızlaşma” olgunluğuna erişmek tasarımın amacı olmalıdır. 4 Cemaatin gündelik pratiklerinde değişim ibadet mekanlarını yenilikçi arayışlara tek başına yöneltmez. Ancak cami mekanının konumu ve büyüklüğü yeni arayışlar ve teknolojileri gerektirir. 5000-7000 kişilik kapalı, katmanlı mekanı olan camilerde asansörden yürüyen merdivene, dijital sistemlere kadar yeni teknolojiler kullanılabilir.
Büyüklüğüne bağlı olarak da ibadet mekanını anfileştirerek kademeli yapmak, mekanı katmanlaştırmak gibi arayışlar mümkün ancak Türkiye yavaş da olsa bu denemelere izin vermektedir.
5
Hayır, sadece toplumsal ve siyasi arka plan dolayısıyla kaba bir ayrım var; ya geleneksel yapıların kopyası, ya geleneksel yapılara gönderme yapan tasarımlar ya da özgün klasik format dışı yeni tasarımlar yapılıyor. Yaygın kabuller bu üç çerçeve içinde ilgili mimarı formatlamış oluyor. Diğer yapı türleri ile kıyaslanacak bir parametre yok diyebiliriz.
6
Cemaatin tasarımsal yenilik talebinden daha çok konfor talebi var; ısıtma, soğutma havalandırma, işlevsel kullanımların rahatlatılması gibi (şadırvanların kapalı mekanlara alınması gibi). Cami tasarımında katılımın da rol almasının en azından bugünlerde yarardan çok zarar getireceği görüşündeyim.