1968 Paris Atelier Populaire Afişleri
Sadık Karamustafa ■ Görsel iletişim mecraları içinde, afiş tasarlamanın, çoğaltmanın ve duvara asmanın özel bir yeri vardır; hemen hemen tüm mecralar sistemin denetimine tabi iken afiş, gerektiğinde otoritenin kontrol mekanizmasının dışına çıkma imkanına sahiptir. Bu özelliği nedeniyle afiş siyasal otorite tarafından zaman zaman yasaklanmış, afiş asanlar ağır cezalara çarptırılmışlardır. Örnek olarak, 12 Eylül döneminde bir öğretmenin “afiş asmaya azmettirmek” suçlamasıyla sekiz yıl hapisle cezalandırılmasını gösterebiliriz.
Matbaa, gazete, dergi, kitap, broşür, televizyon sistemin araçlarıdır ve otorite tarafından kontrol altında tutulurlar. Sosyal medya sansürlenebilmekte, yayın yasakları getirilebilmektedir. Sözkonusu denetimin dışında kalmak kolay değildir.
Günümüzde kişisel bilgisayar ve yazıcı sahibi herkes istediği belli bir boyutta afiş üretip çoğaltarak, kimseden izin almadan duvara asma imkanına sahiptir. Dijital araçların henüz ufukta görünmediği yıllarda bu iş için geleneksel serigrafi baskı yöntemi kullanılırdı. Son derece basit araçları biraraya getirerek evinizin bir odasını baskı atölyesine dönüştürebilirdiniz. 1968 Mayıs’ı ve sonrasında yaşanan Atelier Populaire (Paris), Devrimci Sanatçılar Birliği / DSB (İstanbul) ve ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesi (Ankara) deneyimlerini örnek gösterebiliriz. 1968-1971 yıllarında faaliyet gösteren Devrim için Hareket Tiyatrosu’nun birkaç afişinin de bu yöntemle üretildiğini eklemekte fayda vardır. Afiş asan gençlerin Paris’te sık sık polisle çatıştıklarını İstanbul ve Ankara’da bu yöntemle yapılan afişleri asan gençlerin gözaltına alındıklarını da bu arada belirtmiş olalım.
Bu yazıda 1968 Mayıs’ında, Paris Güzel Sanatlar Okulu’nu işgal ederek, okulun atölyelerinde devrimci afişler üreten öğrencilerin ve sanatçıların yaşadıkları deneyimi yansıtmaya ve 68 Paris eylemlerinin Türkiye’deki etkilerine kısaca değinmeye çalışacağım. Bilgiler ve italikle verilen alıntılar, 1969’da Londra’da basılan “Atelier Populaire, Devrimden Afişler” başlıklı kitaptan derlenmiştir1.
Mayıs 1968 Paris
8 Mayıs 1968, Paris. Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (Ecole Nationale Superieure Des Beaux Arts / ENSBA) öğrencileri boykot ilan ettiler. 13 Mayıs. İşçi sendikaları ve öğrenci örgütleri gösteri yürüyüşü çağrısı yaptılar. Quartier Latin’deki polis müdahalesinin ardından, Place de la Republic’ten Place Denfert-Rochereau’ya yürüyen bir milyondan fazla gösterici, ülkedeki işsizlik ve yoksulluktan sorumlu tuttukları Gaullist hükümete artık tolerans göstermeyeceklerini haykırdılar.
14 Mayıs. Geçici boykot komitesi, Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Yönetim Kurulu’na, öğrencilerin okulu işgal ettiklerini bildirdi.
14 Mayıs. Litografi atölyesinde biraraya gelen öğrenciler “Usines Universites Union” (Fabrikalar Üniversiteler Birlik) sloganıyla ilk afişi bastılar.
15 Mayıs. Boykotçu öğrencilerin oluşturduğu Genel Kurul bir bildiri yayınladı. Bildiride, içi boş burjuva eğitim müfredatına ve mevcut pedagojik uygulamalara itirazlarını dile getirdiler. Eğitimde reform değil devrim istediklerini beyan ettiler.
16 Mayıs, sabah. Reform Komisyonu kurulması için biraraya gelen öğrencilerden ve okul dışından katılan ressamlardan bir bölümü, 15 Mayıs bildirisi doğrultusunda harekete geçmek için atölyeleri işgal etme kararı aldılar. Atölye kapılarına şu sloganı yazdılar: ATELIER POPULAIRE OUI, ATELIER BOURGEOUS NON (Halk Atölyesi Evet, Burjuva Atölyesi Hayır). Biz bu ilkeyle yola çıktık. Afiş üretmeye başlıyoruz, aynı zamanda Reform Komisyonuna muhalefet ettiğimizi söylüyoruz. 18 Mayıs 1968. Ülke genelinde on milyon işçi greve gitti. Fabrikalar işgal edildi. 21 Mayıs. Atelier Populaire’i başlatanlar çalışma ilkelerini anlatan bir bildiri yayınladılar. Atölye kapılarına aşağıdaki ilanı astılar: Atelier Populaire’de çalışmak, halkın aleyhine çalışan Gaullist hükümete karşı mücadele etmek, fabrikaları işgal eden, büyük işçi sınıfı hareketine tam destek vermek anlamına gelir. Bu atölyede çalışan her birey, sadece, yeteneğini işçilerin mücadelesine sunmakla kalmaz, aynı zamanda, halkın öğretici mücadele pratiği içinde, kendisi için de çalışmış olur. Bu ilkeler doğrultusunda çalışan Atelier Populaire katılımcıları farklı sorunsalları dile getiren ikiyüze yakın afiş ürettiler; Paris sokaklarına ve fabrika duvarlarına astılar. Atelier Populaire dışında başka okullarda, fakültelerde, liselerde kurulan atölyelerde afiş üretildi. Duvarlarda boy gösteren afişleri konularına göre sınıflandırabiliriz. Aynı konuda ama farklı başlık ve sloganlarla çeşitli afişler üretiliyordu.
Afişlerin çoğunda başat konunun, kapitalist sisteme karşı çıkmak olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda yaklaşık kırk afiş yapılmış. Kapitalist sistemin yanısıra en çok işlenen konulardan biri de sokakta, işgal edilen fabrikalarda, grevlerde karşılaşılan polis baskısı ve devlet terörü olmuştur. Yabancı uyruklu işçilerin, öğrencilerin ve gazetecilerin sınırdışı edilmeleri; yönetimin faşizanlaşması, derin devlet örgütleri ve muhbirlik; burjuvaziye hizmet eden iletişim medyaları. Bu tür afişler işçilerin ve öğrencilerin sisteme karşı duruşlarını ifade ediyordu.
Mayıs 68’de ve devamında, yönetimi eleştiren afişlerin yanısıra, devrimci güçlerin ve ezilen sınıfların mücadelesini desteklemek için üretilen afişler sokaklarda görülüyordu: Renault, Citroen, metal sanayi, demiryolları, otobüs ve metro, PTT, farklı kamu kuruluşları, üniversite grevleri, öğrenci-işçi, işçi-çiftçi dayanışmaları, fabrika işgalleri ve polis baskısına karşı öğrenci ve işçi direnişlerini destekleyen afişler…
Afişlerin konuları, başlık ve sloganları, öğrenciler ve işçilerin ortak toplantıları sonucu saptanıyordu. Afişlerin hiçbirinde yapanın imzası bulunmuyordu. Hepsinin kolektif çalışmanın ürünü olduğu sık sık vurgulanıyordu.
Afişlerin yanısıra bir de duvar gazetesi vardı: Sıkılmış yumruk simgesi ile basılan duvar gazetemiz beş nüsha yayınlandı. Amacımız bilgi vermekti. Burjuva basınının halktan sakladığı veya çarpıtarak verdiği, halkın mücadelesine ait gerçekleri duvar gazetesi yoluyla açıklıyorduk. Yayımladığımız haberleri doğrudan doğruya işçilerden, grev komitelerinden veya eylem grupları ve grevdeki işçilerle direkt temas halinde olan militanlardan alıyorduk. Böylece duvar gazetesi afişlerle aynı hedefe yönelikti.
Atelier Populaire’in afiş ve duvar gazetesi çalışmalarına paralel olarak faaliyette bulunan kukla tiyatrosu 22 Mayıs 1968’de kuruldu. İki aktörün başlattığı girişime zaman içinde kuklacılar, ressamlar, heykeltıraşlar, oyuncular, mimarlar, müzisyenler katıldı. Mesleği ne olursa olsun grup elemanlarının tümü kukla yapımı ve metin yazımı çalışmalarına katıldılar. Örneğin müzisyen hem enstrüman çalıyor hem de kuklanın iplerini hareket ettiriyordu. Metinlerde burjuva basınından ve militan haber bültenlerinden yararlanılıyordu. Gösterimler sokaklarda ve meydanlarda gerçekleştiriliyordu.
1968 Türkiye
12 Haziran 1968’de öğrencilerin İstanbul Üniversitesi’nde başlattıkları işgal eylemi giderek başka eğitim kurumlarına yansıdı. Haziran ortalarında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde (günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) bir ay sürecek olan boykot ve işgal eylemi başladı. Türkiye’de gerçekleşen öğrenci hareketleri genellikle eğitim konusuna odaklanıyordu. Paris’teki gibi işçi sınıfı bağlantısı pek yoktu.
Atelier Populaire benzeri afiş üretim eylemleri daha sonra Türkiye’de de gerçekleştirildi. Ankara ODTÜ’deki afiş atölyesini Yılmaz Aysan kitaplaştırdı2. Konuyla ilgilenen okuyucular dilerlerse bu yapıttan yararlanabilirler. İstanbul’da sol kesimden bir grup ressam, karikatürist, heykeltıraş, fotoğrafçı, yayıncı biraraya gelerek Devrimci Sanatçılar Birliği (kısa adı ile DSB) adlı bir topluluk oluşturdular. DSB girişimcileri zaman zaman özel mekanlarında bazen de İstanbul Teknik Üniversitesi Gümüşsuyu Kampüsü’nde, serigrafi tezgahları kurup Türkiye’nin meselelerini dillendiren, çözüm öneren, otoriteyi topa tutan birçok afiş ürettiler. Ülkemizin siyasi koşullarından dolayı bu çalışmaların pek az örneği günümüze ulaşabildi. Kaldı ki elli yıl önce eylem afişleri nasıl saklanacak diye bir sorunsal olduğu söylenemez. Yapardık, asardık; sonra yeni bir konuda yeni bir afiş yapardık. Afişlerin artan kopyalarının ne olacağı sorusunun yanıtını Atelier Populaire 1969’da yayınlanan kitabın sunuş yazısında şöyle veriyordu: Atelier Populaire tarafından üretilen afişler, mücadelenin parçalarıdır. Onların gerçek yeri çatışmanın merkezi, yani sokaklar ve fabrika duvarlarıdır. Afişleri dekoratif amaçlarla kullanmak, Burjuva kültür mekanlarında sergilemek ya da estetik ilginin konusu yapmak, bunların işlevini azaltmak ve etkisini yok etmek anlamını taşır. Bu nedenle Atelier Populaire, afişlerin satılmasına her zaman karşı çıkmıştır. Afişleri, mücadelenin belli bir aşamasının tarihi tanığı olarak saklamak bile ihanettir. Çünkü önemli olan mücadelenin kendisidir. ‘Dışarıdan’ bir gözlemcinin yapacağı kurgu kaçınılmaz olarak hakim sınıfların eline geçecek, mücadeleye zarar verecektir. Sadık Karamustafa