Afrika Metropolü: Düşsel Bir Kent
Afrika Metropolü: Düşsel Bir Kent
Roma’da MAXXI (Museo nazionale delle arti del XXI secolo), çağdaş metropolün kompozit, heterojen ve katmanlı kimliğini Afrika sanatı üzerinden sorgulayan “African Metropolis: An imaginary city” başlıklı bir sergiye yer veriyor. Afrika’nın çok yüzlü doğasını ve küresel kimliğini yeniden oluşturan bu araştırmada metropole özgü kavramlar “Gezinme” (Wandering), “Ait Olma” (Belonging), “Tanıma” (Recognising), “Hayal Etme ve Yeniden İnşa Etme” (Imagining and Reconstructing) gibi başlıklar altında inceleniyor.
Varolmayan şehre yapılan bir yolculuk temasıyla kurgulanan sergide, 34 Afrikalı sanatçının fotoğraf, yerleştirme, heykel, kumaş ve video gibi mecralar aracılığıyla ortaya koyduğu 100’den fazla iş, hayali bir şehrin silüetini oluşturan öğeler olarak biraraya geliyor. Eserler temaya göre değil ziyaretçilerin büyük ölçekli çalışmalar ve mekana özgü küçük üretimler arasında kendilerini kaybedebileceği, tanıyabileceği veya düşleyebileceği bir strüktürde kurgulanmış.
Metropolü, yönetmeliklerle organize edilen “formal” bir kent modeli olmak yerine içinde yaşayanların varettiği bir yerleşim olarak tanımlayan sergide Abdulrazaq Awofeso’nun
120 heykelden oluşan ve galeri mekanını bir metro istasyonunun akışkan kalabalığı gibi işgal eden “Behind This Ambiguity” isimli işi öne çıkıyor. Franck Abd-Bakar Fanny’nin fotoğraf serisi “My Nights are brighter than your Days” içinden bir seçki, yeni bir şehrin bilgi ve deneyimine eşlik eden amaçsızca dolaşma ve kaybolma halini aktarıyor. Lucas Gabriel’in iki dilli ses çalışmasında şehrin kendisi farklı şehirlerin seslerini, farklı aksanları birleştiren, coğrafyaları ve sınırları aşan bir kişiliğe bürünüyor. Sergi, yerel ve küresel ölçekteki siyasi, yapısal, sosyal ve ekonomik değişimleri sorgulayan Paul Onditi gibi sanatçıların işleri üzerinden güncel gelişmeleri de ele alıyor. Simon Njami’nin küratörlüğü, Elena Motisi’nin yardımcı küratörlüğünde hazırlanan sergi MAXXI’de 4 Kasım 2018 tarihine kadar gezilebilir.