Bir Fabrikanın Dönüşememesi ve Yiten Fırsatlar
Adnan Aksu “azaksu mimarlık” tarafından 2000’lerin başlarında hazırlanan “Aksaray Kentsel Gelişme ve Yenileme Projesi” Türkiye’de endüstri arkeolojisi mirasının korunarak yeni kullanımlarla dönüşümü konusunda çağdaş bir örnek. Burada, projedeki tasarım yaklaşımları sunulurken beraberinde projenin hayata geçirilemeyişiyle yiten/kaçırılan olanaklar tartışılacak1.
Yer / Yer-siz-lik
Yüzyıllardır birçok Anadolu uygarlığına evsahipliği yapmış olan Aksaray, bir höyük üzerinde konumlanır. Coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca Orta Anadolu için bir toplanma mekanı olan kent, ulaşım ağlarının da kesişme noktasında yer alır. Dolayısıyla Aksaray, Anadolu medeniyetlerinin izlerini takip edebildiğimiz bir zenginlik ve çeşitlilik sunar: Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Ulu Cami (Karamanoğlu Mehmed
Bey Camisi), beylikler dönemine tarihlenen Zinciriye Medresesi, Osmanlı Dönemi eseri olan Paşa Hamamı ile Cumhuriyet döneminin ilk eserlerinden Azm-i Milli Un Fabrikası ve Valilik Binası kent merkezinde birarada bulunur. Bu haliyle sivil mimari örneklerle tanık olunan gündelik hayatın yanısıra kent merkezi, aynı zamanda, tarihi, kültürel, sosyal ve endüstriyel hayatın da gözler önüne serildiği bir merkez haline gelir.
Oysa bugün, zaman ve mekanda yaşanan kopma Aksaray’ı da etkisi altına almış:
Kent merkezi başlıca mimari eserlerindeki bozulma, tarihsel katmanların arasındaki ilişkiyi okuyacak izlerin kaybolmaya yüz tutması ve giderek okunamaz hale gelmesi ile birlikte değer kaybı yaşıyor. Kent merkezi kentli için artık bir “kayıp alan”dır. Bu bağlamda, “azaksu mimarlık”ın 20022003’te gündemine giren “Aksaray Kentsel Gelişme ve Yenileme Projesi” Aksaray kent merkezinde yitirilen ilişkilerin yeniden inşa edilmeye çalışıldığı, kente ve kentliye ait olan belleğin, mekan ve yaşantının kendilerine iade edildiği bir süreci kurmayı hedefliyor.
Boşluk
Anadolu’daki Türk Tarihi’nin farklı dönemlerine ait yapıların kent merkezinde birbirine oldukça yakın yer alması
ve bugüne kadar korunmuş olması, tasarıma zaman/mekan bağlamında kurgulanabilecek akışkan bir kentsel merkez bütünlüğü yaratma olanağı sunar. Bu katmanlı yerleşimi vareden Ulu Cami, Zinciriye Medresesi ve Azm-i Milli Un Fabrikası ile Aksaray Valiliği ve yerleştiği meydandan oluşan üçlü bir sacayağı üzerine kurgulanması projenin çıkış noktasını oluşturur. Sacayağının yayalaştırılan ve yeniden örgütlenen sokaklarla birbirine bağlanması, kent merkezini yatay kurgudan, genleştirilmiş ve geçirgen bir döngüsel akışkanlığa açar. Böylece çoklu ilişkiler ve karşılaşmalar için zemin kurulur. Kültürel mirasın gündelik yaşam pratiklerinin içine yerleştirilerek bellekte sürdürülebilmesi öngörülür.
Melendiz Çayı kenarında konumlanan Azm-i Milli Un Fabrikası’nın korunarak yeniden işlevlendirilmesi tasarımın ağırlık merkezini oluşturur2. Cumhuriyetin ilk un fabrikası olarak faaliyete başlamış olan bu anonim şirket, Aksaray halkının azmi ve milli iradesi ile kurulduğu için şirketin ismi “Aksaray Azm-i Milli T.A.Ş.”dir. Fabrika, 1926 yılında faaliyete geçmesinden bugüne taşıdığı değerlerle dikkatle incelenmesi gereken, koruma ve yenileme çalışmalarına konu olacak nitelikte; endüstriyel miras kapsamında hem Aksaray hem de Cumhuriyet dönemi
Türkiye’si için tarihi öneme sahip bir eserdir.
“azaksu mimarlık”, her mimari tasarımın iç ve dış boşluğu eşzamanlı olarak var ettiği görüşünden hareketle “Aksaray Kentsel Gelişme ve Yenileme Projesi”ni un fabrikasının merkezinde yer aldığı bir “kentsel boşluk” tasarımı olarak ele alır. Burada, müzeye dönüştürülen un fabrikası kendi mimari mekanını oluştururken aynı zamanda kentsel mekanı da kurar. Proje, eski un fabrikasının sanayi müzesine dönüşümünün yanısıra, yeni un fabrikasının otel ve onun sosyal tesislerine, idare binasının turizm danışma ve kitap satış birimine, medresenin sosyal ve ticari bir merkeze dönüşümünü içeriyor. Tasarım ayrıca, sinema, tiyatro ve kafe gibi kültürel aktivitelerin yer alacağı mekanları, Melendiz Çayı boyunca sürekliliği sağlayan ve Ulu Cami’ye uzanan yaya yolu ile köprü düzenlemelerini de kapsar. Dolayısıyla, mimari mekanların sürekli olarak kentsel mekanla karşılıklı ilişki ve etkileşim içinde olduğu bir “bütün”dür: Kentsel mekan bir yandan iç mekanda oluşan ve süre giden sosyal yaşamın genişleme, yayılma, taşma alanı diğer yandan onun kaynağı ve bütünleyicisidir.
Aktörler
“Aksaray Kentsel Gelişme ve Yenileme Projesi” terkedilmiş ve kısmen yıkılmış yapıların kullanılır hale getirilmesi, turizme açılması ve kentlinin gündelik hayatına katılması aracılığıyla Aksaray’a özgü yeni bir kamusallık tanımlar. Kent için yeni bir imge, kentin geleceği için kentlilere ait bir “müşterek” oluşturmayı dener. Bugün kaybolmaya yüz tutan, unutulan, halkın azim ve iradeyle biraraya gelişini korunması gereken öncelikli bir bellek olarak alır ve mekandaki tezahürler aracılığıyla yaşatır, gelecek (kuşaklar) için muhafaza eder. Bu çerçevede bireylerin yaşadıkları topluma karşı sorumlulukları bağlamında bir sosyal sorumluluk, işverenin desteği bağlamında bir sosyal girişimcilik örneğidir. Zira proje, mimari ekibin yerel yönetim, koruma kurulu, kentli ve üniversite gibi süreçte rol alan aktörleri kamu yararı adına ikna ettiği süreçlerin bir ürünüdür.
İkna etmek stratejik bir eylemdir:
Mimar hem meslekten hem de meslek dışından kişilerin değerlendirmesine/ beğenisine sunar mimarlığını. Onları yaptığının iyi ve gerçek olduğuna ikna etmek durumundadır. Bir yandan duyarlı, özenli, albenili diğer yandan da bir noktaya kadar ortak değerler alanı ve ortak ideolojiye, egemen koşullara, günün mimarlık anlayışına yaklaşan bir mimarlık sunuyor olmalı. Değerlendirenleri/işvereni bilgilendirmek, etkilemek, duygularına hitap etmek de önemli unsurlar. Ayrıca tasarımcı olarak tasarımına ve
karşısındakine eşit uzaklıkta, tarafsız ve aldatmacasız durarak, yaptığına en önce ve en çok kendi inanarak başarılı bir performans yakalar.
Sonuç olarak
“Aksaray Kentsel Gelişme ve Yenileme Projesi” kent merkezini canlandırmak ve kentin bütünü ile fiziksel, sosyal, ekonomik, yaşamsal ilişkilerini güçlendirmek üzere yola çıkan bir tasarım. Varolan kentsel dokuya saygılı, özenli ve nitelikli kent mekanları yaratma ilkesi benimsenerek, kent merkezinde bulunan başlıca mimari eserler korunmakta ve onarılarak gündelik yaşantıya kazandırılmakta, kamusal açık ve yeşil alan tasarımları sokak, meydan, promenat, park ile bütünleştirilerek özgün nitelikleri vurgulanmakta, varolan geleneksel değerleri kentlilerin gereksinmelerini daha etkin karşılamak üzere, çağdaş teknoloji ve malzemeler aracılığıyla yeniden yorumlayan duyarlı bir kentsel mimari dil yaratılmaktadır.
Projenin hayata geçirilemeyişiyle: • Türkiye’de endüstriyel mirasın yeniden işlevlendirilmesi çerçevesinde iyi bir mesleki pratik örneği,
Aksaray’daki mimarlık eğitimi için kent yaşamına katılmış bir örnek aracılığıyla • deneyim ve ilham kaynağı,
• Dönüşüm projesini kenti canlandırmada bir araç olarak kullanılmasıyla kentin, kentlinin ve mirasın aynı anda kazandığı bir örnek yaratma fırsatı ne yazık ki yitirilmiştir.
Projenin kurmayı hedeflediği sacayağının bir ucu olan Ulu Cami (Karamanoğlu Mehmed Bey Camisi) çevresindeki düzenlemelerin uygulanmış olması ve bu bölgeyi kullanan kentlinin tepkileri üzerinden yapılan değerlendirmeler ve olumlu dönüşler yitirdiğimiz fırsatların göstergesi olarak okunabilir.