Biyoloji ve Mimarlık
Dosya başlığı; kimi kendine özgü terminolojileri, yaşam alanlarına farklı bakış açılarını, farklı ölçekteki ekolojileri, farklı türlerin kullanıcısı olduğu mimarlıkları, hem mimari hem biyolojik deneyleri, yaparak öğrenmeyi, insanın ve türlerin şehirle olan ilişkisini, yeni teorik bakış açılarını ve laboratuvar önlükleri ile çalışan tasarımcıları çatısı altında barındırıyor. Farklı uluslararası arkaplanlardan gelen ve farklı ölçeklerdeki
teorik ve pratik üretimlerinde biyolojik ilişkileri kendine odak alan özgün akademisyenlerin ve tasarımcıların biraraya geldiği ve mimarlığa yönelik geliştirdikleri ekoloji, biyoloji ve biyoteknoloji odaklı duruşlarını bizlerle paylaştıkları dosya
İdil Yücel İnal’in konuk editörlüğünde hazırlandı. Marcos Cruz, Enise Burcu Derinboğaz, Öykü Arda, Barry Wark ve Gizem Gümüşkaya’nın katkılarını içeriyor.
Mimarlığın hız ve finans odaklı üretildiği bir çağda, insan odaklı anlayışın, mimarlık üretimini tüketim kültürünün bir parçası haline getirdiğini ve bakış açılarını tektipleştirdiğini inkar edemeyiz. Mimarlık eğitiminin bir parçası olarak, çok yönlü olma ve konulara farklı açılardan bakabilme gibi özellikler kazandıktan sonra, pratik yaptığımız dünya, bizi sınırlarımızın içinde durmaya zorluyor. Yeniyi aramak, deney yapmak ve sorgulamak için ihtiyacımız olan motivasyonu, vakti ve imkanı bulmak gitgide zorlaşıyor. Tam da böyle bir noktada duyduğum sıkışma hissi, beni sınırlarımı genişletecek bir konu ve o konunun en iyileri arasındaki uzmanlar ile karşılaştırarak, kendi üretim biçimlerimi sorgulamama ve mimari bakış açımı yeniden tanımlamama vesile oldu. “Mimarlık ve Biyoloji” dosyasını, benim akademik, profesyonel ve kişisel araştırma alanım olan bir konunun ufak ancak kuvvetli bir parçasını sizinle paylaşma aracım olarak görüyorum. Elbette, mimarlık ve tasarımın biyoloji ile ilişkisi, üzerinde yeni çalışılmaya başlanmış bir başlık değil. Örneğin D’Arcy Thompson’ın 1917 yılında form ve büyüme üzerine veya Alan Turing’in 1952 yılında morfogenez üzerine yaptığı çalışmalar, biyolojinin matematiksel bakış açısı ile ele alındığı, 20. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen, ancak günümüzde yürütülen matematiksel tasarım ve form araştırmalarına ilham ve altlık niteliği taşıyan “zaman-ötesi” söylemler barındırıyor. Bugün ise, bilim ve teknoloji dünyasındaki gelişmelerin ve söylemlerin ana ilgi alanının biyolojiye yönelmesi açıkca gözler önünde olan bir durum. Hatta, MIT Media Lab kurucusu Nicholas Negroponte, Nisan 2017’de yaptığı bir konuşmada, dijital çağın artık sona erdiğinden ve biyoteknolojinin “yeni dijital” olduğundan bahsetmişti. Artık salt dijital gelişmelerin ötesinde, biyoloji odaklı teknolojilerin geliştirilmeye başlandığını görüyoruz. Mimar ve tasarımcıların da doğaları gereği, bu gelişmelerin izleyeni değil, parçası olması, bu yeni (biyo)teknolojileri tasarlayan tarafta yer alması ve disiplinlerarası platformda mesleği ve yapılış biçimini yeniden tanımlaması gerektiğini düşünüyorum. Bu sebepledir ki bugün dünyanın önde gelen araştırma ve tasarım okulları, biyolojiyi mimarlığın en önemli çalışma alanlarından biri olarak görüyor ve altyapılarını buna göre değiştiriyor ve geliştiriyorlar. “Mimarlık ve Biyoloji” başlığı; kimi kendine özgü terminolojileri, yaşam alanlarına farklı bakış açılarını, farklı ölçekteki ekolojileri, farklı türlerin kullanıcısı olduğu mimarlıkları, hem mimari hem biyolojik deneyleri, yaparak öğrenmeyi, insanın ve türlerin şehirle olan ilişkisini, yeni teorik bakış açılarını ve laboratuvar önlükleri ile çalışan tasarımcıları çatısı altında barındırıyor. Ölçekler ve disiplinlerarası bilgi transferlerinin, benim açımdan, dosyadaki en heyecanlı unsurlar olduğunu söyleyebilirim. Farklı uluslararası arkaplanlardan gelen ve farklı ölçeklerdeki teorik ve pratik üretimlerinde biyolojik ilişkileri kendine odak alan özgün akademisyenlerin ve tasarımcıların biraraya geldiği ve mimarlığa yönelik geliştirdikleri ekoloji, biyoloji ve biyoteknoloji odaklı duruşlarını bizlerle paylaştıkları bu dosyanın, değerli bir kaynak ve özgün bir birliktelik ortaya çıkardığını umuyorum.