Dekolonizasyon Aracı Olarak Malzeme Filistin’de Güncel Mimarlık: AAU Anastas
Dekolonizasyon Aracı Olarak Malzeme
AAU Anastas mimarlık ofisi, Filistin Batı Şeria’da, Tulkarim şehrinde tasarladıkları ve inşa ettikleri Adalet binası ile en iyi kamusal bina kategorisinde, 2018 yılı Arap Mimarlar Ödülü’nü aldı. Beytüllahim’de kurulu mimarlık ofislerini devam ettiren iki kardeş Elias ve Yousef Anastas, yerel mimarlık pratiğini geleneksel zanaat ağı ve güncel küresel mimarlık pratiği ile birleştirerek yeni bir Filistin mimari dili yaratıyorlar. Pelin Tan, grubun üretimini değerlendiriyor.
AAU Anastas mimarlık ofisi, Filistin Batı Şeria’da, Tulkarim şehrinde tasarladıkları ve inşa ettikleri Adliye binası ile en iyi kamusal bina kategorisinde, 2018 yılı Arap Mimarlar Ödülü’nü aldı. 1979 yılında ailelerinin Beytüllahim’de (Batı Şeria, Filistin) kurduğu mimarlık ofisini devam ettiren iki kardeş Elias ve Yousef Anastas, yerel mimarlık pratiğini geleneksel zanaat ağı ve güncel küresel mimarlık pratiği ile birleştirerek yeni bir Filistin mimari dili yaratıyorlar. V&A Müzesi’nin Londra Tasarım Festivali’nde ve Dubai Tasarım Haftası’nda projeleri sergilenen AAU Anastas ofisi, “Local Industries” adı altında mobilya tasarımları da üretiyor. Ürünleri, Vitra Tasarım Müzesi koleksiyonunda yer alıyor.
Pelin Tan ■ Mimaride “malzeme” sadece bir strüktürü oluşturmada pragmatik bir araç ya da dekoratif bir etkiden ziyade, siyasi bağlamda direnme jestini taşıyan, konuşan bir nesne olabilir mi? Filistin işgal topraklarında, Batı Şeria’da mimarlık pratiğini sürdüren
AAU Anastas, yerel malzeme ve ustalarla güncel tasarımlar üretiyor. İsrail’in mekan ve planlamaya dayanan sömürge stratejilerine karşı; Batı
Şeria’da geleneksel malzemeyi tasarımla yeniden anlamlandırarak güncel tasarım teknolojisi ile zanaatkarların kaybolmakta olan üretim ağının devamlılığını sağlamayı amaçlayan AAU Anastas, güncel
Filistin mimarisini yeniden tanımlıyor. Beytüllahim’de, 1970’lerde kurulmuş olan mimarlık ofisi, Anastas ailesinden Yousef ve Elias Anastas tarafından yürütülüyor1.
Geleneksel Filistin taş kesim ve duvarcılık tekniğini, güncel tasarım teknolojisi ile birleştiren Anastas kardeşler yerel zanaatkarlar ile çalışıyorlar. Taşlar bilgisayarda tasarlanıp robotlarla kesiliyor ve nihai formu yerel zanatkarlar tarafından oluşturuluyor. Anastas kardeşler, stereotomi yani taş kesim tekniği ile daha geniş, dantel benzeri, kendi kendini destekleyen strüktürler üretmeyi başarıyor.
“Biz Beklerken” (While We Wait) projesi Cremisan Vadisi’nde İsrail devletinin sürmekte olan mekansal işgaline karşı doğaya yerleştirilmiş bir enstalasyon. Anastas kardeşler, bilgisayar destekli tasarımla vadideki köylerde yapı
malzemesi olarak sıklıkla kullanılan taşlardan dantel formunda bir mekan yaratıyorlar. İsrail devleti tarafından Kudüs şehrinin, Batı Şeria ile sınırına ve çeperlerine inşa edilen duvarlar aynı zamanda Batı Şeria’da yer alan İsrail kapalı konut alanlarını da çevreliyor. İsrail hükümeti, duvarı “güvenlik” amacıyla inşa ettiğini ve böylece terörü önleyeceğini belirtiyor2. Filistinlilere göre ise bu duvar, mekansal bölünmeyle toplumsal ayrışmaya yol açıyor. Beit Jala kasabası yakınında inşa edilen duvar, bu kasabanın içinde bulunduğu Cremisan Vadisi’nin tüm peyzaj ve doğasına zarar veriyor. 12 metre yüksekliğiyle kilometrelerce uzanan sınır duvarı,
Beit Jala kasabasında yaşayan birçok Filistinli köylünün tahliyesine neden olmuş. Beytüllahim’e yakın olan bu vadinin teraslarındaki zeytin, üzüm ve badem ağaçları da yok olmakta. Filistinlilerin zeytincilik ve şarap yapımı gibi doğal üretim ağını parçalayan duvar, doğal güzelliklere sahip bu verimli vadinin körelmesine neden oluyor.
“Biz Beklerken” projesinin iki önerisi var: İlki, geleneksel yerel taş kesimi ile bilgisayarda oluşturulan tasarım kodlarının birleştirilmesi ve yerel taşla misafirperverliğe referans veren yarı-açık bir formun üretilmesi. İkincisi ise bu form ile sömürgeleştirmeye karşı doğa hakkının talep edilmesi. Projede, taşın oluşturduğu görsel temsiliyet bir sömürgesizleştirme jesti sunuyor.
Anastas kardeşlerin önemli yapıtlarından biri Edward Said Ulusal Konservatuarı (2008-2011). Batılı sömürgeci görsel ve kültürel üretimin eleştirmeni
Said, aynı zamanda yetenekli bir müzisyen. Beytüllahim’de adına inşa edilen konservatuar 1.250 metrekare. Kentselliğin öne çıkarıldığı ve kent ile ilişkisinden hareketle tasarlanan bina aynı zamanda geleneksel Filistin konut kullanımından da esinlenmiş. Açık, ortak bir alanı kavrayan duvarlar ile yarı-kamusal bir mekan içeren geleneksel Filistin evi tipolojisinden etkilenilmiş. Binanın hem konservatuarda çalışan müzisyenlere hem de kente doğru açılan avlusu, kentlilerin ziyaret edebileceği bir mekan. Bu binada, yerel beyaz Sour Ma taşının cephelerde, koridorlarda, iç-dış duvarlarda kullanımı, mimarlara farklı inşa teknikleri ile istedikleri dokuyu elde etme özgürlüğü sağlamış.
Anastas kardeşlerin projelerinde birlikte çalıştıkları taş ustaları ve zanaatkarları biraraya getiren “Local Industries” (Yerel Endüstriler) markası, ofislerinin yan üretimi. Mobilya ve özellikle de sandalye tasarımı üzerine odaklı bu firma, hem özgün ürünler üretiyor ve hem de Lübnan gibi birçok komşu ülkede satış yaparak yerel bir ağ kuruyor. Local Industries, Beytüllahim zanaatlarını yaşatmayı
amaçlıyor. En önemlisi ise mimarlık bilgisi ve zanaat bilgisini biraraya getiriyor.
Richard Sennett The Craftsman adlı kitabında, teknolojik gelişim, dijital evrimin etkisindeki seri üretim ile zanaatkarların el emeği ve malzemenin deneyimiyle ortaya çıkan üretim süreçlerini ayrıntılı şekilde karşılaştırır. Çoğunlukla da mimarlar üzerinden örnek verir. Bilgisayar programları yardımıyla üretilen tasarımın sürecini ve bu sürecin işleyişini tarifler. Mimarları, zanaatkar olarak tanımlayan Sennett; zanaat üretiminin teknolojik gelişim ile ilişkisini ve bu gelişime dair determinist düşünce sistemini sorgular. Ekonomik sınıflar ve ekonomi, zanaatkarın iş yapma şeklini değiştiren etkilerdir. Endüstriyel devrimin getirdiği otomasyon üretim (sürekli tekrar ve kopya üzerinde kurulu seri üretim yapısı) ve dijital programlar; tasarım düşüncesi ve zanaat sürecini karşı karşıya getirir. Sennett, “Bilgisayar destekli tasarım, modern toplumun büyük bir dönüşüm ile yüzleşmesinin sembolü olabilir. Dolayısı ile bir zanaatkarın teknolojiden nasıl iyi bir şekilde yararlanacağı sorusu önemli. Günümüzde, sosyal bilimlerde ‘vücut bulmuş somut bilgi’ çok revaçta; fakat ‘zanaatkar gibi düşünmek’ herhangi bir zihin durumu değil; keskin bir toplumsal sınırdır3” der. AAU Anastas mimarları, Sennett’in teknoloji ve ekonomi bağlamında kurduğu düşüncelerinden daha öteye geçerek; yeni tasarım teknolojileri ile zanaat ağını güçlendirerek; güncel bir Filistin tasarımı ile bir dekolonizasyon, sömürgelikten çıkarma söylemini de somutlaştırıyor.
AAU Anastas mimarlık ofisi işgal altındaki topraklarda, yerel inşa tekniği ve yerel malzeme kullanarak; folklorik değerleri yüceltmekten ya da tek bir dini inanca odaklı kimlik politikalarından kaçınarak güncel Filistin kimliğini mimari bir dil üzerinden zenginleştiriyor. Projelerinin inşa ve tasarım süreçlerinde izlediği farklı protokollerle ve oluşturduğu yeni tasarım dili ile Filistin topraklarındaki güçlü aktörlerin dışında yeni aktörler ve ilişkiler ağı kuruyor.