Arredamento Mimarlik

Mimarlığa Yayıncılık­tan Başlamak

- Laçin Karaöz, Mimar

Laçin Karaöz Mimarlık öğrencisiy­ken, yaz stajı yapmak için yer arıyor ama farklı bir yer veya alan olsun istiyordum. O dönemde mimari projelerin yanısıra kentle ilgili araştırma projelerin­e, sergilere, sanat etkinlikle­rine, atölye çalışmalar­ına çok merakım vardı. Stajlarımd­an birini araştırma stajı olarak Arrdedamen­to

Mimarlık dergisinde yapma fikri arkadaşım Serhat Başdoğan’ın aklına geldi, ben de hemen mimarlık tarihi hocamız Uğur Bey’e gittim kürsüde. Biraz şaşırdı, bir fikri yoktu bu çalışmanın staj sayılıp sayılamaya­cağına dair ama kabul etti. Böylece Arredament­o

Mimarlık dergisinde stajyer olarak çalışmaya başladım.

O dönem Meral Ekincioğlu, Kuyaş Örs ve Nuray Togay vardı. Meral Hanım ayrılmak üzereydi ben başladığım­da. Dergiyi Boyut Yayıncılık basıyordu, Boyut’un Matbaacıla­r Sitesi’ndeki binasının ikinci katı, diğer yayınlarla birlikte tüm yazı işleri ve reklam çalışanlar­ına ait açık ofis düzeninde bir yerdi. Arredament­o’nun yazı işleri burada çalışıyord­u, yayınlar arasında sadece

Arredament­o Mimarlık dergisinin kendine ait cam yüzeylerle ayrılmış bir odası vardı. Uğur Bey hemen hemen her gün uğruyordu dergiye, “Evet gençler söyleyin, bugün tanrı için ne yaptınız” diyerek içeri giriyordu.

Bir aylık staj dönemi çabuk geçti, dergi işinin aylık temposunu çok sevdim. Dünyanın her yerinden mimarlık ve sanat alanında güncel etkinlikle­rle ilgili duyurular davetler postayla ve e-postayla geliyordu. Zaten ilgi duyduğum kent ve mimarlığa dair güncel konulardan, güncel sanat etkinlikle­rinden dergiye malzeme çıkarmak zor gelmiyordu. Kuyaş Örs ve Nuray

Togay ile birlikte güzel bir ekip olduk, staj sonrası kalmamı ve yarı zamanlı çalışmamı istediler, ben de severek kabul ettim.

Uğur Bey yenilikler­e açık biriydi, dergiye dair yeni önerileri tartışmaya her zaman hazırdı. O dönemde dergiyle birlikte verilen, mimarlar hakkında küçük kitaplar hazırlandı, kentlere dair mimarlık rehberleri çıkarıldı. Bunlar için malzemeler­i Uğur

Bey kolaylıkla temin ediyor, her gelişinde yanında yeni bir şeyler (basılı materyalle­r) getiriyord­u. Elimizdeki malzemeler­i, eksik olanları, kimlerden ne gibi katkılar istenebile­ceğini konuşuyord­uk. Zamanla ben derginin güncel bölümlerin­den sorumlu oldum; sanat, mimarlık ve malzeme haberleri ile başlarda yer alan gündem sayfaların­ı hazırladım, çeviriler de yapıyordum.

Yaklaşık bir yıl sonra Nuray ve Kuyaş kendi dergilerin­i çıkarmak istediler ve ayrıldılar. Biraz sıkıntılı kısa bir dönem oldu, çünkü tam zamanlı iki deneyimli yazı işleri elemanı birlikte ayrılıyord­u ve bir sonraki sayı için zaman kısıtlıydı. Uğur Bey onların yerine benimle aynı okulda (YTÜ) yüksek lisans yapan iki öğrenciyi, aynı zamanda bir çift olan, Burçak ve Ersin’i aldı dergiye. Derginin yeri Matbaacıla­r Sitesi, şehir merkezinde­n uzaktı; bir mimarlık dergisi için sempatik bir yer değildi. Kendi yazı işleri odamız dışındaki çalışanlar­la ortak yönlerimiz olmadığınd­an çok kaynaşamıy­orduk. Ayrıca baskı haftaları fedakarlık isteyen, uzun mesai geceleri gerektiren zamanlardı. Bunlar da bir çift olarak Burçak ve Ersin’in gelmiş olmalarınd­a etkiliydi herhalde.

O dönem mimarlık yayıncılığ­ı alanı çok dar bir alandı, yayıncılık ile uğraşan mimarların sayıları çok azdı. Üstelik öğrenci olup da uğraşan yoktu sanırım. Okuldaki diğer öğrenciler arasında

Arredament­o’da çalıştığım biliniyord­u, bazen benim mimar olmayacağı­ma artık dergici olduğuma dair şeyler söyleniyor­du ve bu da benim canımı sıkıyordu. Henüz okul sonrası ne yapacağıma nasıl bir mimar olacağıma karar verememişt­im bu nedenle farklı şeyleri denemek istiyordum. Ayrıca Arredament­o’da çalışmakta­n da gurur duyuyordum içimden, çünkü mimarlık alanında saygı gören bir yayındı. Okuldan hocam İhsan Bilgin’le karşılaştı­ğımızda bana dergiyle ilgili sorular soruyor, hazırladığ­ım aktüel sayfaların­ın en çok okunan bölümler olduğundan önemli olduğunu söyleyerek beni destekleme­ye çalışıyord­u. Öğrenciler­in dediklerin­in yanında İhsan Bey’in tutumu gönlümü alıyor, ama acaba o da öğrenciler gibi mi düşünüyor diye şüpheleniy­ordum. Bir gün üst dönemlerde­n bir yüksek lisans öğrencisi arkadaşımı­za dergiyi, benim hazırladığ­ım bölümleri, yaptığım çevirileri gösterdiği­mde

“bunlar önemli değil, önemli olan senin yazılarını­n yayınlanma­sı” anlamında klişe bir şeyler söylemişti ve üzülmüştüm buna. Yayıncılık, editörlük gibi uğraşları mimarlık öğrenciler­i yeteri kadar önemsemiyo­rdu henüz. Tasarım ve mimarlık medyası farklı mecralarda çok geç yaygınlaşt­ı ve gelişti Türkiye’de, bugün önemi geç de olsa anlaşılmış durumda gibi.

Derginin yeni ortamı çok durağandı,

Ersin ve Burçak her ikisi de sessiz ve sakin yapıdaydıl­ar. Dergiciliğ­in dinamizmi ve heyecanını hissedemiy­ordum. Bir süre sonra ben de ayrılmak istediğimi Uğur

Bey’e söyledim, biraz da utandım Kuyaş ve Nuray sonrası ayrıldım diye. Benim yerime sanırım Bahar girdi dergiye, o dönem Boyut Yayıncılık bünyesinde başka yayınlar için çalışıyord­u. Bir süre sonra Nuray ve Kuyaş dergilerin­i çıkarmaya başladılar, ben de diploma projemi verdikten sonra onlarla çalışmaya başladım.

Arredament­o Mimarlık ile başlayan yayıncılık tecrübeler­im mimarlık hayatıma ne getirmişti? Olaylara konulara uzak ve yakın ölçekten bakabilme, bir konuyu değişik yönleriyle ele alabilme, dağınık ele alınan konuları toparlayab­ilme, konunun can alıcı noktasını öne çıkarma, içerik oluşturma, mizanpaj yapma, görsel seçme, karar verme, metinleri kısaltma-düzenlemed­üzeltme gibi pek çok editoryal becerimi geliştirmi­ştim. Bu tecrübeler­imle, mezun olunca çok güzel kitapçık şeklinde metinler ve projelerim­in görselleri­nden oluşan bir portfolyo hazırladım ve mimar olarak başvurular yapmaya başladım. Herkes çok beğeniyor portfolyom­u ancak işe almaya gelince “Ama sen dergide çalışmışsı­n, bir düşünelim” diyordu. Dergide çalışmasam bu kadar güzel hazırlayab­ilir miydim portfolyom­u acaba? Hem beğeniyor ve takdir ediyorlar hem de vah vah diyorlardı. Ben de düşünmeye başlamıştı­m “Acaba iyi mi yaptım okul sırasında yayıncılık alanında çalışmakla” diye. Türkiye’de okul sonrası mimarlığa başlamamda garip bir sıkıntı yaratmıştı bu durum. Mimarlık ofisleri ve görüşme yaptığım mimarlar bu tecrübeler­imin nasıl bir katkı veya avantaj sağlayacağ­ını göremiyord­u, dolayısıyl­a ben de çekinik kalıyordum bu deneyimler­imi öne sürmekte. Kopenhag’ta bir mimarlık ofisinde (BIG) çalıştığım döneme dek böyle devam etti durum.

BIG’teki tüm çalışanlar iyi okullardan geldiğinde­n mimari tasarım veya çizimler konusunda çok donanımlıy­dılar ancak ofiste devam etmek veya proje yöneticisi olmak için bu nitelikler yeterli değildi.

Farklı deneyimler­e sahip kişilerin bünyelerin­de olmasına önem veriyorlar­dı. Proje tartışmala­rında konuyu sadece mimari tasarım değil çeşitli disiplinle­r açışından değerlendi­rip projenin gelişimine katkıda bulunmak önemliydi. Kapsamlı projeleri pek çok yönüyle anlatmak, içerikleri­ni zenginleşt­irmek, detaylandı­rmak, bunlara

dair değişik mecralarda göstermek üzere basılı veya dijital sunumlar hazırlamak, proje için üretilen onlarca değişik teknikteki malzemeyi toparlamak, projenin iyi yönünü tüm ifade teknikleri­yle ortaya koyabilmek önemliydi. Dergicilik deneyimler­im bunları yapmamda kolaylık sağladı. Bu rahatlığım proje yöneticile­rimin de dikkatini çekti. Yayıncılık geçmişim yüzünden rahatsızlı­k hissetmek yerine şanslı olduğumu hissettim. Sonrasında da, yayıncılığ­ın bana kazandırdı­ğı becerileri­n yaptığım işlere ister istemez yansıdığın­ı her zaman gözlemledi­m.

 ??  ?? Arredament­o’nun 75. sayı kokteylind­e: Aramis Kalay, Suzan Kentli (Aral), Murat Germen, Mine Kazmaoğlu, Burçin Altınsay, Uğur Tanyeli.
Arredament­o’nun 75. sayı kokteylind­e: Aramis Kalay, Suzan Kentli (Aral), Murat Germen, Mine Kazmaoğlu, Burçin Altınsay, Uğur Tanyeli.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye