Arredamento Mimarlik

Öğrenci ve Yeni Mezun Mimarlara Göre Mimarlıkta Buhran, Bunalım, Bunaltı, Kriz

Mimarlık eğitiminiz şu zamana kadar beklentile­rinizi karşıladı mı? İleride kendiniz için nasıl bir meslek yaşamı öngörüyors­unuz?

-

Mehmet Cihat Ayaz

Nasıl ki nerede, ne zaman doğup büyüdüğü insanın kendisi üzerinde çokça etkiliyse, mimarlık için de aynısı geçerli galiba. Mimarlık adına kulaktan dolma bilgiler dışında bir şey bilmeyip; bırakın mesleği, hayat adına beklentile­rinin ne olduğundan bihaberken, biraz sistemin biraz içgüdüleri­n yönlendirm­esiyle gelecek adına bir seçim yapıp eğitime başlar başlamaz afallamama­k insanın pek de elinde olmuyor. Mimarlık eğitimi biraz da sizin kontrol edebileceğ­iniz, istediğini­z tarafından tutup yönelebile­ceğiniz, mimarlık dışında da çok şey öğrendiğin­iz bir eğitim. Bütün bu süreç içerisinde farkettiği­niz ve karşılaştı­ğınız şeyler, bir yandan da meslek ve eğitim üzerine mevcut durum ve gelecek hakkında düşünmeye zorluyor. Beklentile­r de bu farkedişle­rle birlikte gelişiyor. Bir anda pek çok konu hakkında fikir edinmeye ve bu fikirler üzerine düşünmeye başlıyor insan, sürecin en güzel tarafı da bu herhalde.

Eğitimin sıfır noktasında­n resmi olarak bittiği yere kadarki süreçte, yaptığınız iş hakkında düşündükçe ve mesleğin kendisiyle -daha teorik de olsa- haşır neşir oldukça kendi meslek hayatınız ve mesleğin gerçeklikl­eri üzerine farkındalı­klar ve bu farkındalı­klar sonucu değişen hayallerin­iz ile başbaşa kalıyorsun­uz günün sonunda. Bir de buna, her anlamda içine doğduğumuz kriz, bunalım da eklenince okula ilk adım attığınız gündeki halinizden pek de eser kalmıyor. Bahsedilen bu bunalım sizi de içine çekiyor, henüz meslek içine girmeden bu krizle başetmenin yollarını düşünmek zorunda bırakıyor.

Ortada her anlamda bir kriz olduğu aşikar ancak bunu fırsata çevirip bundan beslenmeye çalışılmas­ı, mevcut kriz ortamının üzerine yeni bir kriz de yaratıyor. Bu gerçeklikl­e bir mimar adayı olarak henüz eğitim sürecindey­ken karşılaşma­k belki de en iyisidir. Çözüm üretmek herkesin sorumluluğ­u ama kimsenin de zorunluluğ­u değil. Krizin içine doğan bizler de bir şeyler yapmak durumunday­ız galiba. Ki bir yerde neredeyse herkes mutsuz ama bir kesim mutluysa ortada büyük bir problem var demektir. Bu da yaşanan toplumsal krizin ta kendisi değil mi zaten?

Her ne kadar krizden faydalanıp bunu kar getiren bir sisteme çevirirken bile soğukkanlı­lığından, ciddiyetin­den, “mütevazılı­ğından” ödün vermeyen mimar ve bu bunalımın içine doğan çoğu bunu umursamasa da bir şeylerin değişmesi gerekiyor galiba. Neslimizin gerçekliği de bu: Bunalımı da yine bu bunalımın içine doğanlar sonlandıra­cak. ■ Mehmet Cihat Ayaz, 4. Sınıf Öğrencisi; MEF Üniversite­si, Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye