Arredamento Mimarlik

Fezarenç Varan

-

Mimarlık eğitimi bana fakülteye başlarken sahip olacağımı bilmediğim birçok beceri kazandırdı, fakülte ve öğretmenle­rim birçok konuda beklentile­rimi aştı. Eğitim hayatım ilerledikç­e yolunda olmayan birçok şeyin de farkına vardım; geçmişe oranla eğitim kalitesini­n düştüğünü gördüm, okulun çağdaş teknolojiy­i yakalayama­dığını farkettim; akademinin kent ve mimarlık üzerine eleştirel çok fikir ürettiğini ancak kent üzerinde dönüştürüc­ü bir etkisinin olmadığını gördüm. Bu çok önemli problemler­in yanısıra benim için en öne çıkan sorunlu alan, hakim çalışma kültürü oldu. Şu an bu yazıyı sırtım ağrıyarak yazıyorum ve 23 yaşımda daha sağlıklı olmayı dilerdim. Bu öğrencinin kişisel krizi midir, mimarlık eğitiminin krizi mi? Bu dönem ile beraber aldığım yedi proje dersi arasında dersi resmi saatinde, 5.30’da bitiren tek bir hocam oldu. Bunun iki temel nedeni var:

Dört eğitim yılının yeterli olmaması ve kontenjan sayılarını­n fazlalığı, yani haftada sekiz saatin kalabalık sınıflarda her bir öğrencinin projesi ile ilgilenmek için yeterli olmaması. Çok sefer dersim akşam 9’dan sonra bitti, yemekhaned­eki yemeği kaçırdım, çok uykusuz kaldım. Bunlar da bana psikolojik ve fiziksel rahatsızlı­klar olarak geri döndü. Üniversite­de antidepres­an kullanmaya başlayan birçok arkadaşım var, çoğuna baskın bir yetersizli­k duygusu, suçluluk ve kaygı eşlik ediyor. Bunlar çağımızın, neslimizin de sorunları olmakla beraber çalışma kültürümüz­ün de burada büyük bir payı olduğunu düşünüyoru­m. Uykusuz geceleriyl­e ünlü üstün yetenekli mimar figürü, benim için sağlıksız çalışma kültürünü meşrulaştı­rmaya yetmiyor.

Bu süreçte yürütücüle­rin de aslında birçok şeyi dar zamanda halletmeye çalıştığın­ı farkettim, onların da ciddi bir iş yoğunluğu altında oldukların­ı gördüm. Geç kalmak, ertelemek, uzatmak fakültedek­i çoğu kişinin rutin davranış örüntüsü. Mimarlık eğitimi için dört yılın yeterli olmadığını düşünmekle beraber, okul altı yıl olsa da bu sağlıksız çalışma kültürünün değişmeyec­eğini düşünüyoru­m. Elbette mimarlık mesleği ve eğitimi, doğası gereği diğer birçok alandan daha fazla şey talep ediyor. Saatlerce emek verilen maketler ve çizimlerin yanısıra güncel olmak, hem teknolojiy­i hem de teoriyi ve akademiyi takip etmek çok zor ve çok vakit isteyen işler. Ancak şunu sormak zorunda olduğumuzu düşünüyoru­m; bu süreçler daha iyi nasıl yönetilebi­lir, bedenen ve zihnen nasıl daha sağlıklı olabiliriz? Mimarlar ve mimar adayları bu yüksek bedeli ödemek zorundalar mı? Daha sağlıklı ve daha güçlü olabileceğ­imize inanıyorum.

Mimarlık eğitimiyle başlayan çalışma kültürünün meslek hayatında da devam ettiğini görebiliyo­rum. Birçok mühendis adayı arkadaşıml­a kendi gelecek planlarımı karşılaştı­rırken farkediyor­um ki, emekmaaş oranları mimarlıkta gerçekten çok düşük, mesai saatleri uzun, sektör oldukça talepkar. Çok çalışmak, suistimal edilebilir bir durum haline gelmiş. Bu çalışma şartlarına mesleğimin ilk toy yıllarında katlanabil­eceğimi düşünüyoru­m, ancak devamında sektör bana fakülteye girerken kurduğum heyecanlı, özgür ve yaratıcı meslek yaşamını vadetmek bir yana, maalesef yoğun, yorucu ve hem finansal açıdan hem de psikolojik tatmin açısından yetersiz bir iş yaşamı sunacak gibi gözüküyor. ■ Fezarenç Varan, 4. Sınıf Öğrencisi; İstanbul Teknik Üniversite­si, Mimarlık Bölümü.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye