F. Pınar Arabacıoğlu
1
İlginçtir ki sorunun üzerinde uzunca düşündükten sonra beni gerçekten “heyecanlandıran” bir konu bulamadım. Kızdığım, eleştirdiğim uygulamalar olabiliyor. Elbette zaman zaman hukuki kazanımlar ile sevinmekle beraber, kızgınlıkların daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Bunun da hayata dair genel kızgınlıkların mimarlık dünyasına da yansıması olduğunu düşünüyorum. Heyecanlanmadığımız gibi memnuniyetsizlik oranımız da arttı. Herhalde bir süredir en heyecan verici konu artık dünyanın her köşesindeki mimarlık olaylarını haberlerini ve tasarımlarını takip edebiliyor olmamız.
2-3
Kesinlikle yeni bir söylem üretemediğimizi söyleyebilirim. Tekrarlar ve tekrarların yeniden yorumlanması ile hayatımıza devam ediyoruz. Ekonominin bu tıkanma sürecinden çok da ayrıştırılamayacağı görüşündeyim.
Zira yeniyi üretmek için öncelikle hayatta kalmayı önemsemiyor, risk almaktan çekinmiyor olmamız gerekir. Mimarlığın yenilikçi cesaretini kaybettiğini düşünüyorum.
4
Elbette ekonomik koşullardan bağımsız nedenleri de olabilir. Zaman ile birlikte gelen tüketme alışkanlıklarımız heyecanların veya yeniliklerin etki süresini oldukça azaltıyor olmalı. Ekonomik koşullardan bağımsız olamayacak sosyal, kültürel, politik sebepler de sayılabilir. Her bilgiye, her yeni malzemeye, her yeni teknolojiye anında ulaşabiliyor olmak aynılaşmayı beraberinde getiriyor.
5
Yukarıda bahsedilen sorunlar Türkiye özelinde zirvede yaşanıyor muhakkak. Çok sayıdaki mimarlık okulundan mezun olan çok sayıdaki genç mimar ve onların çalıştığı ya da çalışamadığı ya da çok hızlı bir biçimde içinden geçtiği çok sayıdaki iş yapan/ yapmayan mimarlık bürosu da bu üretim tıkanıklığına, tekelleşmeye, yeniyi üretememeye epeyce destek oluyor.
6
Dünyanın genelinde nitelik problemi artmakta, popüler olmanın nitelik gerektirmediği bir dünya var artık. Medya bir yana, sosyal medyanın büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Sadece üretimin değil, üretilenin eleştirisinin de çoğu zaman isimsiz olarak çeşitli platformlarda dile getirilebildiği açıklıkta bir medya ortamı var. Eskiden eleştiri yapanlar iki düşünüp bir söylemek nezaketi içerisindeyken, günümüzde kişiler hiç düşünmeden her şeyi söyleme hakkına sahip olduğunu düşünüyor. Öyle söylemlerle karşılaşıyoruz ki her zaman yanında olduğum ifade özgürlüğünün bile sınırlarını düşünmek gerekiyor çoğu zaman.
7
Ekonomik düzelme büyük faktör olmakla birlikte, niceliğin azalması da niteliği artırabilir. Mimarlık eğitimi alanından bakıldığı zaman bu kadar mimarlık okulu olmamalı, bu kadar öğrenci mezun olmamalı, ara eleman yetiştirecek kurumlara yönelinmeli, meslekte tek tip yerine donanımlı ama özellikli ve çeşitli alanlarda meslek insanları yetiştirilmeli diye düşünüyorum. ■ F. Pınar Arabacıoğlu, Doç.Dr., Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi.