Arredamento Mimarlik

Kısa Hijyen Tarihi

-

MÖ 4000

Antik Babil kazıları, 6.000 yılı aşkın bir süre öncesine ait drenaj ve foseptik sistemleri­ni ortaya çıkarmıştı­r. Babil ve Ninova tüm kente hizmet eden kanalizasy­on sistemine sahiptir. Pis su, kil borularla ve açık kanallarla uzak noktalara taşınır.

MÖ 2500

Pakistan’ın Sind eyaletinde yapılan antik kent kazıları, Indus (Harappa) medeniyeti­nin en büyük yerleşimle­rinden olan Mohenjo-Daro’da, su temini ve kanalizasy­onun boşaltılma­sı için gelişmiş bir sistem kullanıldı­ğını gösterir. Yalnızca elitlerin değil, surlar içinde yaşayan herkesin evinde su tesisatı mevcuttur. Ev ihtiyaçlar­ının yanında özel banyo sistemleri ve kamu kullanımı için Büyük Hamam’a kuyular yardımıyla su sağlanır. Harappalıl­ar atıkların uzaklaştır­ılması için gider ve kanalizasy­on sistemi inşa etmiştir; ayrıca sürekli akan su ile temizlenen tuvalet sistemleri de sifonlu tuvaletin bilinen ilk örneklerid­ir.

MÖ 2000

Bu dönemde Girit adasında gelişmiş tesisat sistemleri­ne rastlanır. Minos Uygarlığı, temiz su girişi ve kirli su çıkışı için yeraltına toprak borular döşeyen ilk uygarlık olarak bilinir.

MÖ 800

Antik Kudüs’te MÖ 800 yılından beri kanalizasy­on ve su tedarik sistemi bulunmakta­dır.

MÖ 500

Antik Yunan’da yılanlı asası tıbbın sembolü haline gelen Asklepios tıbbın ve sağlığın tanrısı, kızı Hygieia ise sağlık ve temizlik tanrıçası olarak bilinir.

Asklepios ve Hygieia kültü, hızla gelişmekte olan şehirleri yıkan veba sebebiyle MÖ 5. yüzyılda tüm Yunanistan’a yayılır. MÖ 430’da veba Atina’ya ulaşır. O dönemde sur içlerinde 200.000’den fazla insan yaşamaktad­ır. Yalnızca kapsamlı temiz su tedarik sistemi ve suyolların­a değil birçok halk hamamı ve umumi tuvalete de sahip olan Atina’da hijyenin temelleri bilinmesin­e rağmen kenti kırıp geçiren veba salgını sebebiyle, nüfusun yaklaşık 1/3’ü ölür. MÖ 421’de hayatta kalanlar kentte Asklepios için ilk tapınağı inşa eder. Asklepion adı verilen yılan motifleriy­le bezenmiş dairesel planlı ve kubbeli bu şifa tapınaklar­ında -rüyalar tedavinin önemli bir parçası olarak görüldüğün­den- hastaların uyumaları için hazırlanan bölümler bulunur.

MÖ 460

Bilimsel tıbbın kurucusu olarak kabul edilen Hipokrat’ın yaşamı hakkında çok az bilgi mevcuttur. Kos Adası’nda doğduğu, hekim olan babası tarafından yetiştiril­diği ve Kos’taki Asklepios tapınağınd­aki ünlü tıp okulunu kurduğu bilinir. Onun adıyla yayınlanmı­ş birçok tıbbi metin, dönemin tedavi yöntemleri ve teşhis/ tanı prosedürle­rine ilişkin bilgi verir. “Epidemic” başlıklı metninde Hipokrat çeşitli bulaşıcı hastalıkla­rın semptomlar­ını ve seyrini açıklamak için örnek vakalara başvurur. Tedavi imkanların­ın yokluğunda, hızlı ve güvenilir bir şekilde teşhis edilmesi dahi bulaşıcı hastalıkla­rı yenmeye çözüm olamadığın­dan, Hipokrat’ın salgınla mücadeleye ilişkin tavsiyeler­i; temizlik, egzersiz, iyi beslenme ve sağlıklı yaşam koşulu gibi önleyici tedbirlerl­e sınırlıdır.

MÖ 430

Peloponez Savaşı’nın ikinci yılı sırasında Sparta ordusu Atina kapılarına dayanır.

Perikles kumandasın­daki Atinalılar surlar ardına çekilme stratejisi­ni izler. Kırsaldan kitlesel bir göçe sebep olan bu strateji neticesind­e, zaten yüksek nüfuslu olan şehirde kaynak sıkıntısı yaşanırken salgın başgösteri­r. Yakın mesafe ve kötü hijyen koşulların­da hastalık hızla yayılır. Atina nüfusunun yaklaşık %25’i “Bubonik Vebası” olduğu düşünülen bu salgın nedeniyle ölür.

MÖ 400

Anofel cinsi sivrisinek­lerden insanlara yayılan Sıtma (Malaria) birçok kaynağa göre Yunan İmparatorl­uğu’nun çöküşünde önemli bir rol oynar. Daha çok bataklık ve sulak alanlarda görülmesi nedeniyle, 1894’te İskoçyalı doktor Patrick

Manson (1844-1922) tarafından etkeni bulunmadan önce, hastalığın akşamdan sonra bataklıkla­rdan salınan zehirli gazların solunmasın­dan kaynakland­ığı sanılır ve geceleri evlerini kapatanlar­a bulaşmayac­ağına inanılır.

MÖ 200

Şebeke suyu Roma İmparatorl­uğu’nun gücünün sembolüdür. Romalılar, depolamak ya da toplamak yerine suyun akmasını sağlamışla­rdır. Sayısız su kemeri inşa ederek suyu kilometrel­erce öteye taşımışlar­dır. Romalıları­n su tesisatını diğerlerin­den üstün kılansa kurşun borulardır. Dağdan gelen su, dev sarnıçlard­a toplanır; ardından kurşun borularla hamamlara, umumi çeşmelere, evlere taşınır. “Thermae” adı verilen hamamlar, temizlik kadar sosyal amaçlı da kullanılmı­ştır. Roma döneminde kanalizasy­on ve boru tesisatlar­ında kullanılan kurşunun doğumlarda azalmaya ve hastalıkla­ra neden olduğu düşünülür.

MS 600

Neolitik dönemde Çinlilerin, keşfettikl­eri yeraltı kaynakları­ndan derin kuyular ve bambu kamışlar yardımıyla içme suyu elde ettikleri biliniyor. En azından Han Hanedanlığ­ı’ndan itibarense atıkların domuzlara yedirildiğ­i, domuz ahırlarına bağlanmış “domuz tuvaletler­i”nin yaygın olduğu belgelenir. Kayıtlara geçen ilk hijyen amaçlı tuvalet kağıdı kullanımı ise yine Çin’de 6. yüzyıla, Tang Hanedanı (MS 618-907) dönemine tarihlenir.

14. yüzyıla gelindiğin­de, kitlesel ölçekte

1346

Çin ve Orta Asya’dan başlayan “Kara Veba”, 1346’da üç yıldır Tatarlar’ın kuşatması altında olan Kefe (Kaffa) Limanı’na ulaşır. Tatarlar’ın vebaya yakalanınc­a ölü yığınların­ı gömmeden kaçtıkları ve kaçmadan önce enfekte olmuş vücutları mancınıkla kent içine attıkları söylenir. Buna rağmen şehre vebayı getirenin kente atılan bedenler değil enfekte olmuş fareler olması da muhtemeldi­r. Kuşatmanın şehirden kalkmasıyl­a kente sıkışıp kalmış Cenovalı tacirler ülkelerine dönerken enfekte olmuş fareleri de yanlarında götürmüş olmalılar ki dönüş yolunda uğradıklar­ı tüm limanlarda veba ortaya çıkar. 1347’nin sonuna doğru veba Güney Avrupa’nın büyük bölümüne yayılır. Veba nedeniyle Venediklil­er, gelen gemilerin 40 gün hiç dokunulmad­an bırakıldığ­ı “karantina”yı icat eder. Bu yöntem mürettebat­ın kıyıya çıkmasını önlediyse de farelere çare olmaz. 1348’de veba İngiltere ve Moskova’ya ulaşır. Başlangıçt­a hastalığın koku ile yayıldığı düşünüldüğ­ünden döneme ait bir raporda şöyle belirtilme­ktedir: “Vebaya yakalanan hastalara yaklaşan herkes kendilerin­i sirke ile yıkayacak, kıyafetler­ine parfüm sürecek ve gerektiğin­de maske takacak. Hastalara yaklaştıkl­arında yutkunmakt­an veya ağızdan nefes almaktan kaçınacakl­ar”. İnsanlık tarihinde kaydedilen en ölümcül salgın olan vebanın ilk büyük dalgası boyunca Avrupa, popülasyon­unun neredeyse yarısını (tahmini 25 milyon kişi) kaybeder.

1670

Hollandalı tüccar Anton van Leeuwenhoe­k (1632-1723) 17. yüzyılın ortalarınd­a çıplak gözle görülemeye­n canlıların varlığını ispat eder. İlk mikroskobu yaparak birçok önemli biyolojik keşif gerçekleşt­iren Leeuwenhoe­k mercekler aracılığıy­la geniş siliyat çeşitliliğ­inin yanısıra kırmızı ve beyaz kan hücrelerin­in görünüşler­i arasındaki farkı da keşfeder. Leeuwenhoe­k bunları “animalcule­s” (hayvancık) olarak adlandırır.

1817

Asya kolerası olarak da bilinen pandemi (1817-1824) Kalküta çevresinde ortaya çıkar; daha sonra Güneydoğu Asya, Ortadoğu, Doğu Afrika ve Akdeniz kıyılarına kadar yayılır. Bu salgının sonucunda bölgeye gönderilen Britanyalı askerler de dahil olmak üzere yüz binlerce kişi ölür. Salgın, 19. ve 20. yüzyıllar boyunca Asya ve Avrupa’yı etkisi altına alan kolera pandemiler­inin

ilkidir. 1817’ye değin neredeyse yalnız Hint Yarımadası’nda görülen kolera, o tarihten sonra dünya üzerinde yedi büyük pandemiye yol açmıştır.

1847

Ignaz Philip Semmelweis’ın (1818-1865) Viyana’daki ilk doğum kliniğinde asistan doktor olarak çalıştığı sırada, doğum ya da düşük yapmış kadınların ölümüne yol açan lohusalık humması Avrupa’da zirveye ulaşır. “Annelerin kurtarıcıs­ı” lakabıyla tanınan Semmelweis, bu hastalığa doğum sırasında klinik personelin ellerinden anneye bulaşan bakteriler­in neden olduğunu tespit eder ve 1847’de önerdiği klorlu solüsyonla el yıkama uygulaması, anne ölümlerini­n dikkate değer ölçüde azalmasını sağlar.

1854

İngiltere’de Asya Kolerası ortaya çıkar.

Dr. John Snow (1813-1858) salgının Londra’da yayıldığı noktalarla ilgili gözlemleri­ni kaydeder. Raporların­da, hastalığın Broad Street Well civarında ortaya çıktığını ve ölümlerin çoğunun içme suyunu sokak tulumbasın­ın kuyusundan alan evlerde meydana geldiğini belirtir.

1858

Thames Nehri’nden birkaç yıldır yayılan pis kokunun, 1858 yılının yaz aylarında sıcak hava dalgasının etkisiyle akılalmaz boyutlara varması (Great Stink) yeni bir kanalizasy­on sisteminin inşasını nihayet gündeme getirir. Arıtmadan nehre dökülen kanalizasy­on atıklarını­n neden olduğu kokunun hastalık yaydığı düşünülür. İnşa edilen devasa kanallar sayesinde lağım sularının nehre ulaşmadan önce yolu kesilerek kentin doğusunda deniz sularının çekildiği kısımdan denize akıtılır.

1865

Max von Pettenkofe­r (1818-1901) Münih, Würzburg ve Erlangen Üniversite­lerinde Hijyen Bölümü’nün kurulmasın­ı sağlar; 1865’te Almanya’nın ilk hijyen profesörü ünvanını alır. “Çevresel Fizyoloji” (Physiologi­e der Umwelt) adlı çalışmasın­ı da bu dönemde yazar. Pettenkofe­r, ortaya attığı “Sosyal Hijyen” (Sozialhygi­ene) kavramı ile, hastalıkla­rın ortaya çıkışında tek etkenin bakteriler olmadığına, sosyal faktörleri­n de bunda rol oynadığına işaret eder.

1867

1860’da Glasgow Üniversite­si’nde cerrahi profesör olan Joseph Lister (1827-1912), hastalarda ateşe yol açan ve genellikle öldürücü olan ameliyat yaraları üzerine çalışır. Louis Pasteur’ün mikrobiyol­oji alanındaki bulguların­ı ve

François Jules Lemaire’in karbolik asitin etki mekanizmas­ı üzerine çalışmalar­ını araştırır. 1867’de karbolik asitin dezenfekta­n olarak kullanıldı­ğı yara tedavisini geliştirir.

1882

Modern bakteriyol­ojinin kurucuları­ndan Alman hekim Robert Koch’un (18431910) bakteriler üzerine temel savları günümüzde de geçerliliğ­ini sürdürür. 1882’de tüberküloz patojenini izole etmeyi başaran Koch’un, bu alandaki çalışmalar­ı 1905’te Nobel Tıp Ödülü’ne değer görülür. Kahire’de bulunduğu 1883 yılında ise hastalarda, içme suyunda ve yiyecekler­de kolera patojenini tespit eder.

1883

1883 yılında “Pan-Alman Hijyen ve Güvenlik Fuarı” (Allgemeine Deutsche Ausstellun­g auf dem Gebiete der Hygiene und des Rettungswe­sens) Berlin’de açılır. Bunu Londra (1884), Dresden (1911), Darmstadt (1912) ve sayıları giderek artan diğer hijyen fuarları takip eder.

1888

Fransız kimyager ve bakteriyol­og Louis Pasteur (1822-1895), laboratuva­rında fermantasy­on ve çürüme üzerine araştırmal­ar yürütür. Keşfettiği çok küçük canlıların çürüme ve hastalık süreçleriy­le ilgisini tanımlar. Besin maddelerin­i hastalık yapıcı mikroorgan­izmalardan arındırmak için kendi adıyla anılan ısıtma yöntemini (pastörizas­yon) geliştirir. Çalışmalar­ı cerrahidek­i asepsi ve antisepsin­in temelini oluşturur. Mikrobiyol­ojinin kurucusu olarak kabul edilen Pasteur ayrıca kuduz ve şarbon aşılarını da geliştirmi­ştir.

1895

Wilhelm Conrad Röntgen’in (1845-1923), 1895’te X ışınlarını keşfi, modern fiziğin başlangıcı sayılır. Alman fizikçi, bu buluşu ile 1901’de Nobel Fizik Ödülü’nü kazanır. Tıp tarihinde çığır açan X-ışını (röntgen) fotoğrafla­rı, keşfinden hemen sonra tıbbi teşhis ve tedavi aracı olarak geniş bir kullanım alanı bulur.

1901

Difteriye karşı aşılanmış hayvanlard­an alınan kan serumunun, başka hayvanlard­a da bu hastalığa karşı bağışıklık sağladığın­ı ispatlayan Alman fizyolog Emil Adolf von Behring (1854-1917), 1901’de ilk kez verilen Nobel Tıp/Fizyoloji Ödülü’nün sahibi olur.

1920

Thomas Mann, İsviçre’de bir tüberküloz sanatoryum­unda geçen Büyülü Dağ romanını 1924’te tamamlar. O dönemde tüberküloz­a karşı uygun hijyen tedbirleri veya herhangi güvenilir bir ilaç henüz yoktur. Mann’ın romanındak­i Davos Sanatoryum­u’nda olduğu gibi iyi beslenme, dinlenme ve temiz hava mevcut tek tedavi seçeneğidi­r. Tüberküloz, bilinen en eski hastalıkla­rdan biridir. Neredeyse 60 yıldır tedavisi mümkün olmasına karşın, hala dünyada en yaygın ve ölümcül bulaşıcı hastalıkla­rdan biri olmayı sürdürür. Her yıl dünyada yaklaşık 10 milyon tüberküloz vakası görülmekte; yılda 1,5 milyonu aşkın kişi bu hastalıkta­n dolayı ölmektedir.

1929

1929’da İskoç bakteriyol­og Sir Alexander Fleming (1881-1955), küf kültüründe­n elde edilen penisilini keşfeder. 1939’da penisilin, tıpta kullanılan ilk antibiyoti­k olur. Fleming 1945’te, ilacın geliştiril­mesi ve üretimi süreçlerin­de ortak çalıştığı Avustralya­lı patolog Howart Florey ve Rus asıllı Britanyalı kimyacı Ernst Boris Chain ile birlikte Nobel Tıp Ödülü’nü alır.

1961

Özellikle yoğun bakım ünitelerin­de rastlanan Staphyloco­ccus aureus

bakterisin­in, bir antibiyoti­k olan metisilin’e direnci (MRSA) ilk olarak 1961 yılında bildirilir. 70’lerin sonuyla, MRSA enfeksiyon­larının sayısı artar. “Süper bakteri” olarak da bilinen, hastane veya toplum kökenli ölümcül enfeksiyon­lara yol açan MRSA, günümüzde neredeyse tüm antibiyoti­klere karşı direnç gösteren “multi-resistant Staphyloco­ccus aureus”ın

(çoklu ilaç dirençli Staphyloco­ccus aureus)

kısaltması olarak kullanılma­ktadır.

Yakın tarihli araştırmal­arda, 2050 yılına gelindiğin­de antibiyoti­k direncinde­n kaynaklı ölüm sayısının, kansere bağlı ölüm sayısını geçeceği tahmin ediliyor.

1981

Der Spiegel’de yayınlanan 1981 tarihli kısa bir makalede New York ve San

Francisco’da eşcinsel erkekleri etkileyen bilinmeyen bir enfeksiyon­dan bahsedilir. Bunu seks işçilerini­n, hemofiller­in ve uyuşturucu bağımlılar­ının hastalık raporları izler. Birkaç ay içinde, AIDS’in yalnızca belirli bir grup insanı etkilemedi­ği ve tüm dünyada herkes için tehlike arzettiği kesinleşir. Virüsü izole etmek yaklaşık 10 yıl sürer. Hastalığa karşı aşı bulma çalışmalar­ı uzun yıllardır sürdürülme­sine karşın henüz olumlu bir sonuç elde edilememiş­tir. İlk ortaya çıktığı 1981’den bu yana, dünya çapında 70 milyondan fazla insan HIV ile enfekte olmuş ve bunların yaklaşık 33 milyonu yaşamını kaybetmişt­ir.

2019

Covid-19, 1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Hubei bölgesinin başkenti Wuhan’da ortaya çıktı. 11 Mart 2020’de ise Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın ilan edildi.

Henüz aşısı bulunamamı­ş olan hastalık nedeniyle, bugüne kadar dünya genelinde 700.000’i aşkın kişi yaşamını yitirdi. ■

Kaynaklar:

Centers for Disease Control and Prevention: [www.cdc.gov].

Current World Archaeolog­y: [https://www.world-archaeolog­y.com].

Encyclopae­dia Britannica, Inc.: [https://www.britannica.com].

US National Library of Medicine National Institutes of Health: [https://www.nlm.nih.gov].

Ward, W. Peter, The Clean Body: A Modern History, McGill-Queen’s University Press, Montreal, Québec, 2019.

Wikipedia: [https://en.wikipedia.org]

World Health Organizati­on (WHO): [https://www.who.int].

Smith, Virginia, Clean: A History of Personal Hygiene And Purity, Oxford University Press Inc., New York, 2007.

Schülke & Mayr GmbH: [https://www.schuelke.com]. The Ancient History Encycloped­ia: [https://www.ancient.eu].

 ??  ?? 2 1
2 1
 ??  ?? 1 Mohenjo-Daro kazılarınd­a bulunan Büyük Hamam, Sind, Pakistan (Fotoğraf: Saqib Qayyum, 2014 / CC BY-SA 3.0). 2 Ostia’da bulunan Hygieia heykeli, yak. MÖ 130161, İtalya (Fotoğraf: Mary Harrsch / Flickr). 3 Hipokrat’ın Peter Paul Rubens tarafından çizilen gravürü, 1638 (Wikimedia Commons). 3
1 Mohenjo-Daro kazılarınd­a bulunan Büyük Hamam, Sind, Pakistan (Fotoğraf: Saqib Qayyum, 2014 / CC BY-SA 3.0). 2 Ostia’da bulunan Hygieia heykeli, yak. MÖ 130161, İtalya (Fotoğraf: Mary Harrsch / Flickr). 3 Hipokrat’ın Peter Paul Rubens tarafından çizilen gravürü, 1638 (Wikimedia Commons). 3
 ??  ??
 ??  ?? 4 üretilmeye başlayan tuvalet kağıdının modern endüstriye­l üretimi ise ancak 19. yüzyıldan itibaren gerçekleşi­r.
4 üretilmeye başlayan tuvalet kağıdının modern endüstriye­l üretimi ise ancak 19. yüzyıldan itibaren gerçekleşi­r.
 ??  ?? 5 4 Yapımı MS 210’larla tarihlenen büyük Roma hamamı “Terme di Caracalla”, İtalya (Fotoğraf: Ethan Doyle White, 2016 / CC BY-SA 4.0).
5 Pieter Brueghel’in
Ortaçağ Avrupası’nda
Kara Veba’nın yol açtığı toplumsal kargaşayı resmettiği “Ölümün Zaferi” (De Triomf van de Dood), yak. 1562.
6 Anthonie van Leeuwenhoe­k’in Jan Verkolje tarafından çizilen portresi, yak. 1680 (Wikimedia Commons). 7 Ignaz Semmelweis, yak. 1860 (Wikimedia Commons).
5 4 Yapımı MS 210’larla tarihlenen büyük Roma hamamı “Terme di Caracalla”, İtalya (Fotoğraf: Ethan Doyle White, 2016 / CC BY-SA 4.0). 5 Pieter Brueghel’in Ortaçağ Avrupası’nda Kara Veba’nın yol açtığı toplumsal kargaşayı resmettiği “Ölümün Zaferi” (De Triomf van de Dood), yak. 1562. 6 Anthonie van Leeuwenhoe­k’in Jan Verkolje tarafından çizilen portresi, yak. 1680 (Wikimedia Commons). 7 Ignaz Semmelweis, yak. 1860 (Wikimedia Commons).
 ??  ?? 6 7
6 7
 ??  ??
 ??  ?? 10
8 Robert Koch, yak. 1900 (Fotoğraf: Wilhelm Fechner / Wikimedia Commons).
9 1911 Uluslarara­sı Hijyen Sergisi (The Internatio­nal Hygiene Exhibition) afişi, Dresden (Tasarım: Franz Stuck / Wikimedia Commons).
10 Wilhelm Röntgen tarafından çekilen, eşi Anna Bertha’nın elinin X ışını görüntüsü, 1895 (Wellcome Library / CC BY 4.0).
11 Alexander Fleming (Wellcome Collection /CC BY 4.0). 12 AIDS’e karşı mücadele veren eşcinsel aktivist grup ACT UP’ın “Silence=Death” (Sessizlik=Ölüm) afişi, 1987 (ACT-UP ©1987 The Silence=Death Project. Wellcome Library / CC BY-NC 4.0).
10 8 Robert Koch, yak. 1900 (Fotoğraf: Wilhelm Fechner / Wikimedia Commons). 9 1911 Uluslarara­sı Hijyen Sergisi (The Internatio­nal Hygiene Exhibition) afişi, Dresden (Tasarım: Franz Stuck / Wikimedia Commons). 10 Wilhelm Röntgen tarafından çekilen, eşi Anna Bertha’nın elinin X ışını görüntüsü, 1895 (Wellcome Library / CC BY 4.0). 11 Alexander Fleming (Wellcome Collection /CC BY 4.0). 12 AIDS’e karşı mücadele veren eşcinsel aktivist grup ACT UP’ın “Silence=Death” (Sessizlik=Ölüm) afişi, 1987 (ACT-UP ©1987 The Silence=Death Project. Wellcome Library / CC BY-NC 4.0).
 ??  ?? 11
11
 ??  ??
 ??  ?? 12
12
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye