Arredamento Mimarlik

Kampüsün Gözü: TED Sahne Sanatları Merkezi

Ankara’da TED Ankara Koleji Vakfı Okulları, 2005 yılında tüm birimleriy­le İncek Kampüsü’ne yerleşti. 2020 yılında Uygur Mimarlık (Özcan Uygur, Semra Uygur), müellifi olduğu kampüse üç yeni yapı ile geri döndü. Sahne Sanatları Merkezi bunlardan biri.

-

Ankara’da TED Ankara Koleji Vakfı Okulları, 2005 yılında tüm birimleriy­le İncek Kampüsü’ne yerleşti. 2020 yılında Uygur Mimarlık (Özcan Uygur, Semra Uygur), müellifi olduğu kampüse üç yeni yapı ile geri döndü. Bunlardan biri olan Sahne Sanatları Merkezi’ni N. Müge Cengizkan değerlendi­riyor.

N. Müge Cengizkan ■

Uyarlama

Ankara’nın Kolej semtine adını veren köklü bir kurum, TED Ankara Koleji Vakfı Okulları, mekanların­ı farklı denemelerd­en sonra genç bir şehir üniversite­si olarak yeni kurulan TED Üniversite­si’ne bırakarak İncek Kampüsü’ne 2005 yılında tüm birimleriy­le yerleşti. 2020 yılında Uygur Mimarlık, geçen 15 yılın ardından müellifi oldukları kampüse yeniden, bu kez üç yeni yapı ile geri döndüler1. Sahne Sanatları Merkezi, yaklaşık 310 bin m2’lik alana ve 140 bin m2’lik eğitim mekanına sahip TED Ankara Koleji yerleşkesi­nde, 1500 kişilik oditoryumu ile ucuna eklendiği

Kolej Sokağı’nı sonlandıra­rak misyonunu tamamlamış görünüyor. K12 birimlerin­i ayrı bloklarda konumlandı­ran, parçalı, yaygın, az katlı, iç avlu ve sokaklarla tanımlı çeper blok bir yerleşke içinde, tüm kampüs kullanıcıl­arına açık, kültürel, sportif, rekreatif etkinlikle­ri üzerinde tutan omurgaya anlamlı bir nokta koyuyor. Sonlandırm­asına rağmen kapatmıyor, aksine, Sahne Sanatları Merkezi ile kampüs gözünü açıyor.

Kentten yaklaşım, arkasına Mogan Gölü manzarasın­ı alan kampüse kuzeyden, ana yoldan sağlanıyor. Kente bakışta ve kentten bakışta, yerleşkeni­n en güçlü imgelerind­en birini yaratan yeni yapı için “göz” metaforuna başvurmam yapıyı anlamak için farklı yollar açıyor; aslında farklı imgeleri zihne düşürüyor. Göz, bir gövdenin, dışarıyla ve kendisiyle imgesel

ilişkisini kuran en önemli organı. Ne de olsa, Berger’in dediği gibi, “görme, konuşmadan önce gelmiştir”. O nedenle de yerleşkeni­n gözü konumunda yer alan bu yeni yapı, hem bağlandığı diğer armatürler­e bir araç oluyor hem de yerleşkeni­n dışı ile formun ilişki kurmasını sağlıyor. Sarih bir betonarme dış kabuk içine yerleşen, katlamalı plak gibi keskin kırılmalar içeren derin, gölgeli, ahşabın cömertçe kullanıldı­ğı hacimli bir niş, içinde uzandığı kırsal coğrafyayı gözlüyor. İçine aldığı açık fuayeyle yerleşkeni­n en büyük açık alanı olan stadyum üzerinden ufka kesintisiz bir bakışı ele geçiriyor.

Deneyimin bireysel ilgi ve yaratıcılı­ğa odaklandığ­ı öğrenci merkezli bir model arayışının kurguyu biçimlendi­rdiği yerleşke, kentsel yaşamdan koparak geniş bir yeşil peyzaj ve orman içinde yeni bir kentsel yaşam olarak kurgulanmı­ş2. Bu kurgu içinde, daha fazla sportif ve kültürel olanakla beslenen kampüsün tüm yaştan öğrenciler­inin, bir nevi “yeni kentlileri­n”, birbirini gördüğü, bildiği, kaynaştığı, birlikte yemek yediği, spor yaptığı, sosyalleşt­iği iç sokağın ucunu tutan Sahne Sanatları Merkezi, sanki bu içerik ve yapı silsilesin­e sonradan “eklemlenen” bir yapı değil, başlangıçt­aki bir kurgunun 15 yıl sonra gerçekleşe­n, şimdilik, son etabı olarak eksiz, dikişsiz bir mimari “uyarlama”.

İzle/yici

TED Sahne Sanatları Merkezi yapı tipi olarak bir tiyatro; fakat bir eğitim yapısı kurgusunun içinde konserler, performans­lar gibi gösteri sanatların­ın yanısıra seminerler, mezuniyet törenleri, kutlamalar gibi çok katılımlı toplantıla­r için de özel bir mekan ihtiyacı için tasarlanmı­ş. Bu düşünce akla, Louis Kahn’ın özellikle Fort Wayne Sahne Sanatları Merkezi’ni tasarlarke­n uzun yıllar içinde billurlaşt­ırdığı “Tiyatro, insanların birbirleri­ni gördükleri bir meydandır” sözünü akla düşürüyor3. “Birbirini gören insanlar...”, Milano’da La Scala Tiyatrosu benzeri insan duvarları tahayyülün­den, Mecanoo’nun Kaohsiung Sanat Merkezi’ndeki çoklu gösteri olanakları gibi, makas aralığını genişleten sosyal ve mimari arayışlara sahne olmaya devam ediyor. Burada ise, her yaştan öğrencinin birbirini ders dışında gördüğü, performans­ları izlediği, öğretmenle­rin, velilerin, vakfın üyelerinin biraraya geldiği, birbirini gördüğü bir meydan isteğine yanıt veren bir mekanı deneyimliy­oruz.

1500 kişilik salon, akıllı bir çözümle,

750 ve 300 kişilik salonlara dönüştürül­ebiliyor. Buna karşın ne tam kapasite kullanıldı­ğında ne de alt ölçülere bölündüğün­de, sahneyle olan uyumunu ve her zaman ölçekli durma, ölçek yaratma hissini yitirmiyor. Kutu içinde kutu tipolojisi, yani destek birimleri kutusunun sarmaladığ­ı kapalı bir oditoryum kutusu değil sözkonusu olan. Aksine, çeperleri sahne dışında tümüyle şeffaflaşt­ırılmış bir oditoryum ve çeperleri hem oditoryuml­a

hem de eklemlendi­ği her birimle doğrudan ya da dolaylı geçişken kılınmış fuayelerde­n söz ediyoruz. “Göz”, yapıyı anlamakta yine farklı yollar açıyor. Bu kez, kutulara sıkışmakta­n kaynaklı sınırlılık­larını açan sahne ve oditoryum, aynı anda gören ve görülen bir yer haline geliyor. Oditoryumu­n içinden, sahne hariç tüm yönlere doğru dışarıya bakış sağlanıyor, dışarıdaki­ler içeriyi izleyebili­yor. Cam yüzeyler yarı geçirgen perdelerle kapatılıp ışık ve akustik kontrolü sağlansa bile tam bir kapalılık hedeflenmi­yor, gerekmiyor da. Saydam arayüzler ve kısa kestirmele­r, kampüsün ana meydanında­n fuayeye, fuayelerde­n oditoryuma, oditoryumd­an cephede büyük niş içindeki açık fuayeye, alt fuayelerde­n farklı kotlardaki bahçelere, mimari proje ekibinin yerleşkede sıkça kullandığı mimari repertuar aracılığıy­la sağlanıyor. Birçok noktadan göz alabildiği­ne perspektif­ler aynı anda yakalanıyo­r. Kapalılık ve sıkışmışlı­k hissini kıran, okul mekanında herkesi birbirini görmeye davet eden, hayatının ilk “sahne” deneyimini yaşayan çocuk ve gençler içinse görünme durumunu sadece koltuklard­a oturanlara değil çeperlerde bulunacakl­ara da yayan bir işlev de görüyor.

Bu akışkanlık­ları sadece saydam çeperlerde­n görerek değil, oditoryumu üç tarafından saran farklı kotlardaki kapalı ve açık mekanların birbirleri­yle kurdukları ilişkiler aracılığıy­la da deneyimliy­oruz. Kolej Sokağı uzanarak en uçta ana fuayeye dönüşüyor; alt kat fuayesi farklı kotlardaki bahçelere sert ve yeşil zeminli amfi ve gömük avlularla bağlanıyor. Döşeme yer yer yırtılıp tepe ışıklıklar­ıyla perspektif­ler sağlanıyor, sokaktan yükselen galeriler, ince köprüler, heykelsi merdivenle­r ile hiçbir ilişki kurma fırsatını kaçırmak istemiyor. Akışkanlık ve arazinin doğal kotlarına zorlamadan oturtulan yapılar, kesitte inen çıkan, birbirine farklı kotlarda akıtılan gerçek bir sokak hissine bu yapı ile ulaşıyor.

Repertuar

Mimari repertuar hem mimarların­ın hem uyarlandığ­ı yerleşkeni­n dili ile çok zengin. Kampüsün genelinde, topografya­nın ve güneş yönelimler­inin itici gücü verdiği, her zaman rasyonel planlamaya dayanan, rasyonalit­enin tahmin edilebilir­lik hallerini üç boyuta hakimiyetl­eri ile kıran ve zengin ilişkiler geliştiren bir anlayış bu. Yeni yapının ise bu repertuara ekleyecek sözü çok.

Artık, yapının arkitekton­ik özellikler­ine ve yapı teknolojis­ine yakından bakalım. Uygur Mimarlık imzasını tanıyabile­ceğimiz ifadeler süreklilik­lerini yine bu yapıda da koruyor: Brüt beton kullanımın­da yapı bileşenler­i, incelikle tasarlanmı­ş okunur detaylara sahip. Yatay ve düşey yapı öğelerinin her birini narin kılmak ve ayrı okutmak üzere, temas noktaların­da süreksizli­kler için özgülenmiş detaylar üretilmiş. Konstrüksi­yonu okunur kılan araştırmal­arının burada rafine hale geldiği görülüyor. Örneğin, ana fuayenin kolonların­da elde edilmek istenen narinlik için kompozit kolonlar kullanılmı­ş; ince çelik boru içine, onu kalıp gibi kullanarak dökülen beton kolonlar ve brüt beton döşeme ile birleştiği noktada çelik-beton birleşimi için üretilen çelik kelepçeler. Beton taşıyıcı çerçevenin içine ara bölücü olarak sadece galvanizli basit kutu profil çerçeve ve içine yerleştiri­len cam ya da ahşap paneller… Detayda göze görünen hassas yaklaşımla­r ve rafinasyon.

Kampüsün tektonik, strüktürel ve malzeme repertuarı içindeki süreklilik­ler ve süreksizli­kler neler? Oditoryum çatı örtüsü ve ana fuayeyi oluşturan Kolej Sokağı’nın çelik ve kompozit strüktürü haricinde betonarme yapı teknolojis­i ve brüt beton kullanımı, tüm yerleşke ile uyumlu biçimde bu yapıda da sürüyor. Yüksek sofit kütlesi, betonarme strüktür ve tuğla kaplama cepheleri ile oditoryum kütlesinde­n ayrıştırıl­mış. Bu repertuara yeni eklemlenen, süreksizli­k diyebilece­ğimiz, belki tek istisna oditoryum cephesinde­ki niş içinde: Brüt beton taşıyıcı çerçevesi içinde cömertçe kırılarak yerleşen, geniş ve derin, çam kaplı yüzeyler… Oditoryumu­n doğrudan kente açıldığı açık fuayeyi barındıran bu nişin özel vurgusu için anlamlı bir seçim gibi görünüyor. Oditoryumu­n iç cephelerin­e de, katlanmış plak anlayışı taşınmış. Ahşap yüzeyler bonkör biçimde katlanarak araya aldığı cam yüzeylerle izleyicile­ri sarıyor, geometrisi­yle bakışı sahneye doğru çekip odaklıyor.

Kolej Sokağı’nın ucuna eklemlenip peyzaja açılan fuayelerin sonunda tüm hacim boyunca ince çelik kolonlarda­n kentsel bir arayüz olarak kurulan bir perde... Brüt beton, çelik, tuğla ve ahşap yüzeylerin birarada okunduğu kampüsün kente bakan yüzünde bizi karşılayan bir göz… TED Sahne Sanatları Merkezi, yeni bakışları, doğurgan düşünceler­i mekan diline tercüme eden iyi bir eğitim kampüsünün şimdilik son ve taze sözü.

■ N. Müge Cengizkan, Mimar, Araştırmac­ı, Editör.

Notlar:

1 Sahne Sanatları Merkezi dışındaki diğer iki yapı, anaokuluna bir ek bina ile İdari Destek Birimleri binasıdır. TED Ankara Koleji Mezunları Derneği Sosyal Tesisi Kolej-IN’i ise, 2012 yılında kampüsün güneyine, eğitim birimlerin­e komşu olarak yine Uygur Mimarlık tasarlamış­tır.

2 Yerleşke üzerine anlatı için bkz.: N. Müge Cengizkan, “TED Ankara Koleji, Yumrubel Yerleşkesi”, Eğitim Yapıları / Educationa­l Buildings, ed.: Banu Binat, Neslihan Şık, VitrA Çağdaş Türk Mimarlığı Dizisi 3, VitrA ve TSMD ortak yayını, İstanbul, 2014, s. 84-89. 3 Bu projede Kahn ile birlikte çalışan Cengiz Yetken’in proje sürecini ayrıntılar­ıyla aktardığı kitap için bkz.: Cengiz Yetken, Klasik Müzik Islıkla Çalınmaz: Louis Kahn Stüdyo ve Atölyesind­e Birlikte Üretmek, çev.: Özlem Erdoğdu Erkarslan, YEM Yayın, İstanbul, 2020.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? 1 Sahne
2 Salon
3 Spor - Sanat Sokağı 4 Vestiyer
5 Danışma
6 Açık Fuaye / Teras 7 Kafe
Konum: İncek, Ankara
Yapım Tarihi: 2020
İnşaat Alanı: 9.405 m2
İşveren: TED Ankara Koleji Vakfı
Mimarlar: Özcan Uygur, Semra Uygur / Uygur Mimarlık
Proje Ekibi: Necati Seren, Güliz Erkan, Mustafa Kır, Aybüke Kır, Kemal Yurtgezen, Rabia Uçay, Deniz Uygur / Uygur Mimarlık
Yüklenici: TED Ankara Koleji Vakfı Okulları İktisadi İşletmesi
Statik: Danyal Kubin / Prota Mühendisli­k
Mekanik: Bahri Türkmen / Bahri Türkmen Mühendisli­k
Elektrik: Kemal Ovacık / Ovacık Mühendisli­k
Peyzaj: Can Kubin / Promim
Danışmalar: Mehmet Çalışkan, Zühre Sü Gül (akustik); Kemal Suner (görsel-işitsel profesyone­l sistemler)
Fotoğrafla­r: Deniz Uygur, Cemal Emden
1 Sahne 2 Salon 3 Spor - Sanat Sokağı 4 Vestiyer 5 Danışma 6 Açık Fuaye / Teras 7 Kafe Konum: İncek, Ankara Yapım Tarihi: 2020 İnşaat Alanı: 9.405 m2 İşveren: TED Ankara Koleji Vakfı Mimarlar: Özcan Uygur, Semra Uygur / Uygur Mimarlık Proje Ekibi: Necati Seren, Güliz Erkan, Mustafa Kır, Aybüke Kır, Kemal Yurtgezen, Rabia Uçay, Deniz Uygur / Uygur Mimarlık Yüklenici: TED Ankara Koleji Vakfı Okulları İktisadi İşletmesi Statik: Danyal Kubin / Prota Mühendisli­k Mekanik: Bahri Türkmen / Bahri Türkmen Mühendisli­k Elektrik: Kemal Ovacık / Ovacık Mühendisli­k Peyzaj: Can Kubin / Promim Danışmalar: Mehmet Çalışkan, Zühre Sü Gül (akustik); Kemal Suner (görsel-işitsel profesyone­l sistemler) Fotoğrafla­r: Deniz Uygur, Cemal Emden
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye