Girift Müze
Alper Derinboğaz ■ Modern müzelerin kaynağı “Nadire Kabineleri” (Wunderkammer) diye anılan koleksiyon objelerini barındıran odalardır. Örneğin 16. yüzyılda Albert Dürer’in koleksiyonunda; sanat eserleri, buluntular, boynuzlar, mercanlar ve balıklar gibi çeşitli birçok ilginç obje bulunuyordu. Bunlar mulajlardan, manipüle edilmiş canlılara kadar birçok şeyi birarada barındırırlardı. Bazıları formlarına bazıları ise konularına göre bir hikayeyi veya fikri anlatmak üzere düzenlenirdi. Günümüz terminolojisinde bunları doğa tarihi, jeoloji, etnografya, sanat eserleri ve arkeolojik buluntular olarak isimlendirmemiz daha doğru olacaktır. Belli ki bu bilim alanlarının da zaman içinde her biri kendine ait kendi özel müzeleri oldu. Zamanla da modern sanat veya çağdaş sanat gibi dönemlere hatta birebir, önde gelen sanatçıların adlarına bile, müzeler oluşturuldu. Bir müzenin kurulmasının ne kadar karmaşık bürokratik süreçler içerdiğini bilen bir müzeci veya ilgi alanlarında özelleşmiş bilim insanları Girift Müze fikrine karşı çıkmaktadır ancak bu kaybedilmiş çeşitliliğin günümüzde oldukça anlamlı olduğunu düşünenler de var. Sterilize edilmiş sanat kurumlarımızın bazılarını ve bilimsel olarak kategorize edilmiş kronolojik veya tematik düzene sahip birçok müzeyi zaman zaman sorumluluk ve görev bilinciyle gezmekteyiz. Bir müzede güncel sanat eserlerinden jeolojik buluntulara bağlantılar bulabildiğimiz veya doğal bir oluşumla tasarım arasında ilişki türetilebilecek düzenlemelerle karşılaştığımız müzeler de tasarlamak mümkün. Bunlara Girift Müze diyoruz. Bu arakesit müzelerin amacı sanata, tarihe ve fiziksel çevremize merakımızı steril bir bilincin ötesine taşımaktır. Kültürlerarası çalışmalardan veya disiplinlerötesi araştırmalardan çokça etkilendiğimiz bu dönemde “girift” bir müze eminim size de ilginç çerçeveler sunacaktır. ■