Haritalamama
Aslıhan Şenel ■ Harita kökünden gelen “haritalama”dan türetilmiş, varolmayan bir kelime. Bu kelimeyi, mesleki uygulamalarda ve mimarlık eğitiminde haritalama eyleminin eleştirel tavrından habersizce aşırı kullanımına tepki olarak, üniversitedeki bir derste ortaya attım. Kelime öğrenciler tarafından kullanıldıkça anlam buldu. İlerleyen yıllarda tespit ettiğimiz anlamları tartışırken kelimeyi bozduk, yeniden kurduk, çoğalttık, yeniden dağıttık, daralttık, tanımladık, kullandık, beğenmedik, tekrar tanımladık, arada karışıklıkla başka anlamda kullandığımızı farkettik. Kelimenin yerine “karşı-haritalama”, “eleştirel haritalama” veya “radikal haritalama’ gibi eşanlamlılarını koyduk, kulağa biraz kızgın, biraz da anarşist geldiği için bir defa duyanlar daha fazlasını dinlemek istemedi. Biz de eylemsizlik çağrıştırdığı için daha fazla hoşgörüyle karşılanan “haritalamama” kelimesini kullanmaya devam ettik. Amacımız iletişim yollarımızı açık tutmaktı.
Çeşitli yerlerde paylaşınca kelimenin yeni anlamları türedi. Bir süre sonra kelimenin anlamının düzeltilemeyecek biçimde bozulmuş olduğunu gördük. Kelimeye tekrar baktığımızda artık onu tanıyamadık ve araştırmaya başladık.
İlk olarak Vikisözlük’de aradık, orada bu kelime henüz yoktu, hala bizim giriş yapmamızı bekliyor. Eski sözlüklerden “yerin kendisi” ve “yerin temsili” anlamlarının artık kullanılmadığını öğrendik. Günümüze sadece “eylem” olarak haritalamama kalmıştı. Mitolojik kökenlerini Filomela’nın elinden alınan konuşma yetisi yerine dokumayı koymasında bulduk. Konuşma ve temsil edilme ayrıcalığı güç anlamına geliyorsa, haritalamama eylemi konuşmaya ya da temsil etmeye çalışmak yerine ifade etmek istediğini “sessizce” maddeleştirmeyi seçiyordu. Dilbilimciler kelimenin olumsuz ekine rağmen üretici bir eyleme işaret ettiğini bulguladılar. Uzun zamandır kullandığımız bu kelimenin ve yaptığımız çok sayıda üretimin sonunda farkedilmiş olmasına sevindik. Araştırmalarımız sırasında gördük ki, paleograflar, hiyerogliflerde karşılaştıkları sırtsırta duran iki insan figürü ve birinin baktığı yöndeki su dalgalarını andıran kıvrımlı çizgiler ile diğerinin baktığı yöndeki düz çizgilerin haritalamama eylemini anlattığını düşünüyordu. Bunların kişi ve yere özgü çoklu bilgiyi ifade ettiğine neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu.
Bir gün, Tapu Kadastro Mülkiyet
Genel Müdürlüğü’nden kelimenin resmi yazışmalarda, törenlerde ve kayıtlarda kullanılmasının yasaklandığını söyleyen bir bildiri yayınlandı. Kelimenin yarattığı kaos ve belirsizliğin mülkiyet sınırlarını tehdit ettiği, mülkün adaletin temeli olduğu ve öyle kalması gerektiği açıklanıyordu. Bu bakış açısını anlamak güç değildi. Harita aracılığıyla yere dair seçilen ve yaygınlaştırılan bir bilgi yer üzerinde otorite kurarak sahiplik iddia etmeye yarıyorsa, haritalama bunu eleştirerek yere ve yerliye özgü olan çoklu ve değişken bilgileri üretmeyi ve sabitlememeyi amaçlıyordu. Bu mülkiyeti olanaklı kılan tekil ve sabit bilgiyi tehdit ediyordu ama haritalamanın son yıllarda bir analiz olarak görülmesi, mülk sahipleriyle işbirliği içinde alınan öznel tasarım ve inşa kararlarını meşrulaştıracak nesnel bir belge olarak sunulması, onu bir tehdit olmaktan
çıkarabiliyordu. Haritalamanın eleştirel yaklaşımından uzaklaşması sömürgeci geleneği devam ettirerek bir yerin tüm yönleriyle bilinebileceği, temsil edilebileceği ve sahip olunabileceği düşüncesini destekleyebilirdi. Buna karşılık, haritalamama çalışmalarımız, yapılı çevrede varlığını ve haklarını tehlikeye atmak istemediklerimizi korurken eleştirel bir görüş üretmeyi amaçlıyordu. Eleştirel mekansal bir eylem olarak yere dair ilişkileri muğlak bırakan veya yanlış kuran bir haritalamama eyleminin tedirginlik yaratması anlaşılırdı.
Kelime zamanla resmi kaynaklardan silindi ama derslerde kullanılmaya devam ediyor. ■