Camden Highline
İdil Yücel, Alican İnal ■ İngiltere yarışmalar açısından zengin bir tasarım ekosistemine sahip. Bu yarışmaların ortak özellikleri, beklentilerin ve detay derinliklerinin iyi tanımlanmış, ön çalışmaların yapılmış ve süreçteki rollerin netleştirilmiş olması. Bu yaklaşım, adaletli süreçlerin izlenmesine ve genç pratiklerin desteklenmesine meydan sağlıyor diyebiliriz. Buna ek olarak, yarışma kültürünü tanımlayan kurumların varlığı da yarışmalara standart geliştirilmesine imkan tanıdığı gibi, her yarışmanın özgün olmasına da sebep oluyor. Bahsedeceğimiz Camden Highline projesi ve proje kapsamında düzenlenen tasarım yarışması da desteklenen bu özgün süreçlerden bir tanesi.
Camden mahallesi, Londra’nın en önemli alternatif eğlence merkezlerinden biri olarak bilinen Camden Market bölgesini de içine alan, yıllardır suç ve güvenlik
açısından problemli görülmüş, ancak diğer yanıyla sakin ve orta sınıf bir konut bölgesi. Camden ve King’s Cross arasında kalan bölge ise bundan 4-5 yıl öncesine kadar atıl durumda kalmış endüstriyel alanları barındıran, tekinsiz bir tablo çizen, ancak son yıllarda çeşitli yeni projeler ile kentin dinamik bir parçası haline gelmiş yeni dönüşüm alanlarını barındırmakta.
Camden Highline, kuzeyde Kentish
Town’ı, güneydoğuda King’s Cross’a bağlayan bir tren üst geçidinin kamusal kullanıma açılarak yeniden işlevlendirilmesi projesidir. 1,2 km uzunluğunda bir aks boyunca yerden 8 m yükseklikte uzanan bu alanda, hem yerel hem de ziyaretçi olarak gelecek kullanıcıların deneyimleyebileceği kamusal bir park ve yürüyüş bahçesi yaratılması hedefleniyor. Bu doğrultuda, yarışmaların da bir parçası olduğu katılımcı süreçlerle, çok katmanlı, uzun yıllara yayılı, çok bileşenli ve sabırla ilerleyen bir proje süreci 2006 yılından bu yana hala devam ediyor.
Projenin en güncel ayağı olarak 2020 yılında bir tasarım yarışması açıldı.
Uluslararası ve iki aşamalı olarak açık bir şekilde düzenlenen yarışmaya, aralarında BIG, Zaha Hadid, Snøhetta, Grimshaw ve Diller Scofidio + Renfro gibi dünya çapında bilinirlik sahibi ofislere ait önerilerin de bulunduğu 76 farklı proje teslim edildi. Şartnamede öne çıkan kriterlere göre sürdürülebilir, erişilebilir, kapsayıcı ve yeşil alanlara inovatif bir bakış açısı getiren projeler bekleniyor. İlk aşamayı geçen ofisler ise, Agence Ter (Fransa), Benedetti (UK), Feilden Fowles (UK), James Corner Field Operations (USA) ve We Made That (UK) oldular. İkinci aşama sonucunda, Amerikalı peyzaj ofisi James Corner Field Operations birinci seçildi. Bu ekibin Diller Scofidio + Renfro ile birlikte New York “Highline” projesinin de tasarımcısı olması önemli bir detay.
Aslında, 2017 yılında, davetli olarak düzenlenmiş bir ön yarışma daha sürecin ilk aşamasını oluşturuyor. Yine alışılagelmiş bir formatta düzenlenen bu ön yarışmanın amacı ise ilk tasarım fikirlerinin ortaya atılıp, belediye izinlerinin alınabilmesi, bütçe planlaması yapılabilmesi ve kullanıcılar ile tartışma alanı yaratılabilmesi. Studio Weave ve Architecture 00’nun kazandığı ilk yarışma, sürecin içerisinde bir araç olarak düşünülüp kullanılıyor. İlk bakışta bu sürecin ve barındırdığı yarışmaların benzerlerinden nasıl ayrıştığını anlamak pek de kolay değil. Ancak, bu tekil yarışmaları da içine alan tüm sürecin, “yarışma” kavramına dair yeni bir öneri geliştirdiğini düşünüyoruz. Nitekim, bu tasarım yarışmaları, sürecin yönlendiricisi değil tam tersine süreç yarışmaların yönlendiricisi halinde.
Camden Highline projesinin fikri, University College London’da Coğrafya bölümünde araştırmacı olan Oliver O’Brien’ın Londra’da kullanılmayan tren raylarına ait üst geçitlerin yeniden işlevlendirilmesini önerdiği bir blog yazısının, 2005 yılında yerel bir gazete tarafından ele alınması ile başlıyor.