Kamusal Mekanda Katılımcılık
Yasemen Say Özer ■ Kamusal mekanın kullanımının halk oylaması ile belirlendiği dünya üzerindeki örneklere bakıldığında, kent halkının geleceğini belirlediği kentsel alanlar içinde en önemli örneğin Berlin’deki Tempelhof Havaalanı olduğu söylenebilir. Berlin’in merkezinde yer alan Tempelhof Havaalanı, 2008 yılında ihtiyaç olmamasından dolayı hava ulaşımına kapatılır. 1923 tarihinde kurulan havaalanı, döneminin en önemli havacılık olaylarına tanıklık etmiş, 1930’lu yıllarda Nazi yönetiminin yaptırdığı en gösterişli yapılardan biri olmuştur.
Soğuk Savaş sırasında, Batı Berlin için hayat kurtarıcı bir hava köprüsü görevini görmüş, kapatıldıktan sonra ise, Berlin’in en büyük parkı haline gelmiştir. Devlet şirketi Tempelhof Project’ten Ingo Gräning, alanı tanımlarken, “başka hiçbir kentin merkezinde, 300 hektarlık mücevher gibi böyle bir boş alan bulamazsınız” der1. 2011 yılında, alanın gelecekteki kullanımı ile ilgili önemli tartışmalar başlar. Kent plancıları ve yatırımcılar, alanın %25’ine ticari, ofis ve konut birimlerinin inşa edilmesi önerisiyle yeni projeler oluştururlar. Çünkü kentte konut sıkıntısı vardır ve arazinin devlete ait olmasından dolayı yeni yapılar daha ucuza elde edilecektir. Aylarca süren tartışmalar, medyanın çoğu tarafından desteklenen inşaat projesine karşı Tempelhofer Feld girişimi referandum önerisini gündeme getirir. Sadece Berlinlilerin oy kullandığı 2014 yılındaki referandum sonucunda, katılımcıların %64,3’ü alanın olduğu gibi kalması yönünde seçimini yapar. Politikacılar ve yatırımcılar sonuçtan hoşlanmasalar da kabullenmek durumunda kalırlar. Alana yeni yapılaşma konusunda güçlü destek veren WeltN24 medya grubunun baş editörü, gazeteci ve yazar
Ulf Poschardt, “Prusya’nın başkentinde hippi kültürü devlet politikası olmuş” diyerek en sert tepkilerden birini gösterir2. Tempelhof Havaalanı, günümüzde halk oylaması ile kabul edilen koruma planı kapsamında, her türlü inşaat yasağı getirilmiş olarak, halkın rekreasyonel, piknik ve sportif amaçlı kullanımına açıktır.
Yarışmalar, proje elde etme yöntemleri arasında farklı seçenekler üretmeye olanak sağlaması, meslektaşlar arasında fırsat eşitliği yaratması, kamuoyuna açık olması gibi nedenlerle özellikle kamuoyunu ilgilendiren önemli yapıların tasarlanmasında öncelikle seçilen bir sistemdir. Dünyada ve Türkiye’de mimari proje yarışmaları, yöneticiler tarafından proje elde etme yöntemi, mimarlar tarafından da iş alma yöntemi olarak işlev kazanmıştır. Mimari tasarım yarışmasının düzenlenmesinin asıl amacı bir proje elde etmek ve ihale ile iş vermek gibi görünse de yarışma sürecinde ve sonucunda farklı bakış açılarının ortaya çıkmasıyla birlikte yarışma kurumu, deneysel ve araştırmacı mimarlara ve bu sayede ilerici mimariye şans verilmesini sağlar. Bu da mimarlık mesleğinin ve kültürünün ülkede ve dünyada gelişmesine yol açar. Mimarlık yarışmaları sonucu projeler tartışmaya açılır, bilgi alışverişi ortamı oluşur. Yarışmalar, mimarlar için sürekli bir eğitim alanıdır da. Mimarlık eğitimi sürecinde olduğu gibi, projeler jüri karşısında değerlendirilir, yarışmacı mimar diğer işlerinin yanında yarışmalarla eğitimine devam eder. Proje yarışmaları, sadece doğruları aramaz, yanlışları da gösterir. Sadece bir tasarımın nasıl olması gerektiği hakkında fikir vermez, bir tasarımın nasıl olmaması gerektiğini de ortaya çıkarabilir.
Yarışma sürecinde öncelikle bir jüri oluşturulur. Bu jürinin bir şartname hazırlaması ya da hazırlanmış bir şartnameyi onaylaması gerekmektedir. Şartnameyi onaylayan jürinin, yarışma verilerine ve proje programına hakim olduğu varsayılır. Yarışma şartnamesini para verip almış bir yarışmacı, şartnamedeki tüm şartları kabul etmiş demektir. Her projenin birincilikte payı vardır. Çünkü herkes bir düşünce sunar ve jüri bunları birleştirerek seçim yapar. Jüri değerlendirme kriterleri matematiksel olarak tam belirli olmasa da aşağıdaki gibi maddelenebilir: a. Şartnameye uygunluk, b. İşlevsellik, c. Uygulama bakımından uygunluk, d. Maliyet açısından uygunluk ve e. Mimari estetik değerleri gibi.
Yarışmaya katılan projeler değerlendirildikten sonra jüri tutanağı yayınlanarak, hangi projenin neden seçildiği ve hangi projenin neden elendiği konusunda kamuoyuna bilgi verilir. Daha sonra projeler bir süre halka açık bir salonda sergilenir ve yarışmacılarla jüri arasında halka açık bir tartışma ortamı olan kolokyum gerçekleştirilir.
İ.A. Meltem’in 1930 ile 2010 yılları arasında ülkemizde gerçekleşen mimari tasarım yarışmalarını incelediği yüksek lisans tezine göre, 1930-2010 yıllarında, toplam 758 adet mimari tasarım yarışması düzenlenmiştir.
En fazla yarışma 1960-1970 yılları arasında 161 adet, en az yarışma ise 1940-1950 yılları arasında, yani 2.
Dünya Savaşı döneminde 49 adettir. 80 yıllık dönem içinde her yıl ortalama 9 yarışma, sadece 2. Dünya Savaşı döneminde yılda 5 yarışma3. Günümüze geldiğimizde ise, 2019’da 4, 2020’de 14 adet mimari tasarım yarışmasının açıldığını görüyoruz4. 2019 yılında açılan yarışma sayısına baktığımızda, 2. Dünya Savaşı yıllarından daha kötü bir durumda olduğumuz görülüyor.
Neden böyle olduğu ise araştırılması gereken konulardan biridir. Mimari tasarım yarışmalarının kurumsallaştığı, gelenekselleştiği Almanya’daki durumu anlamak ve karşılaştırma yapmak amacıyla mimari tasarım yarışmalarını yayınlayan wettbewerbe aktuell dergisinin yayınlarını taradığımızda 2019 yılında 117, 2020 yılında is 100 adet mimari ve kentsel tasarım yarışmasına rastlamaktayız. 2020 yılında ülkemizde açılan 14 mimari ve kentsel tasarım yarışmasının tümünün belediyeler ve bunlardan 6 tanesinin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açıldığını görüyoruz. Taksim, Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı, Salacak ve Kadıköy Meydanı kentsel tasarım yarışmaları ise seçim kriterleri ile tüm diğerlerinden ve daha önceki uygulama biçimlerinden farklılık göstermektedir. İlk üç tasarımın kendi içinde sıralı olmadan eşdeğer ödül ile değerlendirilmesi, jürinin kendi sıralamasını daha sonra açıklamak üzere yapması, idarenin kendi içinde seçim yapması ve üçüncü belirleyen olarak halk oylaması ile sonuca matematiksel oranla ulaşılması bildiğim kadarıyla mimari ve kentsel tasarım yarışmalarında ülkemizde bugüne kadar karşılaşılmamış bir yöntemdir.
İBB’nin meydan tasarım yarışmalarının ardından çok tartışıldı ve yazıldı. Tartışılan ve yazılanların önemli bir kısmı Taksim Meydanı Yarışması üzerineydi ve son derece de doğru saptamaları içeriyordu. Kentte yaşayanların, yaşam alanlarını etkileyen kararlarda söz sahibi olmaları en doğal kent hakkıdır. Özellikle 1+1 Forum’da E. Kıvılcım tarafından hazırlanan makale, birinci seçilen tasarımın, meydanın tarihsel hafızasının katmanlarının korunup yaşatmaya yetip yetmeyeceğini sorgularken, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin görüşlerini de bu kapsamda aktarmaktadır. Örneğin gazeteci Murat Çelikkan, “Yerel yönetimlerin halkın toplumsal hafızasını gerçekleştirmeye de saygı duymaları gerekir. Farklı toplumsal hafızaları simgeleştirebilecek bir meydan düzenleyebilmek için bu tartışma uzun süre çokaktörlü bir şekilde açık olarak yapılmalı” der5. Düşüncelerini aktaran kişiler endişelerinde, söylemlerinde son derece haklılar.
Bununla birlikte, kentsel mekanların kullanımının nasıl biçimlenmesi gerektiğinin halk oylaması ile seçiminin çok önemli ve değerli olduğunu düşünüyor ve olumlu buluyorum. Bizim, mimari ve kentsel tasarım yarışmaları ile mekan elde etme kültürümüz de, kent mekanlarının halk oylaması ile seçilmesi kültürümüz de henüz çok eksik ve gelişmemiş durumda. Bunların gelişmesi de ancak örneklerin çoğalmasıyla mümkün olabilir. Özellikle burada vurgulamak istediğim konu, halk hangi projeyi seçti, hangisi uygulanacak değil de; kentte yaşayan insanların, kendilerinin de düşüncelerinin de önemli olduğunu hissetmeleri ve kente olan aidiyetlerinin güçlenmesini sağlayacağı düşüncesidir. Belki de bundan sonra, haklarının farkına varan kent halkı, çevresine daha fazla sahip çıkıp, daha kaliteli yaşam alanlarını sorgulayabilir.
Notlar:
Ciarán Fahey, “How Berliners refused to give Tempelhof airport over to developers”, the Guardian, 5 Mart 2015: [http://www.theguardian.com/cities/2015/ mar/05/how-berliners-refused-to-give-tempelhof-airportover-to-developers].
Ciarán Fahey, a.g.e., 2015.
İ.A. Meltem, “1930-2010 Yılları Arasında Bir Proje Elde Etme Yöntemi Olarak Türkiye’deki Mimari Tasarım Yarışmalarının İrdelenmesi”, YTÜ FBE, 2010.
Yarışmalar, Arkitera: [https://www.arkitera.com/ kategori/yarisma].
Elvan Kıvılcım, “Taksim Kentsel Tasarım Yarışması’nın Ardından Göstermelik Yarışma, Heba Edilen Fırsat”, 1+1 Forum, 28.12.2020: [https://www. birartibir.org/kent-hakki/983-gostermelik-yarisma-hebaedilen-firsat].