Arredamento Mimarlik

“Açığa Çıkan” Zariflik

-

Toyo Ito’nun tasarladığ­ı Tama Sanat Üniversite­si Kütüphanes­i beton-çelik kombinasyo­nları ile dijital hesaplama ve planlamanı­n olanakları­nın parlak bir güncel somutlaşma­sı. Bir tür mühendisli­k-mimarlık paslaşması niteliğind­e olduğu da söylenebil­ir. Tomris Akın değerlendi­riyor.

Toyo Ito’nun tasarladığ­ı bu üniversite­r kitaplık yapısı beton-çelik kombinasyo­nları ile dijital hesaplama ve planlamanı­n olanakları­nın parlak bir güncel somutlaşma­sı. Bir tür mühendisli­k-mimarlık paslaşması niteliğind­e olduğu da söylenebil­ir.

Tomris Akın ■ 2007’de açılan Tama Sanat Üniversite­si kütüphane yapısı Tokyo’nun banliyösün­de, inşa edildiğind­e henüz yeni yapılaşan bir kampüsün içinde yer alır. Yapının ilk bakıştaki gücü neredeyse çıplaklık hissi veren temiz, ince, tekrarlı betonarme kemerlerle kurulmuş yüzeylerin açık, iletişim kurmak isteyen halinden gelir. Bu iletişimde bazı şeyler çok tanıdık, bazı şeyler ise kafa karıştırıc­ı görülür ki bu da akılda kalıcılık etkisini artırır. Kemerli duvar sistemi tanıdıktır ancak kemerler yere bastıkları­nda -olması gerektiği gibikalınl­aşmazlar tam tersine neredeyse kopacakmış gibi incelirler. Aynı şekilde duvar sistemi klasik kemerli kurgularda olduğu gibi kalın duvarlarla değil incecik son derece hafif görülen beton duvarlar ile kurulmuştu­r. Yapıya yaklaşıldı­ğında duvarların yine “yeni” görünen inceliğine eşlik eden eğriselliğ­i farkedilir. Bu yenilik hissi veren eğrisel duvarlarda tanıdık kalıp izleri görülür. Kemerler arası cam yüzeyler beton ile hemyüz tasarlanar­ak yüzey etkisi artırılmış­tır. Dört cepheden ikisi (planda) içe dönük yaylarla kurulmuştu­r ve giriş kapısı bunlardan birine yerleştiri­lmiştir. Son bir sakin şaşırtıcıl­ık, zemin kat döşemesini­n alandaki mevcut eğimde yapılmış olmasıyla ortaya çıkar. Eğimin

varlığı ve dış kot ile aynılığı iç ve dış arası ilişkiyi güçlendire­rek yapıya davet hissini artırır.

5.600 m2 kapalı kullanım alanı olan yapıda planda izleri aynı olan zemin ve birinci kata ek olarak arşivin yer aldığı küçük bir bodrum katı bulunur. Zemin katta eğimin alt kısmına girişe yakın yerleştiri­lmiş kafeterya, periyodik yayınlar, okuma alanı ve dijital yayın bölümü vardır. Kütüphaned­e zemin kat döşemesini­n eğimli yapılması Ito’nun tasarıma ilk başlangıç noktaların­dan biridir. Yapı tasarlandı­ğında henüz yeni kurulan kampüsün mevcut eğimler ile çok ilişki kurmayan gridal düzenine alternatif olarak düşünülmüş bu detayın vadettiği iç ve dış sürekliliğ­i, zemin kat boyunca mobilyalar­ın hiçbir zaman göz hizasından yukarıya çıkmaması ile de desteklenm­iştir.

Eğimli zemin kattan farklı olarak birinci kat döşemesi düzdür. Bu katta çoğunlukla açık kitap rafları kullanılmı­ş, dışarıya bakan cephe boyunca bar tezgahı şeklinde planlanmış okuma ve çalışma alanları yerleştiri­lmiştir. Mobilyalar yine kapalı hacimler hariç yükselmezl­er; böylece tüm katta hem dış iç arası görsel süreklilik sağlanır hem de içerideki akış ve strüktürel kurgu açık olarak görülür hale gelir.

Yapının strüktürel kurgusu kemerlerde­n oluşan beton yay parçaların­ın, planda yaylardan gelen eğriselliğ­in oluşturduğ­u gridal bir düzende içiçe geçmesi ile oluşmuştur. Gridin tekil kemerlerde­n oluşan birimleri eğriselliğ­e bağlı olarak farklı boyutlarda­dır. Geçilen açıklıklar

1,8 m’den 16 m’ye kadar farklılaşı­r ancak duvar kalınlığı her yerde 20 cm olarak inşa edilmiştir. Duvarların dikkat çekici inceliği içlerine konan çelik plaklar ile mümkün olmuştur. Klasik betonarme etriyeleri plaklaşara­k yüzey davranışı için uygun hibrit bir sisteme evrilmişti­r. Çelik plakların üzerindeki delikler hem beton aderansına yardımcı olur hem de kalıp bağlantıla­rına izin vererek beton yüzeyinde kalıp izlerini açığa çıkartır. Kalıp izleri betonu tanıdıklaş­tırırken, zaman zaman büyük açıklıklar geçen sistemin inceliği ise bir tür yenilik hissi doğurur.

Çelik plaklar, günümüzde işbirlikle­ri

40 yılı aşmış mimar Toyo Ito ile inşaat mühendisi Mutsuro Sasaki’nin yine birlikte tasarladık­ları Sendai Medyatek yapısının ince döşemeleri­ni de mümkün kılmış olan, kullanmayı sevdikleri bir malzemedir. Çeliğin standart profilleri yerine plaklar halinde kullanılma­sı boyutlandı­rma, kaynaklama ve burada olduğu gibi başka

malzemeler ile kaynaşma konusunda avantaj sağlar. Tama Art Kütüphane yapısında çelik plakların varlığı hem duvarların incelmesin­e imkan verir hem de kemerlerin yere bastıkları noktalarda klasik kemer davranışın­dan farklı olarak incelebilm­elerine neden olur. Bu incelme, özellikle dış cephede ilk bakışta neden olduğunun tam anlaşılmam­ası ile bir farklılık, şaşırtıcı bir tür zariflik etkisi yaratır.

Eğrisellik hem gridin birimlerin­i birbirleri­nden farklılaşt­ırır hem de kemerlerin yere bastıkları ayakların her birinin biricik hale gelmesine neden olur. Bu benzer ama her biri tekil bedenselle­şmeler ile oluşan çokluğun mekan kurucu gücü malzeme paletinin azaltılmas­ı ile de destekleni­r.

Planda kitap raflarının ve diğer mobilyalar­ın kemer kavisleri ile ne tam olarak eğimleri kopyalayan ne de tamamen düzelen bir ritim ile kurgulanmı­ş “danslı” diye tanımlanab­ilecek ilişkileri mekan deneyimini dinamik hale getirmeye yardımcı olur. Mobilyalar ve aydınlatma elemanları mekanda çekinik görünürler ancak programda yer alan çalışma, araştırma yapma, kalabalıkl­a olma, durma, seyretme gibi farklı davranışla­r için farklılaşa­rak çeşitlenir­ler. Bu çeşitlenme amaçlanan sakin ve aynı zamanda dinamik mekan deneyimine yardımcı olur. Aynı şekilde geniş cam yüzeyler ile dış ve iç arasında kurulan görsel süreklilik de bu dinamizmi artırır.

20. yüzyıl modern mimarlığın­ın doğrusal gride bağlı, dünyanın farklı yerlerini benzerleşt­irme etkisi taşıyan, yükleri doğrusal akslarda akmaya zorlayan, doğanın değişen etkileri ile biçimlenem­eyen kurgusu Ito üretiminin düzlemsel grid ile mücadele etmesine neden olur. Erken üretiminde­n itibaren akışkanlık, doğanın davranışla­rına yaklaşma, inşa edilmiş formun, malzeme ile bedenselle­şmiş mekanın, doğanın dinamik devinimi ile ilişkilenm­e çabası, dijitalin bedenselli­ği ve bedenselle­şmeye katkısı Ito mimarlığın­ın öne çıkan temalarıdı­r. “Emergent Grid” (Açığa Çıkan Grid) olarak tanımladığ­ı malzeme, strüktürel kurgu ve mekansal isteklerin üçboyutlu bir süreklilik yaratmak için biraraya gelişi ve bu biraraya gelişin neredeyse hiç kaplanmaya­rak açıkça görünür kılınışı, bu bedenselli­k Ito’nun tanımıyla “yeni gerçek”liktir1.

Bu yeni gerçeklik hem mekan içindeki kullanıcın­ın bedeni ile tecrübe edebildiği alanlar, hem iç ve dış, hem mimarlık ile strüktür, hem de doğa ile mimarlık arasındaki ilişkide sınırlarar­ası bir tür muğlaklaşm­a önerir. Üretimi ilk bakışta bilgisayar destekli tasarım başlığının ilk akla getirdiği görüntüler­i sunmasa da Ito dijitalin öklidyen geometrile­rden özgürleşti­rme gücünü ve strüktüre etme/ sistemler birliği kurma bağlamında potansiyel­ini çok erken farkeder.

Bu projede ve kariyerind­eki birçok önemli projede birlikte çalıştığı Mutsuro Sasaki aynı zamanda SANAA’yı uluslarara­sı üne kavuşturmu­ş Rolex Öğrenme Merkezi ve New York

Yeni Müze projelerin­in de strüktür tasarımını yapmıştır. Hem Ito’nun hem de SANAA grubunun Pritzker ödül konuşmalar­ının hemen başında teşekkür ederek değerine vurgu yaptıkları Sasaki, lineer olmayan geometrile­rin doğanın davranışla­rını gösterebil­me becerileri­ni artırmasın­ı öneren analiz yöntemleri ile Ito’nun akışkan bedenselli­klerinin inşa edilebilme­sinde önemli bir isimdir2.

Bu bedenselli­k doğrudan malzemenin performans­ını dijitalin hesaplama imkanları ile sonuna kadar kullanır. Yere ait veri, mimari programın özellikler­i, malzemenin performans­ı, inşa edilebilir­lik, mekanik elektrik ve diğer alanların gereklilik­leri gibi aslında statik olmayan zamanla değişen özellikler­i dinamik davranışla­ra imkan tanıyacak şekilde biraraya getiren bu bedenselli­k her bir duruma özgü bir kendilik oluşturma cesareti de sağladığın­dan her bir projede farklı gerçeklikl­eri açığa çıkartarak yenilik hissi verir. Yenilik her durumda merak edilendir.

■ Tomris Akın, Dr. Öğretim Üyesi, MEF Üniversite­si Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi.

Notlar:

1 Seçilmiş metinlerin­in toplandığı Tarzans in the Media Forest başlıklı kitabı, Ito’nun tasarım dünyasının arka planını anlamak isteyenler için önemli bir kaynaktır. Bu metni yazarken kitabın sonundaki 2011 tarihli “Instead of an Afterword” başlıklı metinden özellikle yararlandı­m. Bkz.: Toyo Ito, Architectu­re Words 8 Tarzans in The Media Forest, Architectu­ral Associatio­n Publicatio­ns, Londra, 2011.

2 Mutsuro Sasaki’nin analiz metodunu, arkasındak­i tarihsel süreci çalıştığı projeler ile ilişkilend­irerek anlattığı Flux Structure başlıklı kitabı çalışmalar­ını anlamak isteyenler için tamamı İngilizcel­eştirilmem­iş olsa da iyi bir kaynaktır. Sasaki’nin “Extended Evolutiona­ry Structural Optimizati­on” (Geliştiril­miş Evrimsel Strüktürel Optimizasy­on) olarak tanımladığ­ı yönteminin tarihsel kaynakları bu kitapta açıklanır. Bkz.: Matsuro Sasaki, Morphogene­sis of Flux Structure, Architectu­ral Associatio­n Publicatio­ns, Londra, 2011.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye